Halid İbn-ü Zeyd Eba Eyüp el-Ensarî (r.a.) rivayet ediyor: “Bir sahâbi Allah’ın Resûlü’ne (s.a.v) şöylece ricada bulundu:
– Ya Resûlellah! Beni Cehennem’den uzaklaştıracak ve Cennet’e sokacak amelleri bana öğretir misiniz?
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
– (Emir ve yasaklarına itâat ederek) Allah’a ibâdet eder, ona hiç bir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılarsın, zekâtı verirsin ve akrabana sıla yaparsın.”221
Akrabaya sıla, temel İslâmî görevlerimizdendir. Sıla, İslâm’ın ve ortak aklın emrettiklerine çağırıp yasakladıklarından sakındırarak, gerektiğinde maddî yardımda bulunarak ve bir de ziyaret ederek ya- pılır. Üstelik akrabaya yapılacak yardım, diğer insanlara yapılacak yardımın iki katı sevap kazandırır…
Ebû Hüreyre’den… (r.a.)
“Allah’ın Resûlü’ne (s.a.v) soruldu:
– İnsanları Cennet’e sokan daha çok (hangi amellerdir Ya Resûlallah?)
Şöyle buyurdu:
Güzel ahlâkı, İslâm’a uygun sözler, davranışlar ve işler olarak tarif edebiliriz.
Ebu Züheyr es-Sekafi (r.a.) anlatıyor:
“Allah’ın Resûlü (s.a.v) “Benave” mıntıkasında bize hitap ederek şöyle buyurdu:
-Sizler, Cennetliklerle Cehennemlikleri hemen hemen tanıya-
Ashâb-ı Kirâm sordular:
-Hangi ölçüyle; nasıl tanıyabiliriz, Ya Resûlellah?
– Salât ve Selâm üzerine olsun- Sevgili Peygamberimiz bu hadîsleriyle bizlere, Cennet’e girebilmek için iyi bir toplum insanı olmamız gerektiğini öğretmektedir.
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
“Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
– Helâl (kılınmış nimetleri helâl kılınmış yollardan kazanarak) yiyen, Allah’ın ve Peygamber’inin emirlerine ve yasaklarına göre hayatını düzenlemeye çalışarak yaşayan ve zarar gelmeyeceği husûsunda insanlar tarafından kendisine güven duyulan kişi muhakkak Cennet’e girer.
(Bu açıklamayı müjdeli bulan) bir sahâbi şöyle der:
– Ya Resûlellah! Devrimiz insanları arasında bu vasıfları taşıyan pek çok insan vardır.
Hz. Peygamber (bu sözleri doğruladı ve gelecekle ilgili olarak da) şu açıklamayı yaptı:
– Evet, devrimiz insanları arasında çoktur. Bu gibiler benden sonraki dönemlerde de bulunacaktır.”224
Sahâbi Ebu Zer’in aktarımına göre Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdular:
– Rabbimden gelen bir elçi bana şu müjdeyi verdi:
Ben de “Zina etse de, hırsızlık yapsa da mı?” diye sordum. Evet, zina etse de, hırsızlık yapsa da, cevabını aldım.225
Varlığı, birliği ve yaratıcılığına inanıldığı halde; hayatı yönlendirici temel kuralların Allah’ın Kitabı Kur’ân-ı Kerîm’den değil de örneğin yalnızca akıl ve bilimden alınması gereğine inanmak, Allah’a ortak koşmaktır.
Mesela, Müslümanın İslâm’ın öngördüğü temel haklar ve özgürlüklerle ve onayladığı demokratik taleplerle çelişip çatışan maddeci sistemleri laiklik adına yürekten kabulü Allah’a ortak koşmaktır. Buradan hareketle Allah’a ortak koşmamayı hiçbir varlığı, kişiyi, ilkeyi, kurumu ve rejimi O’na ve O’nun emirleri ve yasaklarına üstün veya eş tutmamak olarak da tarif edebiliriz.
Peygamberimiz, Allah’a ortak koşmadan ölen kişilerin Cennet’e gireceğini müjdelemiştir.226 Allah, Kur’ân’da tövbe etmeden ölen kişilerin kendisine ortak koşulması dışındaki günahlarını doğrudan bağışlayabileceğini açıklamaktadır. Şartlarına uygun olarak yapılacak tövbenin kabûl edileceği ise vaad edilmektedir.227
Ancak Allah, adaleti gereği tövbe edilmeyen günahlardan ötürü de sorgulama yapabileceği için gecikmeden tövbe edilmeli, Cennet kapılarını açmalıdır.228
Sahâbî İyaz b. Hımar Hz. Peygamberden bizzat dinlediğini açıklayarak onun şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
“Şu üç grup da Cennetlik olacaklardandır:
Adaletli ve başarılı yöneticiler, bütün yakınlarına ve mü’minlere karşı merhametli olanlar ve ailesi kalabalık olduğu ve geçim sıkıntısı çektiği halde haram kazançlardan kaçınan ve üstelik kimseden bir şey istemeyen kişiler.
