Faizle Savaşı Kazanmak Mümkün mü? Merkez Bankası’nın Kararı ve Ekonomik Gerçekler
Merkez Bankası’nın politika faizini %50’de sabit tutma kararı, sadece yatırımcıları değil, halkın tamamını derinden etkiliyor. Kredi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle üretim durma noktasına gelirken, ekonominin kalbi olan sanayi ve ticaret zorlanıyor. Faizle ayakta kalmaya çalışan bu sistem, Kuran-ı Kerim’deki şu ilahi emri hatırlatmıyor mu bize? “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve eğer inanıyorsanız, mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resulü tarafından size açılan bir savaş olduğunu bilin” (Bakara 2/278-279). Faizli sistemle kazanılacak bir savaş yoktur; aksine bu sistemle, Allah’a karşı bir savaş ilan edilmiş oluyor.
Faizin cazip(!) getirileri, sermayeyi yatırımdan uzaklaştırıp faiz bataklığına sürüklüyor. İnsanlar, üretim yerine kolay yoldan para kazanma hırsına kapılıyor. Ne yazık ki bunun bedeli ağır oluyor. Zira üretim olmadan bir ülkenin refahı sağlanamaz. Yüksek faizler, yatırımcıyı cezbediyor ama bu, üretime değil faize yöneltiyor. Sermaye üretim ve yatırım yerine faizle büyümeye çalışıyor ve sonuç olarak ülkemiz kaybediyor.
*DEVLETİN MALINI NİYE MİLLETE DEĞİL DE FAİZCİLERE YEDİRTİYORSUNUZ?
*FAİZDEN ALDIKLARINIZ DA ZEKÂTTAN VERMEDİKLERİNİZ DE ÇALDIKLARINIZDIR
*ÜLKEMİZE YAZIK! KALDIRIN ŞU FAİZ DÜZENİNİ…
Merkez Bankası’nın faiz kararına rağmen enflasyon rakamlarının kontrol altına alınamaması, bu yöntemin yanlışlığını bir kez daha gösteriyor. Faiz oranlarının yüksek tutulması enflasyonu durdurmak yerine artırıyor. Bunun en açık kanıtı, halkın geçim derdiyle boğuşması. Bir yılda faize ödenen yaklaşık 7 trilyon lira, bugünkü kurla 204 milyar dolar ediyor. Bu korkunç maliyet, halkın sırtına yükleniyor. Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki: “Faiz yiyen kimseler, şeytan çarpmış kimse gibi kalkarlar…” (Bakara 2/275). Faiz sisteminde hayat, böyle sürekli borç ve maliyet yükleri altında ezilen bir yaşamdır.
Faizin, enflasyonla mücadelede bir çözüm olmadığı, aksine sorunu büyüttüğü ortada. Faiz yükü arttıkça, bu maliyet ürün fiyatlarına yansıtılıyor. Üretici, artan kredi ve faiz maliyetlerini karşılayabilmek için fiyatları artırmak zorunda kalıyor. Böylece hayat pahalılığı daha da artıyor ve bu pahalılık, en çok dar gelirli vatandaşları vuruyor. Yani, faizle enflasyonu düşürmek bir hayalden ibaret kalıyor ve halk her geçen gün biraz daha eziliyor.
Faiz, bir toplumun sadece ekonomik yapısını değil, ahlaki ve sosyal yapısını da derinden sarsar. Faizle para kazanan bir kişi, sermayesini üretime veya yatırıma değil, faiz getirisine bağlamış olur. Böyle bir sistemde üretim olmazsa, işsizlik artar, gelir dağılımı bozulur ve toplumsal huzur da yok olur. Üretim yerine faize dayalı bir ekonomi, temellerinden sarsılan bir yapı gibidir. Kuran-ı Kerim’de de bu husus şu şekilde vurgulanır: “Allah, faizi mahveder, sadakaları ise artırır…” (Bakara 2/276). Faizle ayakta kalmaya çalışan bir ekonomi uzun vadede mahvolmaya mahkumdur.
Sanayiciler ve yatırımcılar, yüksek faizler nedeniyle zor durumda. Üretim ve yatırım yapmak yerine faizle borç yükü altına giriyorlar. Bu durum, sadece ülke ekonomisini değil, insanları da umutsuzluğa sürüklüyor. Zira faizle işleyen bir ekonomide, uzun vadeli yatırım yapmak neredeyse imkansız hale geliyor. Her şey kısa vadeli kazançlar üzerine kuruluyor ve bu da ekonomiyi temelden sarsıyor. Faiz giderleri arttıkça, bu maliyet tüketiciye yansıtılıyor. Yani sonuç olarak hepimiz daha pahalı ürünler ve daha zor bir yaşamla karşı karşıya kalıyoruz.
Faizli sistemle bir yere varılamayacağını tarih defalarca kanıtladı. Allah’ın emrine karşı gelerek kurulan hiçbir düzen, başarıya ulaşamaz. Faiz, halkı daha da fakirleştirirken zenginleri daha zengin yapıyor. Bu adaletsiz düzenle huzur bulunamaz. Kuran’da belirtildiği gibi, faiz yiyenler bu dünyada da ahirette de hüsrana uğrarlar. Faizle savaş açan sistemler, kısa vadede belki kazançlı gibi görünse de uzun vadede toplumu yok eder.
Sonuç olarak, faizle enflasyonla mücadele edilemez. Faiz, sadece halkı daha da ezmekten başka bir işe yaramaz. Ülkemizin kalkınması için faizsiz, adil bir ekonomik düzenin inşa edilmesi gerekiyor. Üretime dayalı bir ekonomi, halkın refahını artıracak ve Allah’ın izniyle bereketli bir yaşam sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki, Allah faizi değil, bereketi artırır.
MİRATHABER.COM