islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4768
EURO
36,3253
ALTIN
2.957,23
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Ramazan Ayı Manifestosu

Ramazan Ayı Manifestosu
A+
A-

Baharda bitkilerin yeşermesi, gelişip büyümesi için nisan yağmuru ne ise; amellerimizin, iba­detlerimizin bire bin, bire on bin, Kadir gecesi gibi gecelerde ise bire otuz bin karşılık görmesi için de Ramazan ayı odur.

Bir rahmet, bereket ve cehennemden kurtuluş ayı olan Ramazan ayına önümüzdeki gece,  teravih namazı ve sahurla inşallah girmiş olacağız. Seven sevdiğine kavuşunca nasıl sevinir; Ramazan’a kavuşan müminler de öyle sevinmektedirler.

Ramazan ayında hayır muslukları açılacak, gafiller onda uyanacak, ölüler onda dirilecek, yolunu şaşırmışlar yolunu bulacak, günahkârlar onda tövbe edecek. Güzel ameller, güzel haller, güler yüzler, güzel sözler sergileyerek Allah’ın rızasını kazanacaklar.

SEVGİLİ KARDEŞLERİM,

Ramazan ayı ayların sultanıdır. Onu ayların sultanı haline getiren bir takım özellik ve güzellikler vardır. O özellik ve güzellikler şunlardır:

1-Vücudumuzu maddî ve manevî kirlerden ve toksinlerden arındıran oruç, Ramazan ayında farz kılınmıştır,

2-Hakkı, batıldan ayıran, geçmiş ve geleceğin ilmi içinde bulunan, zalimlere ziyan, müminlere şifa ve rahmet olan Kur’an bu ayda indirilmiştir.

3-Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi Ramazan ayında bulunmaktadır.

4-Gönüllerin habibi ve tabibi, akılların öğretmeni, nefislerin eğitimcisi, dünyada iken cennetle müjdelenmiş öğrenci yetiştiren Hz. Muhammed (sav) Efendimize peygamberlik bu ayın Kadir Gecesinde verilmiştir.

5-Bu ayda göklerin ve cennetin kapıları açılmakta, cehennemin kapıları kapanmaktadır.

6-Şeytanların bir çoğu bu ayda zincire vurulmaktadır,

7-Bu ayda tevbeler kabul edilmekte, samimiyetle Allah’a yönelenler bağışlanmaktadır.

8-Ramazan ayında kılınan nafile ibadetlere, diğer aylarda kılınan farzların sevabı verilecek; Ramazan ayında kılınan her bir farza, diğer aylarda kılınan 70 farz sevabı tahsis edilecektir.

ÇOK ÖNEMLİ BİR ZAMAN DİLİMİNDE BULUNUYORUZ.

Vakit, ölüm sekeratı uyandırmadan önce uyanma vaktidir.

Zaman, yanlışlardan dönüş ve diriliş zamanıdır.

Zaman, elimizle, dilimizle incittiklerimizden helallık isteme, gasb ettiğimiz haklarını kendilerine verme ve özür dileme zamanıdır.

Zaman, Allah’a kaçma, göz yaşı dökme, af ve mağfiret isteme zamanıdır.

Zaman, teravihle ruhanileşme, mukabele ile nuranileşme, imsakle sabırlaşma, oruçla melekleşme, iftarla sevinme, sahurla bedene, seherle ruha gıda verme zamanıdır. Zaman, Ramazan ayında esen yelden daha cömert olan, Ramazan’ın son on gününü itikâfla geçiren Hz. Peygamber’in doyulmaz güzel ahlakıyla ahlaklanma zamanıdır. Zaman, Kur’an’ı okuma, anlama ve yaşama zamanıdır.

Zaman Kur’an’ın ve Peygamberimizin sunduğu aşağıda arz edeceğim hakikatleri okuma, öğrenme ve gereğini yapma zamanıdır.

Öyleyse şimdi gelin, Kur’an’ın, sonra da onun baş yorumcusu ve uygulayıcısı Sevgili Peygamberimizin oruç, Ramazan, dua, teravih, sahur, itikâf, yardımlaşma gibi konularda doğru ve kesin açıklamalarına kulak verelim.

