Son zamanlarda sol medyanın, doğruluğu teyit edilmemiş haberleri yayma eğilimi dikkat çekiyor. Ercan Öztürk’ün MedyaRadar’da yayımladığı yalan haber, bu eğilimin son örneklerinden biri oldu. Bu haber, Diyarbakır’daki Narin Güran cinayeti ile ilgili gözaltına alınan köy imamının telefonunda uygunsuz videolar bulunduğu iddiasını içeriyordu. Ancak, bu iddiaların tamamen yalan olduğu kısa sürede ortaya çıktı.
Haber, 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesi ile ilgili devam eden soruşturma kapsamında gözaltına alınan imam hakkında sahte bir iddia ortaya attı. İmamın telefonunda grup seks videoları bulunduğu ve evli bir çiftle ilişkiye girdiği yalan haberle yayıldı. İmamın adının ve unvanının özellikle kullanılması, toplumda infial yaratmayı hedefleyen bir algı operasyonu olarak değerlendirildi. Ne var ki, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığı hızla anlaşıldı.
MedyaRadar’ın yayımladığı haber, toplumda din görevlileri üzerinden bir karalama kampanyası yürütme amacını taşıyor gibi görünüyor. Özellikle imam gibi toplumda saygın bir unvana sahip kişiler hedef alınarak yapılan bu tür iftiralar, sol medya tarafından kolayca benimsenip yayılıyor. Yalan haberlerin gerçek dışı olduğu anlaşılsa dahi, topluma bırakılan izler kolayca silinmiyor ve bu da itibar suikastının asıl amacına hizmet ediyor.
Yalan haberlerin sorumluları yargı önüne çıkarılmalı ve bu tür provokatif yayıncılık yapan kişilere karşı gerekli hukuki adımlar atılmalıdır. Basın özgürlüğü, doğru bilgi verme sorumluluğunu da içerir. Bu yüzden, gazeteci kimliğini suistimal ederek asılsız haber yayanlar, toplumu yanıltmanın bedelini hukuki olarak ödemek zorundadır. Bu tür haberler sadece kişilerin itibarını zedelemekle kalmaz, aynı zamanda toplumda güvensizlik ortamı yaratır.
Yalan haberlerin yalan olduğu ortaya çıktıktan sonra bile, sol medya bu durumu kabul etmeme eğiliminde. Daha önce defalarca benzer şekilde yanıltıcı haberler yayımlayan bu medya organları, her seferinde aynı arsız tavrı sergileyerek olayın üzerini örtmeye çalışıyor. Toplumda bu tarz haberlere karşı daha bilinçli bir duruş sergilenmesi gerekiyor.
Narin olayı bizi ne kadar derinden üzdüyse, bir o kadar da Yalan Haberlerle yapılan Algı Operasyonları bizi üzüntüye sevk etti.
Mal bulmuş mağribi gibi olayın üzerine atlayanlar, İmamları ve Kur’an Kurslarını kötülemek adına yalan haberler attılar ortaya…
Bu zavallılar açısından bulunmaz bir fırsattı Narin olayı…
Yalan haberlerle, ortalığı germenin, İslam’a ve Müslümanlara saldırmanın tam zamanıydı bu müptezeller için…
Öyle de yaptılar…
Çamur at tutmaz ise izi kalır misali…
Onlar için, şeref, haysiyet, onur gibi kavramların hiçbir değeri ve kıymeti yoktu…
Hele konu Müslümanların aleyhine çalışmak olunca, şeref ve haysiyet gibi meziyetler ayaklar altına alınabilirdi…
Nasıl olsa atacakları yalana inanacak bir kitle vardı karşılarında… Gazete yazıyorsa doğrudur, haber sitesinde yayınlandıysa yalan yoktur anlayışında saf bir kitle… Bu sebeple olsa gerek, “kitleye bildiğin kadar kitle” diyerek attılar yalanlarını ortaya…
Zerre kadar umurlarında değildi Narin…
Timsah gözyaşları içinde, Narin olayını bahane ederek İslam’a ve Müslümanlara saldırmaktı amaçları..
Nasıl olsa bu haberlerin doğruluğunu araştırmadan ve düşünmeden inanacak olan Müslümanlar da vardı ortalıkta…
“Ey inananlar! Herhangi bir kimse, özellikle de alenen günah işleyen ve kötü ahlâka sahip olan biri, yani bir fasık size önemli bir konuda haber getirirse, bu habere göre hareket etmeden önce, onun doğruluk derecesini iyice araştırın. Yoksa bilmeyerek bir toplumun hakkını çiğnersiniz de, yaptığınıza pişman olur ve uzun süre vicdan azabına mahkûm olursunuz.” (Hucurat Suresi 6)
MİRATHABER.COM