Lübnan, her geçen gün artan saldırılarla kan ağlıyor. İsrail’in havadan ve karadan yürüttüğü şiddetli bombardımanlar, masum sivillerin hayatlarını alt üst ediyor. 1 milyondan fazla insan, evlerini terk etmek zorunda kaldı, yerlerinden yurtlarından oldular. Kimi ailesinin yanına sığındı, kimi komşusunun evinde barınak arıyor. Ama bu insanlar nereye kadar kaçabilecek?
Lübnan’daki sağlık sistemi, son nefesini veriyor. Güneydeki hastaneler ya bombaların hedefi oldu ya da kapanmak zorunda kaldı. Sağlık ocakları kapalı, doktorlar yaralıları tedavi edecek ekipmandan yoksun. Sağlık çalışanlarının bile güvende olmadığı bu ortamda, hastaneler kapasitelerini çoktan aştı. İlaç ve tıbbi malzeme tedarikinde büyük sıkıntılar yaşanıyor. Her geçen gün daha fazla insan sağlık hizmetlerine erişemeden ölüme terk ediliyor.
En acımasız gerçek ise, yerinden edilen 1 milyon insanın üçte birinin çocuk olması. Bu masumlar, saldırıların ortasında hayatta kalmaya çalışıyor. Geçici barınaklarda kalan aileler, her yeni günde umutlarını kaybediyor. “Bize yardım edin,” diyen bir babanın gözlerindeki çaresizlik, Lübnan’daki dramın sessiz bir çığlığı gibi yankılanıyor.
Lübnan’a ulaşan insani yardım da saldırılar nedeniyle aksıyor. Özellikle Suriye sınırına yakın bölgelerdeki saldırılar, insani yardım malzemelerinin ülkeye girmesini imkânsız hale getiriyor. Tıbbi malzeme ve gıda tedarikinde yaşanan bu zorluklar, zaten bitap düşmüş olan Lübnan halkını daha da zor bir duruma sürüklüyor. Yardım kuruluşları, şiddetin durması için çağrıda bulunsa da, dünya bu felakete gözlerini kapamış durumda.
Lübnan’ın içinde bulunduğu kriz, yalnızca bir ülkenin değil, insanlığın krizi. Dünya bu drama ne kadar daha sessiz kalacak? 1 milyondan fazla insan, yaşam mücadelesi veriyor, çocuklar yarının umudu olmaktan çok uzakta. Tüm uluslararası aktörlerin, insani yardımların önünü açacak adımlar atması gerekiyor. Her saniye bir can daha kaybediliyor ve bu kriz bitmeden daha ne kadar kayıp verilecek?
MİRATHABER.COM – YOUTUBE-