1-RAMAZAN AYI VE ORUÇ HAKKINDA KUR’AN’IN AÇIKLAMALARI

 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

أَيَّامًا مَّعْدُودَاتٍ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ فَمَن تَطَوَّعَ خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُ وَأَن تَصُومُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

“Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günlerde (Ramazan ayında)  farz kılındı ki, korunasınız. (Bedeniniz ve ruhunuz maddî ve manevî toksinlerden, zehir ve kirlerden arınmış olsun.) Ancak, sizden kim (Ramazan ayında) hasta ve yolcu olur da orucunu tutamazsa, (Ramazan ayından sonra) diğer günlerde tutamadığı günler sayısı kadar oruç tutsun. (İhtiyarlığından, yahut iyileşmesi umulmayan bir hastalıktan dolayı oruç tutmaya) gücü yetmeyenler, bir yoksul doyumu fidye versinler. Kim daha fazlasını verirse bu, kendisi için daha hayırlı olur. (Evet her ne kadar sizden yolculara ve hastalara Ramazan ayında oruç tutmama izni ve ruhsatı verilmiş ise de sizin oruç tutmanız, eğer bilirseniz sizin için (yemenizden ve fidye vermenizden) daha iyidir. Bunun dışında çeşitli nedenlerle orucu çok zorlukla tutabilecek veya tutmaya güç yetiremeyecek olanlar, bir fakiri doyuracak kadar fidye versinler.[1][1]

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى

سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

“(Oruç tutmanız gereken o sayılı günler) Ramazan ayıdır. Kur’an o ayda indirilmiştir. O Kur’an, insanlara yol göstericidir, hak ile batılı ayırt eden hükümlerin açık delilleridir. Şu halde, sizden kim bu aya erişirse bu ayın orucunu tutsun. Ancak hasta veya yolculukta olanlar, başka günlerde (Ramazan’da tutamadıkları günler sayısınca oruç tutsun). Allah sizin için kolaylık diler, zorluk istemez. (Allah’ın bu kolaylığı istemesi,) tutamadığınız günler sayısınca orucu tamamlamanız, size bu fırsatı veren Allah’ı büyük tanımanız içindir. Size bu kolaylığı göstermesinden dolayı her halde şükredersiz.[2][2]

وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ

“(Habibim), kullarım sana beni sorarlarsa, (haber ver): Ben şüphesiz (onlara) çok yakınım. (Hatta şah damarlarından bile onlara yakınım.)[3][3](Ben onlarla beraberim, Dua edenin duasını (dinliyorum), cevap veriyorum, (sızlanışlarını görüyor, hallerini biliyorum.) O halde onlar da benim çağrıma (ibadet ve itaatle) icabet etsinler, bana inansınlar. Tâki bu sayede doğru yola ulaşmış olalar.”[4][4]

2- RAMAZAN AYI VE ORUÇ HAKKINDA PEYGAMBERİMİZİN AÇIKLAMALARI

Buyurmuşlar ki:

إِذا جَاءَ رَمَضَانُ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجنَّةِ وغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِوَسُلْسِلَت الشياطِينُ

“Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.”[5][5]

Yani insanlar Ramazan ayını ihya etmeye koştukları için şeytanlar bir halt yapamaz hale geliyorlar, adeta zincire vurulmuş oluyorlar. Yoksa şeytanlar bağlandığı için, insanlar Ramazan’ı ihyayaya koşmuyor. Eğer şeytanlar bütün bütün zincire vurulsaydı, insanların hepsi Ramazan ayının gereklerini yaparlardı. Namaz kılmayan, oruç tutmayan kimse kalmazdı. İmtihan sırrı bozulurdu.

