2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı, Türkiye’de tartışmalı bir başlangıç yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı, ilk haftanın ilk dersini “Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Savunması” temasıyla işlemeye karar verdi. Bu ders kapsamında, Gazze’de yaşanan insanlık dışı olaylara dikkat çekilmesi ve Türkiye-Filistin ilişkilerinin güçlendirilmesi amaçlandı. Ancak, sol-Kemalist gruplar, bu kararı laikliğe aykırı bularak sert eleştirilerde bulundu.
Sol-Kemalistler, Gazze temalı dersin “Atatürk’ün unutulması” anlamına geldiğini iddia ederek bu konunun eğitim sistemine zarar vereceğini savundular. Eğitim-Sen ve Eğitim-İş sendikaları, dersin laik eğitime darbe vurduğunu öne sürerken, Sinan Meydan ve Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu gibi isimler de tarihe ihanet edildiğini iddia etti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu adımı, Gazze’de yaşanan trajedilere yönelik farkındalığı artırmayı amaçlıyor. 11 aydır süren katliamlar, dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanı derinden etkiledi. Hollanda’dan ABD’ye, Mağrip’ten Endonezya’ya kadar geniş bir coğrafyada insanlar, Gazze’de yaşananlar karşısında derin bir endişe taşıyor. Ders kapsamında, Filistin’in bağımsızlık mücadelesine de vurgu yapılarak, Türkiye’nin Filistin halkıyla olan kardeşlik bağı güçlendirilmeye çalışılıyor.
Ancak, bu insani tema bile eleştiri oklarının hedefi oldu. Laiklik üzerinden yapılan eleştiriler, konunun derinliğini göz ardı ederek sadece ideolojik bir tartışma yaratma çabası olarak değerlendirildi.
Sol-Kemalist grupların, Gazze temalı dersi “laikliğe aykırı” bulmaları, İslam’a olan düşmanlıklarını gözler önüne serdi. Bu gruplar, her fırsatta İslami değerlere saldırarak toplumun hassasiyetlerini yok sayıyor. Oysa ki, Gazze’de yaşananlar sadece Müslümanları değil, tüm insanlığı ilgilendiriyor. Bu denli büyük bir vicdan hareketi varken, konuyu Atatürk’ün yokluğu üzerinden tartışmak, Kemalistlerin gerçeklikten ne kadar uzaklaştığını gösteriyor.
“Gazze var Atatürk yok” argümanı, Kemalistlerin olaylara ideolojik bir saplantıyla yaklaştıklarını kanıtlıyor. Bu tür söylemler, sadece insanlık dışı olaylara karşı duyarsızlık değil, aynı zamanda toplumsal bir bölünmeye de neden oluyor. Gazze’de yaşanan trajedinin büyüklüğü ortadayken, bu durumu siyasi bir tartışma konusu haline getirmek, insani değerlerin kaybını da gözler önüne seriyor.
Sol-Kemalistlerin bu tepkiyi vermesi, onların insani değerlerden ne kadar uzaklaştıklarını bir kez daha gösterdi. Gazze’de yaşanan vahşet, vicdan sahibi herkesin ortak bir sorunu olmalı. Ancak, ideolojik saplantılarla hareket eden bu gruplar, böylesine büyük bir insani dram karşısında bile duyarsız kalabiliyor.
Bu tür yaklaşımlar, sadece İslami değerlere değil, genel olarak insanlığa da zarar veriyor. Kemalistlerin “laiklik” kisvesi altında insani duyarlılığı reddetmeleri, toplumsal barışa zarar veriyor ve insan haklarına olan saygıyı zedeliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Gazze temalı ders kararı, eğitimde vicdanlı ve insani adımlar atmanın önemini bir kez daha ortaya koydu. Sadece Türkiye değil, dünya genelinde milyonlarca insan, Filistin halkının yanında yer alıyor. Bu tür derslerin genç nesillere işlenmesi, gelecekte daha duyarlı ve adaletli bireylerin yetişmesine katkı sağlayacaktır.
Eleştirilerin aksine, bu dersin işlenmesi, Türkiye’nin tarihsel sorumluluğunu ve İslam dünyasındaki liderlik rolünü pekiştiren bir adımdır. Gazze’nin, Çanakkale ruhuyla yan yana getirilmesi, vatan savunmasının evrensel boyutuna vurgu yaparak, sadece bir ulusun değil, tüm insanlığın mücadelesini sembolize etmektedir.
HABER YORUM
Kemalistlerde aklı selim meziyetini aramak, eşek arısından bal yapmasını beklemek gibi bir şey…
Ne yapmış Milli Eğitim Bakanlığı?
İlk dersi “Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Savunması” temasına ayırmış…
İslam ve İslami motif taşıyan her şeye karşı olan Kemalistler ise hemen de ayaklanıvermişler…
Bu ders Laikliğe aykırıymış…
Neymiş efendim?
“Gazze var Atatürk yok”muş…
Allah akıl fikir versin…
Olayı biz de özetleyelim o zaman…
1-Atatürk’ün başında bulunduğu 7. kolordu Filistin Suriye cephesinde büyük bir bozgun yaşamıştır
2-Filistin Topraklarını, Atatürk’ün de içinde bulunduğu İttihat ve Terakki 1917 yılında İngilizlere bırakmıştır..
3-Çanakkale savaşlarında Filistin’den 5 Bin, Suriye’den 20 Bin asker gelmiş ve bizimle omuz omuza savaşmıştır…(Bu maddeyi, “bize ne Filistin’den?” diyenlere ve Suriyeli kardeşlerimize husumet besleyenlere ithaf ediyoruz)
Hülasa, Filistin’den Atatürk, Atatürk’ten de Filistin çıkmaz vesselam…
MİRATHABER.COM