A-Maddî ve mânevî nimetler içinde ebedî bir hayat sürebilmek için Cennet’e girecek erkekler ve kadınlar yepyeni bir şekilde yaratılacaklardır. Onların gençlikleri, fiziki güçleri, güzellikleri ve câzibe- leri pek gelişmiş olacaktır.
“… Sizi bilmediğiniz bir şekilde inşa edeceğiz.”}257
Fizyolojik ve psikolojik yapıları yeniden inşa edilerek Cennet’e girecekleri için, Cennetlikler nihâî kemali yansıtan bir hayat sürecekler, olumsuz davranışlar ve işler yapma gereğini de duymayacak- lardır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm onların kalplerinin kin ve haset duygularından arındırılacağını, boş söz dinlemeyeceklerini ve günaha sokucu işlerin faili ve tanığı olmayacaklarını açıklamakta, içkilerinin de sarhoşluk vermeyecek türden olacağını beyan etmektedir.
Onlar zaaf, yorgunluk ve usanç duymayacaklardır.258
B-Kur’ân, Cennetliklerin eni göklerle yer arası büyüklükteki Cennet içinde ve istenilen her şeye sahip olacak şekilde yaşayacaklarını ve iki ayrı devasa âlem olan Cennet’le Cehennem arasında karşılıklı ve görüntülü görüşmeler bile yapabileceklerini 259
Doğrusunu Allah bilir, bunları yapabilen Cennetlikler ışık hızı benzeri hareket sür’atine ve son derece gelişmiş iletişim araçlarına da sahip olacaklardır. Rüyada misalî vücûdun gösterebildiği uçuş ve uçuş sür’ati de bunun kanıtıdır.
Dünyada katıldıkları canlı yayınlar aracılığıyla yüz görüntülerini yeryüzünün her noktasına taşıyabilen insanların, Cennet’e girerken kazanacakları müstesna vücut yapılarıyla, fizik ve zaman üstü Cennet şartlarında elbette bir anda değişik yerlerde bulunabilme özelliğini de kazanabileceklerdir.
Daha da önemlisi onlar, Cennetteki şehir, deniz, köşk, nehir, pınar, ağaç, meyve, giysi, takı, hayvan ve değişik araçlar gibi maddî ve bilemediğimiz manevî varlıklarla anlaşabilecekler, onlara anlayabilecekleri dilde emirler verebileceklerdir. Onlar da bizim bilmediğimiz ve bilemeyeceğimiz şekilde algılayacakları emirlere göre hareket edeceklerdir. Şimdi bu tesbitleri doğrulayacak genel nitelikli Kur’ânî beyanları sunmaya çalışacağız:
1-Kur’ân göklerin ve yerin söyleneni anladığını, Rabbimizin, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” emrine “İsteyerek geldik” şeklinde cevap verdiklerini, Onun sunduğu Emanet’i yüklenme görevi karşısında direttikleri ve üstlenmekten korktuklarını açıklamaktadır. Kur’ân, sulara gömülen Firavun bağlıları örneği ile göğün ve yerin kâfirler için ağlamadıklarını duyurmaktadır. Yedi göğün ve arzın ve hatta istisnasız her bir varlığın Allah’ı hamd ile tesbih ettiği de Kur’ân’ın bildirdiği hakîkatler arasındadır.260
2-Kur’ân, Rabbimiz tarafından yerin içindekilerin insan için yaratıldığını, güneşin ve ayın insana hizmet verecek şekilde yapılandırıldığını, hatta hangilerimizin daha güzel ameller yapacağını
denemek için göklerin-yerin ve aralarındakilerin halk edildiğini bildirmektedir. Böylece insanın yüceliği belgelendirilmektedir.261
3-Kur’ân, Hz. Süleyman’ın insanlar tarafından görülmez varlıklar olan Cinleri yönettiğini, Hüdhüd örneği ile kuşlarla konuştuğunu, rüzgarın ondan emir aldığını, “Kitap” bilgilisi olan kişinin Belkıs’ın tahtını uzaklardan göz açıp kapayıncaya kadar getirdiğini açıklamaktadır.262
4-Kur’ân, Cehennemin gördüğünü, dağların Hz. Davûd’la ve de kuşlarla birlikte Allah’ı tesbîh ettiklerini ve arılara vahyedildiğini duyurmaktadır. Peygamber de “Uhud” dağı bizi sever, biz de onu severiz” buyurarak dağların duygu dünyasına dikkatlerimizi çekmektedir. Göğün ve yerin mü’minlerin ölümüne ağladığını bil- dirmektedir. Ayrıca Cennet’le Cehennem’in duâ etiklerini ve birbirleriyle konuştuklarını haber vermektedir.263
Bütün bunlar ve “Âhiret yurdunu, canlılığı sembolize eden hayatın ta kendisi” olarak vasfeden Ankebût sûresinin 64. âyeti, bize bütün varlıkların kendilerine özgü dilleri olduğunu; anlama ve anlatma kabileyetlerine sahip olduklarını kanıtlamaktadır.
Bütün bu açıklamalar, mükemmelliklerin yaşanacağı Cennet’te, Cennetliklerle Cennet varlıkları arasında tam bir iletişimin kurulacağına işaret etmektedir. Bir diğer anlatımla Cennetlikler, Cennet nimetleri / varlıkları ve görevlilerine doğrudan emirler verebilecektir.
Kaldı ki Kur’ân’ın, Cennetin meyvelerinin Cennetliklere pek yakın olacağı, gelindiğinde Cennetin kapılarının kendiliğinden açılacağı ve istenenlerin anında verileceği şeklindeki Cennet’e ilişkin özel açıklamaları da bu tesbiti doğrulamaktadır.264
Cennet’e konulacak ve zirvede yaşayacak Cennetliklere, onları mutluluğun doruğuna çıkaracak şekilde şöyle buyurulacaktır:
-Sağlık içinde yaşayınız; hastalanmayacaksınız.
-Nimetler içinde hayat sürünüz; hiçbir şeye ihtiyaç duyma- yacaksınız.265
Doğruları en iyi bilen Allah’tır.
(Devam Edecek)
MİRATHABER.COM
DİP NOTLAR
257-Vakıa, 35-37, 61
258 A’raf, 43, Vakıa19, 25-26, Fatır 35
259 Hadid, 21; Fussılet, 31; Saffât, 50-57; Müddessir, 41-47
260 Fussılet, 11; Ahzab, 72; Duhan, 29; İsra 44 Verilen örneklerdeki amacımız ifadelerin hakikat veya mecaz olduğunu açıklamak değil her bir varlığın kendine özgü bir dili, emir alma ve cevap verme yeteneği olduğunu beyan etmektir.
261-Bakara, 29; Casiye, 13; Hud, 7
262 Sebe, 12; Neml, 22, 23, 40; Enbiya, 81, 82
263 Furkan 12, Sad, 18-19, Buhari, Tevhid, 25; Müslim, Cennet, 3; İbn-i Kesîr Duhan, 29; Nesâi İstiaze 56
264-Sad, 50; Hakka, 23; Fussılet, 31
265-Müslim, 2837; Dârimî, Rikak 103