مَنْ فَطَّرَ صَائماً كانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِهِ غَيْرَ أَنَّهُ لا يَنْقُصُ مِنْ أجْر الصَّائمِ شيءٍ

“Her kim oruçlu bir Mü’mine iftar yemeği (veya ifar edecek bir şey) verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksiltilmeden iftar yemeği verene de oruç tutan kadar sevap yazılır.”[6][6]

Bir gün Allah Rasülü (sallallahu aleyhi ve selem), Sa’d İbni Ubâde’nin yanına geldi. Hz. Sa’d derhal bir parça ekmek ve zeytin çıkarıp Rasülullah’a ikram etti. Peygamberimiz bunları yedikten sonra ona şöyle dua etti:

أَفْطَرَ عِندكُمْ الصَّائمونَ ، وأَكَلَ طَعَامَكُمْ الأَبْرَارُ وَصَلَّتْ عَلَيْكُمُ المَلائِكَةُ

“Evinizde hep oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin, melekler de duacınız olsun.”[7][7]

مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِسَاباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

منْ قَامَ رَمَضَانَ إِيماناً واحْتِساباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِه و

“Kim inanarak ve Allah’ın rızasını düşünerek Ramazan’ın orucunu tutar ve namazını kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.”[8][8]

Kudsî bir hadiste Peygamberimiz, Cenab-ı Hakk’ın şöyle buyurduğunu bildirmektedir:

كُلُّ عَمَلِ ابْنِ آدَمَ لَهُ إِلاَّ الصِّيامَ فَإِنَّهُ لي وأَنَا أَجْزِي بِهِ

“Oruç dışında insanoğlunun her ameli kendisi içindir. Oruç ise benim içindir ve mükâfatını da ben vereceğim.”[9][9]

İçine riya sızamayan İslam’ın beş esasından biri oruçtur. Onun için Allah onun mükâfatını ben vereceğim, buyurmuştur.

للصَّائمِ فَرْحَتَانِ يفْرحُهُما إِذا أَفْطرَ فَرِحَ بفِطْرِهِ وإذَا لَقي ربَّهُ فرِح بِصَوْمِهِ

يتْرُكُ طَعامَهُ وَشَرابَهُ وشَهْوتَهُ مِنْ أَجْلي الصِّيامُ لي وأَنا أَجْزِي بِهِ والحسنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا

“Oruçlu mü’minin ferahlayıp sevineceği iki an vardır: Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır. Kişi, yemesini, içmesini ve şehvetini benim rızam için terk eder, oruç benim içindir, onun mükâfatını ben vereceğim. Bir iyiliğe on karşılık vardır.”[10][10]

والَّذِي نَفْسُ محَمَّدٍ بِيدِهِ لَخُلُوفُ فَمِ الصَّائمِ أَطْيبُ عِنْد اللَّهِ مِنْ رِيحِ المِسْكِ

“Muhammed’in (aleyhissalatü vesselam) canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.”[11][11]

والصِّيامُ جُنَّةٌ فَإِذا كَانَ يوْمُ صوْمِ أَحدِكُمْ فَلَا يرْفُثْ ولا يَصْخَبْ

فَإِنْ سَابَّهُ أَحدٌ أَوْ قاتَلَهُ فَلْيقُلْ إِنِّي صَائمٌ

 “Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Sizden biriniz oruç tuttuğu zaman kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da sataşırsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.”[12][12]

مَا مِنْ عبْدٍ يصُومُ يَوماً في سَبِيلِ اللَّه إِلاَّ باعَدَ اللَّه بِذلك اليَومِ وَجْهَهُ عَن النَّارِ سَبْعِينَ خَرِيفاً

“Allah, rızası uğrunda bir gün oruç tutan bir kulunu cehennemden yetmiş mevsimlik mesafe uzaklaştırır.”[13][13]

إِنَّ فِي الجَنَّة باباً يُقَالُ لَهُ الرَّيَّانُ يدْخُلُ مِنْهُ الصَّائمونَ يومَ القِيامةِ لا يَدْخُلُ مِنْهُ أَحَدٌ غَيرهُم

“Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir.”[14][14] 

تَسَحَّرُوا فَإِنَّ في السّحُورِ بَركَةً

“Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır.”[15][15]

مَنْ لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ والعَمَلَ بِهِ فلَيْسَ لِلَّهِ حَاجَةٌ في أَنْ يَدَعَ طَعامَهُ وشَرَابهُ

“Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına (oruç tutmasına) kıymet vermez.”[16][16]

Hadis şunu demektedir: Oruç tutan, her hangi bir şeyi ağzına koymadığı gibi; yalanı, gıybeti de ağzına koymamalıdır. Hadis, yalan söyleyen, yalan-dolanla iş yapan oruç tutmasın, demiyor; oruç tutana bunlar yakışmaz, diyor. Oruç tutan, oruçtan değil, bu çirkin hallerden uzak dursun, diyor.

