Haber kısaca şöyle:
Brezilya’da düşmesi sonucu 57 yolcu ve 4 kişilik mürettebatın hayatını kaybettiği uçağa, yetişemedikleri için 10 kişinin binmediği ortaya çıktı. Onlardan biri kahve içerken uçağı kaçırır. 9 kişi ise hava yolu şirketinin ismi ve uçuş numarasını karıştırdıkları için düşen uçağa yetişemezler. Böylece ölümden kurtulurlar.
Açıklanan olayda ölümden kurtuluşu nasıl izah edeceğiz?
İnsanların bilgi kaynağı akıl ve duyu organlarıdır. Bu ikisi aracılığı ile yapılan bilimsel tespitlerdir. Yalan üzerinde ittifak edemeyecek bir topluluğun verdiği haberler de bilgi kaynağıdır. Ama bütün bu bilgi kaynakları yukarıda özetlenen uçak kazasından kurtuluşa açıklık getirememektedir.
Kurtuluş bir tesadüf yani rastlantı mıdır? Bilimde ve de dinimizde tesadüfe yer yoktur. Dolayısıyla tesadüfün yapılabilir izahı da yoktur.
İnsanlar açıklayamadıkları olaya mucize derler. Mucize sözlük anlamı itibariyle insan aklı ve gücünü aşan olgudur. Kavram olarak anlamı peygamberlerin peygamberliklerini kanıtlayan olaydır. – Cümlesine SELAM olsun- mesela Hz. MUSA eliyle gerçekleşen deniz yarılması (Şuara 63) ve Hz. İSA aracılığıyla gerçekleşen ölüyü diriltme (Maide 119) ve Hz MUHAMMED tebliği ile gerçekleşen Kur’ân birer mucizedir. (Ankebû 49) Mucizeye peygamberler aracılık yaparlarsa da onu planlayan ve yaratan Allah’tır. (Ankebût 50)
İnsanın ne zaman, nerede hangi coğrafi bölgede, hangi ana baba aracılıyla, hangi cinsiyette ve surette yaratılacağı, kara cahil ateistlerin zan ettiği gibi rastlantı ile değil yaratanımızın belirlediği programa göredir, yani kaderledir. Kader ölçmek, biçmek programlamak demektir. Her varlık kader programı içinde dir.
“Şüphesiz biz her şeyi belli bir ölçüye, düzene ve plana göre yarattık.” (Kamer 49)
Başta yenilen, içilen ve yararlanılan varlıklar anlamına rızık ve de yaşamın süresi olan âmür de kaderledir. Belirlenen ecel gelmedikçe bizim mucize dediğimiz olaylar bir plan dahilinde vücuda gelir.
Hulâsa bizim görevimiz uzun ömürlü güzel amelli olmaya talip olmak ve sağlıklı bir yaşam için bildiğimiz doğruları uygulamaktır. Yaşamı ve ölümü de kader ile açıklamaktır. Şimdi konumuza ışık turtan ve yaşamı kadere bağlayan bazı Kur’ân ayetlerini sunalım:
“Sizi basit bir çamurdan yaratan, sonra da yeryüzünde bir süre yaşamanız için her birinize bir ömür tayin eden Allah’tır. Fakat dünyadaki ömrün sona ermesiyle her şey bitmeyecek. Bir de O’nun katında, O’nun plân ve programına göre tüm insanlık için belirlenmiş bir süre, bir Hesap Günü vardır. Fakat siz ey inkârcılar, hâlâ şüphe içinde bocalayıp duruyorsunuz!” (En’am 2)
“Sizin atanız ve aslınız olan ilk insanı topraktan yaratan Allah’tır. Sonra topraktaki mineralleri babanızın vücudunda birçok kimyasal işlemden geçirerek sizi önce sperm denilen bir damla sudan, sonra rahimde asılı duran embriyodan yarattı. Sonra sizi sağlıklı bir bebek hâlinde annenizin karnından çıkarmaktadır. Sonra gençlik çağına ulaşmanız için sizi büyütmekte ve sonra da ihtiyarlamanız için içinizden pek çoğuna uzun bir ömür bahşetmektedir.
Kimileriniz bu ihtiyarlık çağına ulaşmadan önce küçük yaşta vefat ettirilir, kimileriniz de belirli bir süreye ulaşmanız ve aklınızı kullanıp düşünmeniz için uzun süre yaşatılırsınız.” (Mümin 67)
“İyi bilin ki, ölüm vakti gelip çattığında, Allah hiç kimseye yeni bir fırsat vermeyecek, hiçbir canın ölümünü ertelemeyecektir. Hiç kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Münafikûn 11)
ARD
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-