Bunlar da Cennet’e gireceklerdir.”229
Bu hadîsimiz birçok Kur’ân âyetine açıklık getirmektedir. Çünkü Kur’ân, adaletin Allah’ın rızasına yaklaştıracağını açıklamakta, Onun ihsankâr / merhametli kulları sevdiğini bildirmektedir. İhtiyaç içinde kıvranırken insanlara halini anlatmayan-anlata- mayan kişileri de övmektedir.
Bu özellikleri taşıyan amellerin Cennet’e yol olacağı açıktır.230
Aziz Peygamberimiz geleceğimizi Cennet’le aydınlatan bir ha- dîslerinde de şöyle buyururlar:
“Allah’a karşı kulluk üzerinde olun. Beş vakit namazı kılın. Ramazan orucunu tutun, mallarınızın zekâtını da verin. Bir de yöneticilerinize itâat edin ki Cennet’e giresiniz.”
Kur’ân’ımızın görevleştirdiği adalet ve liyakat gözetilerek şûra
/ seçim sistemine göre seçilen, Allah’ın ve Peygamberinin emirleri ve yasakları doğrultusunda yöneten ve yönetilenlerle ihtilaf halin- de İslâm’ı hakem tanıyan yöneticilere itâat etmek farz görevimizdir. Onlar, esirlikten salınmış siyahîlerden oluşsalar da itâat gerekir. Konuyu bir hadîsle özetlemek istersek şöyle diyebiliriz:
Laik / Seküler yönetimlerde yöneticilere saygı, dînî değil, vatandaşlık görevimizdir
Sevgili Peygamberimiz, erdemlerle değerler yurdu olan Cennet’in bağlantısına dikkatlerimizi çeken bir hadîslerinde, faziletli toplumcular olmamızı amaçlayarak bizleri şöylece yüreklendirmişlerdir:
“(Zulme onay verme dışında) haklı da olsa çekişip didişmeyen-çelişip çatışmayan kişiye ortaklaşarak girilecek Cennet’in her hangi bir yerinde bir köşk verileceğine kefilim.
Şaka da olsa yalan söylemeyen kimseye Cennet’in ortasında bir köşk verileceğine kefilim.
Ahlâkı güzel olan şahsa ise Cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim.”232
Bu hadîs yalan söylemememizi, dîni, ilmî, siyasî ve ekonomik tartışmalarımızı en güzel yöntemlerle yapmamızı ve özverili davranmamızı emreden Kur’ân âyetlerinin açıklaması gibidir.
Yalanı yasaklayan Rabbimiz, doğru olmayı ve doğrularla birlikte bulunmayı da emretmektedir. Doğru sözlülerin işlerini düzelteceğini ve günahlarını bağışlayacağını da müjdelemektedir.233
Görüleceği üzere Peygamberimiz somut kişilere değil, uzlaşmacı, doğru sözlü ve özverili insanlara, bu güzel amelleri sebebiyle ilkeler üzerinden garanti vermektedir. Yaratılış özelliklerini koru- yan insanların, yapabilecekleri bu ahlâkî amelleriyle Cennet’e girebilmeleri için, pek tabîi ki îmanlı olmaları, namaz ve zekât gibi temel görevleri de yapmaları gerekir.
Allah’ın Resûlü Cennet’e girişle sonuçlanacak ameller dizisine şöylece açıklık getirmiştir:
(Ey Mü’minler!) Kim bana iki çenesi arasındaki ağzını-dilini ve iki uyluğu arasındaki üreme organını, haram kılınan işlerden koruyacağına garanti verebilir ki ben de ona Cennet’e gireceği garantisini vereyim.234
Allah’ın Resûlü bir soru üzerine de insanları en ziyade Cehenneme sürükleyecek günahların / suçların dille ve cinsel organla işlenecekler olduğunu açıklamaktadır.235
İslâm Dîni’nin îman esasları, emirleri ve yasaklarından birini aşağılayıcı, gericilik olarak niteleyici sözler, insanlara yönelik gıy- bet, alay, iftira, tehdit, sövme, jurnal… ve aşağılama dille işlenecek günahlardandır.
Bunun gibi faiz, içki, kumar, fuhuş işletmeciliği, rüşvet, hırsızlık ve yetim malı yemek gibi haram yollarla kazanılanları yemek de ağız yoluyla işlenecek günahlardır.
Nikâh dışı ilişki olarak zina, dost tutma ve eşcinsellik de üreme organının işleyeceği günahlardır.
Özetlersek ağız-dil ve cinsel organla yapılabilecek günahların hepsi de orta ve büyük derecede günahlardır. Hak sahiplerinden helâllik alınarak tövbe edilmedikçe ilâhi adaleti harekete geçirecek bu günahlar, Cennet’e girmeyi engelleyebileceği gibi îmandan ederek Cehennem’e de yuvarlayabilir.
Ebû Umame (r.a.) anlatıyor:
“Bir sahâbi Allah’ın Resûlü’ne (s.a.v) sordu:
– Ya Resûlellah! Anne-babanın çocukları üzerindeki hakkı nedir?
– Onlar senin Cennet’in ve Cehennem’indir.