PEYGAMBERİMİZ RAMAZAN AYINDA:

1-Esen yelden daha cömert olurdu,

2-Her gece Cebrail (as) le karşılaşır, karşılıklı Kur’an okurlardı. (mukabele)

3-Ramazan’ın son on gününde mescide kapanır, (itikâfa çekilir), dua ve ibadetle meşgul olurdu.

Aşağıdaki hadisler bize bu bilgileri vermektedir:

كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم ، أَجْوَدَ النَّاسِ وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ في رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ وَكَانَ جِبْرِيلُ يَلْقَاهُ في كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ القُرْآنَ فَلَرَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ أَجْوَدُ بِالخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ المُرْسَلَةِ

“Rasüllullah (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Hazret-i Cibrîl’in, onunla buluştuğu zamanlardı. Cibrîl (aleyhisselâm), Ramazan’ın her gecesinde Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile buluşur, karşılıklı Kur’an okurlardı. Bundan dolayı Rasülullah (aleyhissalatü vesselam) Hazret-i Cibrîl ile buluştuğunda, hayır getiren bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı.”[17][17]

كَانَ رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَعتَكِفُ العَشْرَ الأَوَاخِرَ مِنْ رَمَضَانَ

“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ramazanın son on gününde itikâfa çekilirdi.”[18][18]

كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم إِذَا دَخَلَ العَشْرُ أَحْيَى اللَّيْلَ وَأَيْقَظَ أَهْلَهُ وَشَدَّ المِئْزَرَ 

“Ramazan ayının son on gününde Rasülullah (sallallahu aleyhi ve selem) geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, kendisini tamamen ibadete adardı.[19][19]

Çünkü Kadir gecesinin, Ramazan ayının son on günde olma ihtimali çok kuvvetliydi. Çünkü hadislerde bu on güne dikkat çekiliyor, Kadir gecesini Ramazan’ın son on gecesinde, bir rivayette de son onun tek gecelerinde aramamız tavsiye ediliyordu.[20][20]

AMAN DİKKAT: RAMAZAN AYI RAHMET AYI İKEN AZAP AYI OLMASIN

Ramazan, Müslümanların fevkalâde hürmet etmesi gereken bir aydır. Eğer Müslümanlar bu hürmeti göstermezler, oruçlarıyla, zekâtlarıyla, namazlarıyla, güzel ahlaklarıyla yani helallerle yetinip haramlardan uzak durmakla Ramazan ayının hakkını vermezlerse; bu nimet, mağfiret, rahmet ve bereket ayı böyleleri için nıkmet, azap ve felaket ayı olabilir. Allah’a sığınırız. Nitekim Kur’an, mü’minlere rahmet ve şifadır. Ama ona inanmayan veya inanıp ta onun prensipleriyle oturup kalkmayanlara da zarar ve ziyandır.[21][21]

-Nasıl olur, bir şey, birisi için dermanken bir başkası için de dert olur?

-Bunu anlamayacak ne var? Suyu arı içer bal yapar, aynı suyu yılan içer zehir yapar. Kur’an da böyle. Müminin imanını artırır, kâfirin de ziyanının. Ramazan da böyle. Kimi hürmet eder, affolur, kimi isyan eder, azap bulur. Reçete de böyle. Kimi uygular, şifa bulur, kimi uygulamaz derdini artırır.

Kur’an, inanmayanları, uygulamayanları “zalimler” olarak nitelemektedir.[22][22] İki sebepten:

1-İnsanlar, Kur’an’a inanmamakla ve uygulamamakla nefislerini iyileşmez hastalığa mahkûm etmektedirler. Bu bir zulümdür. Çünkü Ramazan rahmettir, şifadır, berekettir. Ramazan’ın hakkını vermeyen bunlardan nefsini mahrum bırakmış olur.

