Ülkemizin üç çeyrek asırlık ama genelde faydasız gazetesinde yer alan 22 Ağustos 2024 tarihli bir haber de şöyle:
“İtalya’da hırsızlık yapmak için bir eve giren adam kitap okumaya dalınca polis tarafından yakalandı. Hırsızın okuduğu kitabın yazarı Giovanni Nucci İtalyan basınına yaptığı açıklamada kitabını hırsıza ulaştırmak istediğini vurguladı.”
Bu habere sosyal medyada yapılan yorumlardan biri de batılıların hırsızlarının bile okuduğu şeklinde övgü nitelikli.
Önce şu gerçeği kaydedelim: İlk emri oku olan, bir diğer anlatımla doğal varlıkları ve faydalı yazılı metinleri okuma olan bir dinin mensupları olarak üniversite mezunlarımızın bile okumayışı üzülecek ve de utanılacak bir durumdur.
Bu olay bize okumanın uygulama amaçlı olması gereğini hatırlattı.
Okuduklarımız bizi uygulamaya götürmelidir. Aksi takdirde bilgi ile cehalet arasında bir fark kalmaz. Bilgi için yapılan okumaların bir faydası olmaz. Mesela adalet ile ilgili çok şey okuyabilirsiniz. Ama eşinize, çocuklarınıza, mesai arkadaşlarınıza ve çalışanlarınıza adil davranamıyorsanız bilgi sırtınızda yük olarak kalır.
Allah’ın Kitabı Kur’ân’daki benzetmeyle kitap yüklü eşeklere benzersiniz. Yapmadıkları söyleme durumuna düşen erdemsizlerden; Allah’ın öfkesine uğrayanlardan olursunuz. (Cuma 5; Saf 2-3)
Yukarıda açıklanan olayda hırsız 38 yaşındadır. Kitap okuma alışkanlığı vardır ama yaptığı okumalar onu hırsızlık yapmaktan alıkoyamamıştır. Hırsızlıktan koruyamayan okumanın/bilginin ne faydası var?
Aslında modern dünyada ! örneğin borca dayalı para sistemi ve faiz düzeniyle insanların kanını emenler iyi eğitim ! almış yani çok okumuşlardır. DSÖ öncülüğünde pandemi ile insanlara korku salan ve onlara milyarlarca aşı satanlar ve işbirlikçileri de iyi okumuş olanlardandı.
Haberin bize hatırlattığı diğer bir gerçek de okuyarak edinilen bilgilerin kişiye ve topluma faydalı türden olması gereğidir.
Hulâsa okuma yani bilgi bizi Allah’a yaklaştırmıyor, insanlara adalete, canlılara merhamete götürmüyorsa, bir diğer anlatımla bizi Cehennem’den koruyup Cennet’e yaklaştırmıyorsa o bilgiyi edinmenin anlamı yoktur.
Yazımızda değindiğimiz ayetleri açığa çıkaralım:
“Kendilerine Tevrat verilip, içindekileri yapmakla mükellef kılınan, sonra da O’nunla amel etmeyip, O’ndan faydalanmayan Yahudilerin durumu, faydalı kitaplar taşıyan eşeklerin durumuna benzer. Allah’ın ayetlerini yalanlamaya alışmış olanların durumu ne kötüdür. Çünkü Allah, böyle yaratılış gayesi dışında yaşantı sürdürenleri, asla doğru yola çıkarmaz.” (Cuma 5)
“Ey inananlar, ne diye yapmayacağınız şeyi söylersiniz? Allah katında en nefret edilen şey, yapmayacağınız şeyi söylemenizdir.” (Saf 2,3)
ARD
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-