Mescid-i Aksa‘da Özgürlüğün Yol Haritası: Somut Çözüm Önerileri
Mescid-i Aksa, sadece Müslümanlar için değil, tüm dinler için kutsal bir mekandır. Ancak bugün, İsrail’in uygulamaları ve sürekli artan baskıları nedeniyle, bu kutsal alan, özgürlüğün kısıtlandığı bir yer haline gelmiştir. Müslümanlar, özellikle Cuma namazı gibi önemli ibadetler sırasında büyük engellemelerle karşı karşıya kalırken, diğer din mensupları da ibadetlerini huzur içinde yerine getirememektedir. Bu bağlamda, Mescid-i Aksa’nın gerçek anlamda bir ibadet ve özgürlük merkezi haline gelmesi için atılması gereken bazı somut adımlar bulunmaktadır.
1. Uluslararası Gözetim ve Barış Gücü Kurulması
Mescid-i Aksa’nın mevcut statüsünün korunması ve dini özgürlüklerin sağlanması için uluslararası bir barış gücünün oluşturulması gerekmektedir. Bu barış gücü, Birleşmiş Milletler (BM) ya da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tarafından görevlendirilecek ve İsrail’in müdahalelerini denetlemek, Müslümanların ve diğer din mensuplarının ibadet özgürlüğünü sağlamakla sorumlu olacaktır.
2. Ürdün’ün Yetkilerinin Güçlendirilmesi
1994 Ürdün-İsrail Barış Anlaşması çerçevesinde Ürdün, Mescid-i Aksa’nın bakım ve yönetiminden sorumlu kabul edilmiştir. Ancak, bu yetkilerin İsrail tarafından sürekli ihlal edilmesi, Ürdün’ün etkisini zayıflatmaktadır. Uluslararası toplum, Ürdün’ün Mescid-i Aksa üzerindeki yetkilerini güçlendirecek ve İsrail’in müdahalelerini engelleyecek yeni bir mekanizma oluşturmalıdır.
3. Dini Özgürlüklerin Garantilenmesi
İsrail’in Kudüs üzerindeki kontrolü altında, Müslümanlar başta olmak üzere diğer din mensupları da ibadetlerini yerine getirme konusunda çeşitli zorluklar yaşamaktadır. İsrail hükümetine, Mescid-i Aksa ve çevresindeki ibadet alanlarında dini özgürlüklerin tam anlamıyla garanti edilmesi için uluslararası baskı uygulanmalıdır. Bunun yanı sıra, İsrail’in provokatif uygulamalarına karşı caydırıcı yaptırımlar devreye sokulmalıdır.
4. Diyalog ve Anlaşma Sürecinin Yeniden Başlatılması
Ortadoğu’da kalıcı bir barışın tesisi için, İsrail ile Filistin arasında diyalog ve anlaşma sürecinin yeniden başlatılması elzemdir. Bu süreçte Mescid-i Aksa’nın statüsü, tarafsız bir gözlemci heyeti tarafından ele alınmalı ve kalıcı bir çözüm için taraflar arasında müzakere edilmelidir. Kudüs’ün çok dinli yapısı göz önüne alındığında, bu müzakerelerde her dinin temsilcilerinin görüşlerine yer verilmelidir.
5. Sivil Toplumun ve Medyanın Rolü
Mescid-i Aksa’da yaşanan zulüm ve baskıların dünya kamuoyuna duyurulması, sivil toplum kuruluşları ve medyanın etkin çalışmalarıyla mümkün olacaktır. İslam dünyasındaki sivil toplum örgütleri, Mescid-i Aksa için küresel bir bilinç oluşturmalı ve uluslararası platformlarda bu konuya dikkat çekmelidir. Medya kuruluşları ise, Mescid-i Aksa’daki durumu tarafsız ve adil bir şekilde ele alarak, dünya kamuoyunun dikkatini bu meseleye çekmelidir.
6. Eğitim ve Farkındalık Kampanyaları
Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın dini, tarihi ve kültürel önemi hakkında küresel bir farkındalık kampanyası başlatılmalıdır. Bu kampanyalar, özellikle genç nesillerin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için önemli bir araç olacaktır. Eğitim kurumlarında Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın tarihi hakkında dersler ve seminerler düzenlenmelidir.
Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne kavuşması ve tüm din mensuplarının ibadetlerini huzur içinde yerine getirebilmesi için bu adımların atılması büyük önem taşımaktadır. İsrail’in baskıcı politikaları karşısında, uluslararası toplumun harekete geçmesi ve bu kutsal mekânın gerçek anlamda bir barış ve ibadet yeri haline getirilmesi, insanlığın ortak sorumluluğudur…
MİRATYOUTUBE
MİRATHABER.COM