2-Kur’an’a inanmamak ve uygulamamak, Tabib-i Akdes’in (Allah’ın) emrine, reçetesi olan Kur’an’a baş kaldırı ve saygısızlıktır. Bu da en büyük cinayettir. En büyük cinayetin cezası da cehennemdir.

Kur’an, Allah’ın emri ve kelamıdır. Allah’ın emrine kulak asmamanın veya sözünü dinlememenin cezasıyla, başkasını dinlememenin cezası bir değildir.

RAMAZAN AYI, FIRSATI KAÇIRDIĞIMIZ AY OLMASIN

Ebu Hureyre’nin (ra) dediğine göre: Sevgili Peygamberimiz (sav) “üç kişinin burnu sürtülsün” buyurmuş ve onları şöyle açıklamıştır:

1-”Ben yanında anıldığım zaman bana salat ve selam okumayan adamın,

2-Ramazan ayına kavuşup ta kendisini bağışlatmadan Ramazan ayını kaçıran adamın,

3-Bir de ana-babası yanında yaşlandığı halde, onlara hizmet edip te dualarını almayan, onlar sayesinde cenneti kazanamayan adamın burnu sürtülsün.”[23][23]

RAMAZAN AYI, HEPİMİZ İÇİN YUSUF PEYGAMBER GİBİ OLSUN.

Ramazan ayı, Hz. Yakub’un 12 oğlu içindeki Yusuf peygambere benzer. Yusuf Peygamber nasıl diğer günahkâr ve suçlu kardeşlerini affetti, yetmedi, bir de onlara dua etti ve Allah tarafından affedilmelerine vesile oldu ise, Ramazan ayı da diğer on bir ayın günahlarının affedilmesine vesile olmaktadır. Yeter ki Ramazan ayının gereklerini yerine getirelim, onu ihya edelim, tevbe ve istiğfar edelim. Tatlı sözler söyleyelim, melekleşelim, kırıcı olmayalım. Bol bol sadaka, özellikle de fitrelerimizi fazlasıyla verelim. Dertlilere derman, çaresizlere çare olalım. Akıbet ve ahiret endişesinden kaynaklanan hüznü, imandan gelen sevinci içimizde taşıyarak, istiğfarı ve hamdi dilimizden, tebessümü yüzümüzden hiç eksiltmeyelim.

Ne güzel buyurmuş Mevla:

مَا يَفْعَلُ اللهُ بِعَذَابِكُمْ إِنْ شَكَرْتُمْ وَآمَنْتُمْ وَكَانَ اللهُ شَاكِرًا عَلِيمًا

“Siz şükredip iman ettikten sonra Allah ne diye sizi cezalandırsın ki? Gerçekten Allah, şükredenlerin mükâfatlarını bol bol verir ve her şeyi hakkıyla bilir.”[24][24]

RAMAZAN AYINI NASIL DEĞERLENDİRELİM?

Ramazan ayını değerlendirme konusunda yukarda arz ettiğimiz ayet ve hadislerden bir özet çıkardık. Şimdi o özeti takdim ediyorum:

1-Müminler, Ramazan ayının gündüzlerini oruç, mukabele, gecelerini yatsı, teravih, teheccüd gibi ibadetlerle, cevşen, salat ve selam gibi dualarla geçirecekler.

2-Dillerini yalana, gıybete, iftiraya, lüzümsuz dedikodulara kapatacaklar, zikir, dua ve salatü selamlarla meşgul edecekler.

3-Hali ve vakti müsait olanlar, hatim indirecekler, günde en az bir cüz okuyacaklar, manasını öğrenecekler, ahkâmı ve ahlakını yaşayacaklar, hiç olmazsa Kur’an’ı bir kere Ramazan ayında okumuş olacaklar. Çünkü Ramazan ayında okunan Kur’an’ın her bir harfine bin, on bin, Kadir gecesinde 30 bin sevap verilecektir.

