Haber şöyle:
{ AKP geri adım attı manşetler sustu: Kadınların evlendikten sonra bekârlık soyadını tek başına kullanamayacağını içeren madde 9. Yargı Paketi’nden çıkarıldı. }
Biz bu konuda yazılar yazmış, kadının kocasının soyadını almasına karşı çıkmıştık. Doğru olanın kadının kızlık soyadı ile birlikte eşinin soyadını birlikte kullanması olduğuna işaret etmiştik.
https://www.mirathaber.com/isim-ve-soyadi-koymada-olculerimiz/
Şimdi kadının evlilik sonrasında yalnızca kızlık soyadını kullanmak istemesi gündeme geldi. Kadının kocasının soyadını alması gibi, yalnızca kendi soyadını kullanmak istemesini şahsen doğru bulmuyoruz. Ancak bu görüşümüzü İslam’ın gereği olarak da değerlendirmiyoruz.
Konuya İslam açısından yaklaşmaya çalışırken yapabildiğimiz hareket noktası olabilecek bazı tespitlerimiz şöyle:
a.) İslam Cennet’e götürücü amel olarak niteleyip yetimlere sahip çıkılmasını öğütler ama evlatlık uygulamasını kabul etmez. Bu vesile ile insanların babalarının adıyla – soy adıyla anılmasını emreder:
“Eğer evlat edindiğiniz çocuklarınız varsa, onları öz babalarının isimleri ile çağırın. Soylarını ve gerçek kimliklerini koruyun. İşte Allah nezdinde en doğru ve en adaletli davranış şekli budur… “ (Ahzab 4)
b.) Evlilik yeni bir olgudur. İslam kadının da erkeğin de kiminle evlilik yaptığının topluma deklere edilmesini ister. Evlilik süresince kadının nafakasını teminle kocası yükümlüdür. (Nisa 34)
Bu nafaka konusu yanı sıra, boşanma halinde uyulması gereken usuller var. Bir de ölüm halinde miras durumu devreye girer. Bu sebeple resmi kayıtlar yanı sıra toplumun bir kesiminin kimin kiminle evli olduğunu bilmesinde gereklilik vardır.
c.) Kur’ân-ı Kerimde Hz. Nuh’un, Hz Lut’un ve Fıravun’un kadınlarından söz edilirken kadınlar özel isimleri ile değil de kocalarına nispet edilerek Nuh’un karısı, Lut’un karısı şeklinde anılırlar:
“Allah, buyruklarına karşı gelerek inkâr edenlerin, Peygamberin en yakın akrabası bile olsalar cezadan kurtulamayacaklarını açıklayıp müminleri uyarmak için, Nuh’un karısı ile Lut’un karısını örnek veriyor: Bunların her ikisi de, iki dürüst ve erdemli iki kulumuzun nikâhı altında bulunuyorlardı. Ancak imandan yüz çevirerek onlara karşı geldiler ve birer Peygamber olan kocaları, onları Allah’ın cezasından kurtaramadı. Böylece, diğer kâfirlerle birlikte helâk olup gittiler. Fakat asıl cezayı âhirette çekecekler: Bu isyankâr kadınların her ikisine de, “Haydi, cehenneme giren diğer kâfirlerle birlikte siz de ateşe girin!” denilecektir.” (Tahrim 10)
Hz. Şuayb da kızlarını ismen tasrih etmez, kendisine nispet eder (Kasas 27)
d.) Evlilikte erkek için de, kadın içinde aidiyet duygusu önemlidir. Bu da her iki tarafın soyadlarının birlikte kullanılmasıyla bir ölçüde olsun sağlanabilir. Evliler, her an sonlanabilecek türden metres yaşamını andırır şekilde yaşamamalıdır. Hukuki ve ahlaki sonuçlar içermeyen Metres hayatının İslam’da haram kılındığını da belirtmiş olalım. (Maide 5)
e.) Bütün kadınlar ve erkekler sonuçta Allah katında da, laik hukuklarda da birbirinden bağımsız varlıklardır, Biri diğerinin varlığı altında ezilmek durumunda değildir:
“Allah’ın birinize diğerinden fazla olarak verdiği şeylere imrenmeyin. Erkeklere, kendi kazandıklarından belirli bir pay, kadınlara da kendi kazandıklarından belirli bir pay vardır. Siz, Allah’ın ikramını isteyin. Her şeyi bilen Allah’tır.”
f.) Burada konuya farklı bir açıdan bakmamıza vesile olacak Peygamberi buyruğa işaret etmemiz gerekiyor, Özellikle nikâh akdinde kabul olunacak şartlara riâyet olunmasını öğütleyen bir hadislerinde Peygamberimiz şöyle buyururlar:
“Akitlerinizdeki/sözleşmelerinizdeki şartların en ziyade uygulanması gerekeni, kadınlarınızı nikâhladığımızda erkek ve kadın olarak koştuğunuz şartlardır.” (İbn-i Mâce, Nikâh 41 (Hn. 1954)
Bu hadise göre kadın yalnızca kendi soyadını kullanma şartını ileri sürebilir mi? Bir engel görülmeyebilir.
Sonuç olarak İslam’ın ışığında bizim tercihimiz irade beyanına gerek olmaksızın kızlık soyadı ile koca soyadının birleştirilmesidir.
Konuyu aile hayatını hafife almaya götürecek şu veya bu şekilde anlamanın Atatürkçü laik yobaz kesilmenin anlamı yoktur.
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-