Diyanet Anayasal bir kuruluştur. Merhum Nevzat Yalçıntaş’ın ifadesiyle Ülkemizin Ordu yanı sıra ikinci büyük LAİK kurumudur.
Diyanet Şeriatsiz İslam’ın temsilcisidir.
Ve Diyanet, Fransa – Türkiye türü jakoben laikliğin en ağır Şirk nevi olduğuna açıklık getiremez. İnsanımızın ve de gençliğin deizme kaymasının maddeci eğitimden kaynaklandığını haykıramaz. Mesele edin(e)mediği Tesettüre, zinaya ve eşcinselliğe yer ver(e)mez. Faiz zulmüne de gereğince değinmez ve değinemez. Ama hakkını verelim, kişiler ve kurumlar tarafından sorulduğunda faizin haram olduğunu söyler.
İslam’ın hayrına adım atmaz Oda tv 30 Temmuz 2024 tarihli bir habere yer verdi ve şöyle bir başlık attı:
{ “VE DİYANET NOKTAYI KOYDU: FAİZ CAİZDİR”
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Diyanet İşleri Başkanlığı’na geçtiğimiz ay “Cumhurbaşkanı’nın yeni belirlediği %54’lük gecikme zammı ve faizinin alınmasının dini yönden caiz olup olmadığını” sormuştu.
“İlgi yazınızda bahsi geçen konu değerlendirilmiş olup hazırlanan cevap aşağıya çıkarılmıştır.
İslam’a göre faiz haramdır. Bu zaruret bulunmadıkça faiz olmak veya vermek caiz değildir. Zaruret ise; kişinin kendi ve bakmakla yükümlü olduğu bireylerin sağlık ve güvenlik içinde yaşamalarını sağlayan vazgeçilmezlerdir. Bu konuda gerçek veya tüzel kişilerde yapılan faiz akdi arasında fark yoktur.
Öte yandan vergi borcu ile elektrik, telefon, su, doğalgaz gibi kamu hizmetlerine ait borçların zamanında ödenmemesi halinde yasal ‘gecikme zammı’ uygulandığı bilinmektedir. Farklı görüşler bulunmakla birlikte bazı İslam alimleri, birtakım suçlara karşı devletin mali bir ceza uygulayabileceğini ifade etmişlerdir.
Buna göre vergi borcu ile elektrik, su, doğalgaz gibi devlet namına yapılan kamusal hizmetlerden kaynaklanan borçların zamanında ödenmemesi halinde uygulanacak gecikme zammının bir çeşit “mali ceza” hükmünde kabul edilmesi mümkündür. Zira bu uygulama ile kamu hizmetlerinin devamının sağlanması, oluşabilecek zararların önlenmesi ve borcunu zamanında ödeyenlerin aleyhine bir haksızlığın oluşmaması amaçlanmaktadır.
Diğer yandan sözleşmelerdeki temel kural, kullanılan ifadelerden daha çok sözleşmeye taraf olanların maksadı ve işlemin yapısal özelliğidir. Fakihler bu kuralı “Ukudda itibar, makasıd ve meaniyedir; elfaz ve mebaniye değildir/Akidlerde (sözleşmelerde), sözlere ve şekillere değil; maksat ve manalara itibar edilir.” (Mecelle, 3.madde) cümlesiyle ifade etmişlerdir. Bilginizi rica ederim.
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Fatih Mehmet Aydın”}
Görüldüğü gibi verilen cevapta faize onay verilmiyor. Devletin uygulayabileceği cezaya açıklık getiriliyor.
İslam bilginleri arasında farklı görüşler varsa da İslamî Devlet de bazı mali cezalar verebilir. Mesela İslam Toplumunda Zekât bir devlet vergisidir. İslamî devlet tarafından zenginlerden alınır başta fakirler olmak üzere belirlen yerlere verilir. (Tevbe 60)
Farz bir görev olan zekâtını verilmemesi durumunda İslamî Devlet zekatı zorla alır ve mali bir ceza da uygulayabilir. Bu konuda temel oluşturan bir hadislerinde Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Karşılığını Yüce Allah’tan bekleyerek malının zekâtını ödeyene ecri verilir. Zekâtını vermeyenin zekâtını alırız. Ceza olarak da malın yarısı alınır.”
NOT: Bir gerçeği dile getirmek istedik. Amacımız ne Diyanet’i savunmak ve ne de %54’lük cezaya onay vermektir.
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-