4- Kalplerinin kapılarını Hakk’a, keselerinin kapılarını da hal­ka, muhtaçlara açacaklar, etraflarına sevinç ve saadet saçacaklardır..

5-Sadece ağızlarına değil, bedenin bütün organlarına, hatta ruhlarına oruç tutturacaklar. Eller haram tutmayacak, göz harama bakmayacak, kulak haram işitmeyecek, ayak harama gitmeycek, kalp ve akıl Allah’tan başkasıyla meşgul olmayacak. Bütün organlar, ömür boyu haram ve günahlara karşı oruçlu olacaklar.

6-Allah’ı hatırlatmayan yerlerden, şahıslardan, programlardan, filimlerden, kitaplardan, makalelerden uzak duracaklar. Bunlara uzak duranlar, Ramazan ayından sonra da uzak durmaya devam edecekler. Vehbi Karakaş hocanın kaleme aldığı üç kitabı mutlaka okuyacaklar: 1-Hz. Muhammed’i (sav) Okuma, Anlama ve Yaşama Sanatı, 2-Niçin Namaz, 3-Namaza Nasıl Başlanır.

7-Cahiller kendilerine sataştığı zaman, onların sözleri “selam”[25][25] olacak ve “ben oruçluyum.”[26][26] diyecekler. Eliyle, diliyle kimseyi incitmeyecekler. İncittiklerinden af ve helallik isteyecekler. İncindiklerini affetme olgunluğunu gösterecekler.

8-Gurur ve kibirden, hava atmaktan uzak duracak onlar. Alçak gönüllü bir şekilde yürüyecek ve yaşayacaklar.[27][27]

9-Çalıştırdıklarına kolaylıklar tanıyacaklar.

10-Bol bol sadaka verecekler, muhtaçları düşünecekler, onların iftar sofralarına yemek taşıyacaklar veya onları kendi iftar sofralarına alacaklar.

11-Üzerlerine farz olan zekâtlarını ve vacip olan fitrelerini de bu ay vermeyi tercih edecekler. Zekât vermeyen zengin, fakirin hakkını gasb etmiş olur. Servetinin hayrını görmez. Musibetlerden kurtulamaz. Faiz sevabı, sihhati ve serveti eritir, zekat ve sadaka serveti, sihhati ve sevabı artırır. Fitre baş sadakasıdır, orucun kabulüne vesile olur.

Hz. Aişe validemiz, Peygamberimizin vefatından sonra ne zaman bir yemek yese ağlamaya başlardı. Bir defasında niçin ağladığı kendisine sorulunca şu cevabı vermişti: Hz. Peygamber (sav) sağlığında doyasıya bir günde iki defa yemek yiyemedi. Onu hatırladığım için ağlıyorum. İsteseydi yerdi. Lakin yoksulları doyurup, kendisi aç kalmayı tercih ederdi.[28][28]

Özellikle bunu yapıyordu. Yapıyordu ki ümmetinin açlarını ve muhtaçlarını unutmasın, imkân sahipleri kendisini örnek alsın da onlar da muhtaçları unutmasınlar.

Hz. Ömer’in halifeliği zamanında 9 ay süren kıtlık olmuştu. Halife, Müslümanlar bolluğa kavuşuncaya kadar ekmek ve zeytinyağından başka bir şey sofrasında bulundurmadı. Yoksulları düşündüğünden ikinci bir elbisesi olmadı. Bir gün elbisesinin kurumasını beklediği için Cuma namazına geç gitti. Bu yüzden cemaatten özür diledi.

Hz. Yusuf zamanında da bir kıtlık olmuş, bütün imkânlar elinde olmasına rağmen Hz. Yusuf karnını doyurmamıştı. Neden böyle yapıyorsun diyenlere:

-Eğer ben tok olursam, açların halini anlayamam. Yoksulları gereği gibi düşünemem.[29][29] demişti.

İşte orucun hikmetlerinden biri de bu: Toklara açların halini düşündürmek istiyor Allah.

