اِلَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ عَمَلاً صَالِحاً فَاُو۬لٰٓئِكَ يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّـَٔاتِهِمْ حَسَنَاتٍۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوراً رَح۪يماً
* Salih amel:
Özellikle Cennet’le ilgili olarak çokça kullanılan “Salih ameli” kısaca İslâm Dini’nin emirleri ve yasaklarına uygun söz, davranıış ve iş olarak tarif edebiliriz.
Salih amellerin başında namaz, zekât ve cihad gibi farz kılınan görevlerimizi yapmak ile yalan, zina ve faiz gibi kaçınmamız gereken haramlardan sakınmak gelmektedir.
Salih amelin Kur’ân’daki zıt karşılığı Seyyie ve Hatîe’dir. Salih amelleri bildiren ayetlerin yalanlanması ve hayatın Seyyie ve Hatîe ile kuşatılması, Cehennem’e düşme sebebidir. (Bkz. Bakara, 39, 81-82)
Salih Amelli Mü’minler Cennet’e Girecektir
Kur’ân, Cennet’e gireceklerin, bildirdiği ölçülere göre îman edenler ve salih ameller yapanlar olacağını açıklamaktadır.189
Yüce Allah mü’minlerden, kendisinin verdiği canlarını ve mallarını Cennet karşılığında satın almayı dilemiştir.190 Mü’minler de îman ederek yaptıkları kulluk sözleşmeleriyle satmayı kabul etmiş- lerdir.191 Canların ve malların satılması Rabbimize teslim olmak, emirleri ve yasaklarını uygulamaktır. Bir diğer Kur’ânî anlatımla îman edenler ve Salih amellilerden olmaktır.
Söz ve mâna olarak Rabbimizin Kitabı olan Kur’ân, Cennet’e girecekleri dört ana gruba ayırmaktadır. Bunlar, Peygamberler yanı sıra Allah’ın rızasına ve özel nimetlerine erdirdiği Sıddîklar, Şühedâ ve Salihler’dir. Mü’minler îman dereceleri ve Salih amellerine göre bu üç zümreden birine girecekler, Cennet’te ebedî nimetler içinde onlarla beraber yaşayacaklardır. Kur’ân’da şöyle buyurulur:
“Kim Allah’a ve Peygambere itâat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerini nimetlendirdiği peygamberlerle, sıddîkîn, şühedâ ve sâlihîn ile beraber olacaklardır. Bunlar ne güzel arkadaşlardır.”192
Bu girişten sonra Kur’ân’ın genelde îman edenler ve Salih ameller yapanlar olarak tanıttığı ve Salih amellerini de örneklendirdiği Cennet’e girecekleri açıklamaya başlayabiliriz.
“Gerçek mü’minler kurtuluşa ermişlerdir:
Onlar, zekât verici güce ulaşmak için çalışanlardır.
Onlar, kendilerine verilen görevleri ve verdikleri sözleri yerine getirenlerdir.
İşte bu vasıfları sayılanlar; sadece onlar, Firdevs Cenneti’ne girecekler ve orada sürekli kalacaklardır.”
“Allah’a ve âhiret gününe îman eden hiçbir topluluğu, Allah’a ve Resûlü’ne karşı başkaldıran kimseleri sever olarak göremezsin. Onların sevmeyeceği bu insanlar, onların babaları veya çocukla- rı, veya kardeşleri ya da kendi aşiretleri (soyları) olabilir.
Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın Hizbi / bağlılarıdır. Çok iyi bilin ki, umutları gerçekleşecek olanlar Allah’ın bağlılarıdır.”
“Rabbinizin bağışlamasına ermek ve genişliği göklerle yer kadar olup Müttakîler için hazırlanmış olan Cennet’e erişmek için koşuşun / yarışın.
O Müttakîler, çirkin bir iş yaptıkları yahut (günaha girerek) nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlarlar ve günahlarının bağışlanmasını isterler.
“Düşünüp ibret alan akıl sahipleri, Allah’a verdikleri kulca yaşama sözünü yerine getirirler, O’na ve insanlara karşı pekiştirerek verdikleri sözleri-sözleşmeleri asla bozmazlar.