(Onlara itâat ve ikram Cennet’e girmene, onlara saygısızlık, ilgisizlik ve kırıcı muamele de, Cehennem’e düşmene sebep olur)”236
Peygamberimizin, Kur’ân çizgisindeki “Ananın ayaklarına kapan. Cennet orada, ananın yanındadır,” şeklindeki sözleri ve görevlerini yapmış “Babanın rızasını Cennet kapısı” olarak nitele- yen beyanları yukarıda sunulan hadisimizin anlamını pekiştirmektedir.237
Yüce Allah, önce kendi zâtına ibâdet edilmesini, sonra da ana-babaya, özellikle de anaya ihsan edilmesini emretmektedir.238
İhsan, Allah’a Onu görür gibi ibâdet etmek, yapılanı güzel yapmak ve iyilikte bulunmaktır. Bu anlamıyla ana-babaya ihsan, Peygamberimizin de açıkladığı üzere Cennet’e götürücü ameldir.
Ana-babanın Kâfir olması bile onların evlâd üzerindeki haklarını düşürmez. Bu sebeple onları aşağılama, arzularını hiçe sayma, fakirlikleri ve yaşlılıklarında onları kaderlerine terk etme Cehennem’e götürücü en büyük günahlardandır.
“Hz. Peygamber’in yanından bir cenaze ile geçtiler. Sahabîler onu ‘Hayırlı bir cemiyet insanıydı.’ diyerek övdüler. Allah’ın Resûlü “Gerekli oldu.” buyurdu.
Sonra diğer bir cenaze ile daha geçtiler. Sahâbîler onu da “Cemiyete / topluma zararlı bir kişiydi.” diyerek yerdiler.
Allah’ın Resûlü (s.a.v) aynı şekilde “Gerekli oldu” buyurdu. Hz. Ömer sordu:
– Ya Resûlellah! Haklarındaki görüşlerimizi açıkladığımızda her bir cenaze için “Gerekli oldu” buyurdunuz. Ne, gerekli oldu?”
-Ya Ömer! İlkini hayırla andınız. (Toplumun sevgisini kazandığı için) ona Cennet gerekli oldu; Cennet’e girmeyi hak etti. İkincisinin fenalığında birleştiniz. (Toplumun nefretini kazandığı için) ona da Cehennem gerekli oldu. Allah’ın Resûlü (s.a.v) daha sonra sözlerini sahâbîler topluluğuna yönelterek şöyle buyurdu:
Sevgili Peygamberimizin, Cennet’e gireceklerle ilgili bir hadîslerinde de şöyle buyurmuşlardır.
-İstemeyip diretenler dışında, benim Peygamberliğime îman edenlerin hepsi Cennet’e
Sahâbiler tarafından soruldu:
-Ya Resûlellah! İstemeyip diretenler kimlerdir?
Sevgili Peygamberimizin açıklamalarına göre kadın veya erkek Cennet’e gireceklerin önemli bir bölümünü açıkladık. Dolayısıyla Cennet’e girmeye sebep olacak işlerin en mühimlerini beyan ettik.
Hiç şüphesiz örneklerimizi, doğruluk ve cömertlik gibi daha birçok Cennet’e götürücü amellerle çoğaltabiliriz.
Bu bölümde kendisinden hadisler naklettiğimiz Alah’ın Resûlü/ Elçisi Hz.Muhammed’e, Nebî ve Resûl olarak gönderildiği insanların sayısınca Salât ederim. O’na salât, teblîğ ettiği Kur’ânî yasaların yayılması, inananlarının çoğalması, kendisine şefâat hakkının verilmesi ve Hz.İbrahim gibi şanının artması için O’na yardımcı ve duâcı olmaktır.
(Devam Edecek)
DİP NOTLAR
221-Buhârî, Zekât 48, Müslim, Zekât 45
222-Tirmizî, Bir 62, İ. Mace, Zühd 29
223-Tirmizî, Kıyame 61
224-Tirmizi, Kıyame
225-Müslim,
226-Müslim, Îman
227-Nisa 48, Şûra 25
228-Tartışılabilir görüşlerine katılmadığımız bazı İslâm alimleri, Allah’a ortak koşmadan fakat zina ve hırsızlık gibi günahlarına tövbe etmeden ölenlerin, Cennet’e ancak cezalarını çektikten sonra girebilecekleri En doğrusunu Allah bilir.
229-Müslim Cennet Bab 16, 63 / 2865
230-Mâide, 8; Bakara, 195, 273; Âl-i İmrân
231-Sırasıyla Tirmizî, Cuma 80, Nisa, 58-59; Şûra, 38, Buhârî, Fiten 2, Müslim, İmare 35
232Ebû Dâvûd, Edeb, Hüsnül-Hulk, 4167.
233 Hac, 31; Nahl, 125; Haşr, 9; Tevbe, 119; Ahzab 70-71.
234-Buhârî, Hudud 19
235-Mişkâtül-Mesabih, 4832
236-İ. Mace, Edep 1
237-İ. Mace 2781
238-İsra 23-24, Lukman 14-15, Ahkâf 15
239-Buhârî, Cenaiz 86; Müslim, Cenaiz
240-Buhârî, İtisam