12- İnsanlar geçmişi, geleceği ve bugünü düşünerek ölmeden önce kendilerini hesaba çekerler. Hatalarından dönerler, Allah’a sığınırlar, Ondan bağış isterler ve kabul edilmelerini beklerler. Kullar birbirlerinden özür dilerler, helallık isterler.

13-Muhabbet fedailerinin başı ve başkanı olan şefkat peygamberine biatlarını yenilerler, onun eşsiz güzel ahakıyla ahlaklanırlar. Ebubekir gibi sıddık, Ömer gibi adil, Osman gibi hayalı, Ali gibi alim ve kahraman, melek gibi melik ve reis olurlar.

14-Kur’an’ı öğrenir, öğretirler. Kur’an’ın ahlakı ve ahkâmıyla oturur-kalkarlar, cennet adamı ve cennet kadını olur, çıkarlar.

15-Ramazan ayını fırsat bilirler; insanın sağlığına zarar veren her şeyden, içkiden, kumardan, zinadan, aldatmaktan ve benzeri büyük günahlardan, sigara ve benzeri kötü alışkanlıklardan kurtulurlar.

Peygamberimizin duasıyla bitireyim: “Allah’ın sevgili kulları yemeğinizi yesin. Oruçlular sofranızda iftarını açsın, melekler duacınız olsun.”[30][30]

Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun, sihhatiniz, huzurunuz daim olsun, ölenlerimizi Allah şehadet rütbesiyle şereflendirip cennet-i alaya alsın, ana-babalarına ve tüm yakınlarına sabr-ı cemil ihsan eylesin. Allah’ın rahmet ve bereketi üzerinize yağsın, değerli kardeşlerim.

Dr. Vehbi KARAKAŞ


[31][1] Bakara, 2/183-184

[32][2] Bakara, 2/185

[33][3] Bkz. Kâf, 50/16

[34][4] Bakara, 2/186

[35][5] Buhârî, Savm 5; Müslim, Sıyâm, 1-5

[36][6] Tirmizî, Savm, 82. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd, 44; İbni Mâce, Sıyâm, 45

[37][7] Ebû Dâvûd, Et’ime, 54. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm, 45

[38][8] Buharî Leyletü’l-Kadr, 322; Müslim, Sıyam, 213; Ebu Davud, Ramazan, 3; Buhârî, Îmân, 28, Savm, 6; Müslim, Sıyâm, 203

[39][9] Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163

[40][10] Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163

[41][11]  Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163

[42][12] Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163

[43][13] Buhârî, Cihâd, 36; Müslim, Sıyâm,167-168

[44][14] Buhârî, Savm, 4; Müslim, Sıyâm, 166

[45][15](Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyâm, 45)

[46][16] Buhârî, Savm, 8, Ebû Dâvûd, Savm, 25

[47][17] Buhârî, Savm, 7; Müslim, Fezâil, 48, 50

[48][18] Buhârî, İtikâf 1, 6; Müslim, İtikâf, 1-4

[49][19] Buhârî, Leyletül-Kadr, 5;  Müslim, İtikaf, 7

[50][20] Bkz. Buharî, Leyletülkadr: 3, Müslim, siyam: 219, Tirmizî, savm: 72

[51][21] Bkz. İsra, 17/82

[52][22] bkz. İsrâ, 17/82

[53][23] Tirmizi, Daavat 101

[54][24] Nisa, 4/147

[55][25] Bkz. Furkan, 25/63

[56][26] Bkz. Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163

[57][27] Bkz. Furkan, 25/63

[58][28] Ş’arânî, et-Tabakatü’l- Kübrâ, I, 24

[59][29] Aliyyü’l-Karî, Mirkatü’l- Mefatih, II, 492

[60][30] Bkz. Ebu Davud, Et’ime, hadis no: 3854. Bu dua ile ilgili rivayet şöyle: Enes (ra)’den nakledildiğine göre Peygamber (sav), bir gün Sa’d İbni Ubâde’nin yanına geldi. Sa’d derhal bir parça ekmek ve zeytin çıkarıp Rasûlullah’a ikram etti. Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem bunları yedikten sonra ona işte böyle dua etti: “Oruçlular yanınızda iftar etsin, iyiler yemeğinizi yesin, melekler de duacınız olsun.”

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.