İSRAİLOĞULLARI
1.) İsrail, Hz.Yakup as. mın lakabı olup İsrailoğulları etnik olarak Hz. Yakup as’ın 12 oğlundan türeyen ve milletler topluluğuna son katılan bir milleti anlatır.
2.) Bu kelimenin geçtiği tüm ayetler olumludur.
3.) Peygamberlerin önderliğindeki, güdümündeki kavmi, hidayet bulanları ve iman edenlerini ve onlara ait dini yapıları kasteder.
4.) Allahın kavme bahşetmiş olduğu nimetleri, ahitleri, kitaplarını, mucizeleri vs ima eder.
5.) Peygamberler kavmi muhatap alırken bu kelimeyi kullanırlar
6.) İsrail Peygamberleri içinde Ey İsrailoğulları diye hitap edebilen Hz. Musa olup (ulul azm peygamberi olan İsa as. hariç) diğer peygamberi böyle bir hitap etme cesareti bulamazlar. Zira bu hitap ile Tanrı Yahveh emir ve yasaklar bildirecek şeriat getirecek demektir.
7.) Hz. Peygambere verilen vahiy, tıpkı Hz. Musa kadar “Ey İsrailoğulları” şeklinde hitap edebilmektedir.
8.) Bu Kur’ani hitap genel anlamda Babil sürgünü öncesi bir durumu, olayı veya bir emri telmih etmekte ve doğrudan aracısız bir muhatap alma kudretine sahip olmaktadır.
9.) İsrail, kendisini bilhassa (diyasporadan Kudüs’e doğru) “geceleyin Rab ile beraber yürüyen kavim” unvanını verir ki İsra suresinde bu ifade doğrudan Hz. Peygamber için söylenir(ellezi esra bi abdihi leylen).
1.) Bu kelimelerin geçtiği tüm ayetler olumsuzdur
2.) Zira Ruhban kontrolü altındaki kavmin olaylarını ve tarihsel dönüş(Babilden), dönüşüm (Haktan), tahrifat (yuharrifune)leriyle kelimenin aldığı tüm form, anlam ve yorumlamaları kasteder.
3.) Kelimenin geçtiği tüm ayetler, Talmud/Rabbani yahudiliğinin teşekkül ettiği muharref geleneği hatta siyonist tehayülleri kasteder.
4.) Ellezine hadu, dinamik tahrifat ve dönüşümleri, yahudiyyen öznel yahudi dindarı, hud ise kült halindeki dini yapılanmaları işaretler.
5.) Bu kelimelerin geçtiği ayetler genel anlamda devletin isminin konulmadığı Hz. Süleyman as sonrası ikiye ayrılan devletten biri olan tarihteki Yahuda devletini ve sonrasındaki bilhassa (Babil Sürgünü sonrası kavimden Bünyamin ve Simeon oğullarınından günümüze kadar gelebilen topluluğu ima eder.
6.) Ruhbanlar/insan unsurlarını muhatap alan yahudilerin bu özelliğinden dolayı yahudi kelimesinin geçtiği ayetlerde doğrudan hitap değil GUL/ DEKİ emir kipiyle birlikte bir nida bulunur ki bu Azra sonrası ruhbanların kavmi muhatap alma formuna oldukça uygundur.
1.) Yahudiler kendilerine Tanrı halkı, Hıristiyanlar Yeni Tanrı halkı yeni İsrail gibi unvanlar verirken Kur’an onların kitap merkezli oluşlarına vurgu olarak Ehli kitap sıfatını verir.
2.) Ehli kitap kelimesi çok orijinal olup kendilerinin bilmediği ama kavimler içinde bu kelimeyle hitap edildiğinde sadece yahudi ve hıristiyanların dönüp bakacabileceği kadar özgün bir hitap alanıdır.
3.) Çünkü onlara İsrail oğulları diye hitap eden kim ise Ehli kitap kelimesini de icat eden aynı kaynaktır.
4.) Ehli kitap kelimesinin ve türevlerinin geçtiği ayetler özel anlamda öncelikle kitapla haşir neşir olan (Judenwissenchafter) ruhbanları Rabbinik Talmudik yorumcu elitleri kastettiği daha sonra bu geleneğin şekillendirdiği yorumlarla amel eden tüm halka şamil olduğu açıktır.
5.) Bu kelimenin aslı Ehlü kitabillahi şeklinde olması gerekirken Allah kelimesi hafz olduğu ve kitap ile irtibatının koparıldığı ima edilmektedir.
6.) Kelimenin geçtiği ayetler yarı olumlu (kitaba nisbet edildiği yerler) ve yarı olumsuzdur( ruhban kontrolündeki kavme nisbetler)
7.) Yahudiye üç boyutlu ve onlarca hikmet barındararak içeriden onların arasından ve onları çok iyi bilerek hitap edebilme cesaretine elde bulunan inciller bile sahip değilken Kur’an Allah kelamı olarak bu kudrete hakkıyla sahiptir
1.) Kur’an, “Matta İncili Markos İncilli, “Hıristiyan” gibi tarihsel süreçte bizzat Hıristiyanlığa ait terimleşmiş sıfat ve isimleri asla kullanmaz.
2.) Zira Allah, hukuken (De Iure) makbul görmediği bir şeyi (mesela Matta’ya göre İncili), de facto olarak var olarak kabul etmez, görmezden gelir, kabullenmez köklü tahriflerinin farkındadır ve alternatif ve araştırıldığında köklerine ait bilhassa havarilere ait (mesela Nasara) kelimeleri tercih eder.
3.) Çünkü “Hıristiyan” İsa’yı kristolojik anlamda ilah gören ve ona Tanrı oğlu olarak iman eden kişi anlamında kullanmaktadır ve Kur’an bilinçli olarak bu teolojik kullanımı tercih etmez.
1.) Kur’an- Kerim, Yahudi ve Hıristiyanlara karşı pejoratif (aşağılayıcı) sifatlar takmaz.
2.) Aksine Kur’an, olumlu olan yönde (İsrailoğulları örneğindeki gibi) onların kendilerini bizzat peygamberleri tarafından hitap etme, tanıtma ve yansıtma biçimlerine uygun olarak onların kendilerine tarihte verdikleri sıfatları bilinçli olarak nerede kullanacağını bilerek tekrarlar.
3.) Veya olumsuz yönde (Yahudi veya ellezine hadu örneklerinde olduğu gibi), başkaları (mesela Helenler, Babiller) tarafından başlangıçta pejoratif anlamda iken daha sonra içselleştirip kendi gelenekleri için Yahudi Ruhbanlar tarafından aşına kılınarak benimsenen sıfatları eylem, isim ve çoğul formlarıyla çoğaltarak kullanmaktadır.
4.) Kur’an aynı zamanda yarı olumlu yarı olumsuz olarak (Ehli kitap kelimesinde olduğu gibi) çok çağcıl, postmodern ve kognitif açıdan henüz daha yeni yeni kabul edilmeye başlayan bir tarzda kendilerinin vermiş olduğu (Tanrı halkı, Tanrı Oğulları gibi) “tuzaklanan” veya ilahlaştırıcı süreçlere sokulmasına imkan tanıyan öz sıfatlarını düzelterek, doğalarına uygun hale getirerek ama bizzat kendileri tarafından orijinal bulunarak kullanmaktadır.
Prof. Dr. Mustafa ALICI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-