Rablerinin rızası-sevgisini istedikleri için sabır gösterir; güçlüklere göğüs gererler, namazlarını kılarlar, kendilerine verdiğimiz nimetlerden gizlice ve açıkça (başkaları için de) harcarlar, kötülüğe iyilikle karşılık verirler.
– Kulluk çizgisinde gösterdiğiniz sabrınızdan ötürü size Selâm olsun. Âhiret yurdu ne güzeldir.”
Yukarıda misal olarak sunulan âyetlerin benzeri daha birçok âyette, Cennet’e gireceklerin vasıfları açıklanmaktadır. Mesela Şûra 37-39’da büyük günahlar ve açık çirkinliklerden kaçınma, danışma / seçim ve zulme karşı birlikte savunma; Fâtır 29’da Kur’ân âyetlerini okuma; Enfal 2’de Allah anıldığı zaman kalpleri ürperme, Kur’ân âyetleri okunduğu zaman îmanları artma ve Rablerine dayanıp güvenme; Mâide 8’de adâlet; Nisa 95’de cihad… Cennet’e gireceklerin vasıfları arasında zikredilmektedir. Bu vasıfların bir kısmına da, konular işlenirken yer verilecektir.
Bütün bu Cennet’e götürücü amelleri ve alınacak Cennet arma- ğanını Ahkaf Sûre’sinin 13-14. âyetleri ile özetleyebiliriz:
“Rabbimiz Allah’tır deyip de İslâmî çizgide dosdoğru olanlara hiç mi hiç korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. Onlar Cennetlik olanlardır. Yaptıkları amellere karşılık orada sürekli kalacaklardır.”
(Devam Edecek)
MİRATHABER.COM
DİP NOTLAR:
189-İlk Peygamber Âdem’den Hz. Muhammed dönemine kadar, kendilerine gönderilen Peygamberleri izleyerek, onların teblîğ ettiği ilâhi esaslara göre îman edenler ve Salih ameller yapanlar da hiç şüphesiz Cennet’e gideceklerdir.
Salih amellerin tanımı için bir önceki. sayfaya bakınız.
190-Tevbe 111:
“Allah, Cennetle mükâfatlandırma karşılığında mü’minlerin canlarını ve mallarını satın almıştır. Bu mü’minler Allah’ın koyduğu kurallar doğrultusunda savaşırlar, bazen öldürürler ve bazen de şehîd edilirler. İşte bu Cennet vaadi, Allah’ın yerine getirilmesini Tevrât’ta, İncîl’de ve Kur’an’da bizzat güvence altına aldığı kesin bir sözüdür. Kimdir verdiği sözü Allah’tan iyi tutacak? O’nunla yaptığınız böyle bir kârlı alış verişten ötürü size müjdeler olsun; artık sevinebilirsiniz. Çünkü budur pek büyük bahtiyarlık!”
191- Bakara, 207
192-Âyette Geçen Kavramların Açıklaması:
Sıddıkîn: Allah’ın, genelde Peygamberleri, özelde Peygamberi Hz. Muhammed aracılığıyla gönderdiği Kur’ân’ın bildirileri, emirleri ve yasaklarını sözleri, davranışları ve işleri ile doğrulayan ve bu yönde özellik kazanan kişiler.
Şühedâ: Allah’ın yüceliğine ve O’nun Kitabı Kur’ân’la açıklanan hakîkatlere, kafa ve kalb gözüyle yakından izlercesine şahit / tanık olanlar.
Yukarıda iki maddede yapılan açıklamalar, Hadîd 19 ile de örtüşmektedir.
Sâlihîn: Allah’ın rızası ve ve kamu yararını amaçlayarak İslâm Dîni’ne uygun işler yapanlar. Kavramların kök anlamları için Rağıb’ın Müfredat’ına bakılabilir.
193- Müttakî: Sülasisi Vekâ olan İttekâ’dan ism-i faildir. Tanımlandığı Bakara 3-4, Âl-i İmrân 133-134 ve diğer âyetlerden hareketle Müttakî’yi, Hz. Muhammed’e ve ondan önceki Peygamberlere indirilen vahiylere inanan, başta namaz ve Allah’ın verdiği rızıklardan bollukta ve darlıkta harcamak olmak üzere, ilâhi emirlere ve yasaklara aykırılıktan nefsini koruyan ve de günah işlediklerinde tövbe eden kişi olarak tarif