islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,2943
EURO
36,9797
ALTIN
3.000,99
BIST
8.714,69
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
18°C
Cuma Parçalı Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
20°C
Pazar Az Bulutlu
20°C

İFRAT MI TEFRİT Mİ 2

İFRAT MI TEFRİT Mİ 2
23 Ekim 2024 09:00
A+
A-

-İfrat ve tefrite örnekler

Birisini çok çok aşırı sevmek ifrat; birinden aşırı nefret tefrittir. Peygamber aşırı sevgini gözü (manen) kör ve sağır edebileceği uyarısında bulunuyor. (Ebû Dâvûd, Edeb-116 no: 5130. Ahmed b. Hanbel, 5/194, 6/450)

Sevgi ve nefrette orta yolu, teenni ile hareket etmeyi tavsiye ediyor. Ebu Hurayra Peygamber’in şöyle dediğini anlattı: “Sevdiğini ölçülü sev; bir gün gelir sevmediğin biri olabilir. Sevmediğini de ölçülü olarak sevme; bir gün gelir dostun olabilir.” (Tirmizî, Birr/60 no: 1997)

Kişinin kendini çok dindar görmesi, bu konuda başkalarını küçümsemesi, İslâmî hükümleri çok sert ve şaırı bir şekilde anlaması, din adına şiddet kullanmayı meşru görmesi, neredeyse her şeye haram demesi, müslüman olmayanlara veya dini yaşamayanlara kendince ceza kesmesi, Allah yolunda çalışmayı savaş zannetmesi ifrat;

İslâmî hükümler konusunda tembel olması, aldırmaması, İslâma aykırı görüşleri, tutumları hoş görmesi, bâtıl görüş ve fitne-fesatlara karşı hiç bir şey dememesi, yapmaması da tefrittir.

Kişinin cimri olması, en tabi ihtiyaçlarını bile karşılamada hasis davranması, malı infak etmemesi ifrat; elinde avucunda olanı infak diye vermesi, bu yüzden muhtaç hale gelmesi tefrittir. Kur’an mü’minlerin bu konudaki durumunu şöyle belirliyor:

“Harcarken ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında bir yol tutarlar” (Furkan 25/67) Peygamber (sav) de infak ve sadaka vermede i’tidalli olmayı, dengeli davranmayı tavsiye etti.

Malının tamamını sadaka olarak vermek isteyen Ka’b b. Mâlik’e malının üçte birini kendisine saklamasını, bunun daha hayırlı olacağını söyledi. (Bkz: Buhârî, Vasâyâ/16 no: 2757. Müslim, Tevbe/9 (53) no: 7016. Ebû Dâvûd, Eyman/23 no: 3318. Nesâî, Eyman/36-37 no: 3852-3853 Ahmed b. Hanbel, 3/454,456, 459)”

Bütün iş ve davranışlarda acele etmek, düşünmeksizin karar vermek, i’tidalden sapmak ifrat; her şeyde tereddüt etmek, ihmalkâr davranmak, zamanında işini yapmamak, işini önemsememek tefrittir.

Başkalarına karşı saldırgan olmak, düşmanca davranmak, tehlikeyi abartmak ifrat; saldırılara aldırmamak, tehlikelerin farkına varmamak, tebdir almamak tefrittir.

Hükmetmede haktan ve adâletten sapmak, torpille iş görmek, kendi adamını haksız olsa da korumak, acele karar vermek ifrat; karar almada aciz kalmak, ihmalkâr davranmak, aşırı tereddüt etmek tefrittir.

Allah’tan korkmamak, O’nun hesabından emin olmak, yaptığı amellere çok güvenmek ifrat; küsüp ümitsiz olmak, “ben artık battım” demek tefrittir. Halbuki İslâmın bu konuda tavsiye ettiği orta yol “beyne’l-havfi ve’r-reca-korku ile ümit arasıdır. Bazı âyetlerde buna işaret ediliyor. (Bkz: Secde 32/16. Zümer 39/9. Hicr 15/56)

Ölümüne veya kapasite üzerinde, ölüm yokmuş gibi habire çalışmak ifrat; tembel, pinti, asalak olmak, en zaruri ihtiyaçları bile temin etmemek tefrittir.

Kibir (büyüklenme), başkasını renginden, ülkesinden, etnik kökeninden, sosyal statüsünden dolayı aşağı (hakir) görmek, kabalık yapmak ifrat; mütevazi olacağım diye zelil, sünepe, kendi değerini unutmak, köle gibi olmak da tefrittir.

Aşırı öfke, yerli yersiz kızmalar, kabalığa yeltenmeler ifrat; vurdum duymaz olmak, şeref ve izzetine dokunulsa bile ses çıkarmamak, haksızlıkları sineye çekmek tefrittir. Öfkeyi yerinde kullanmak da Kur’an’ın emridir (Âli İmran 3/134)

Bir sohbette, fikir tartışmasında, açık oturumda karşıdakileri yeterince dinlememek, erken kızmak, hiddetlenmek, işi kavgaya dökmek ifrat; çok pasif kalmak, fikrini söylemekten çekinmek tefrittir.

Çılgınlıklar, çok/aşırı gülmek, sınırsız ve edep sınırlarını aşan eğlenceler, müzikler ifrat; somurtkanlık, tebessümü unutmak, meşru eğlenceleri ve müziği bile haram saymak tefrittir.

Kesin delili olmadığı halde kendi kafasından ona buna haram demek, mübah, helâl şeyleri aşırı titizliği sebebiyle haram saymak, ya da Allah’ın haramlarına aldırmamak ifrat olduğu gibi, ne olursa olsun, helâl haram demeden yeyip, içmek, kullanmak da ifrattır. Kur’an mü’minleri bu konuda şöyle uyarıyor:

“Ey iman edenler Allah’ın size helâl kıldığı hoş ve temiz şeyleri kendinize haram kılmayın. Ve haddi aşmayın. Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Mâide 5/87-88)

Şüphesiz bir müslümanın helâl şeyleri kendisine haram kılması, bunu başkalarına da dayatması dinde hem ifrattır, hem de tefrittir. İfrattır (dinde aşırılıktır), zira böyle bir tavırda Allah’tan rol çalma tehlikesi vardır.

Kullara bir şeyi haram veya helâl kıolma yetkisi insanların Rabbinin hakkıdır.

“De ki: “Allah’ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?” De ki: “Bunlar, dünya hayatında mü’minler içindir. Kıyâmet gününde ise yalnız onlara özgüdür…” (A’raf 7/32. Ayrıca bkz: Yûnus 10/59-60)

“Allah’a mâl etmek için dillerinizin özenle bezediği yalanlar ile; “bu helâldir, bu haramdır” demeyin. Allah’a karşı yalan uyduranlar iflah olmazlar…” (Nahl 16/116-117)

Bu tutum aynı zamanda bir tefrittir. Kendi kendine gelin-güveği olup nimetlerden kendini mahrum etme anlamında bir aşırılıktır.

Demek ki nimetleri gereğinden fazla sarfetmek, haramdan kazanmak ifrat; ölçülü ve dengeli, yeterince kullanmak i’tidal, nimetlerden daha fazla dindarlık iddiasıyla uzak kalmak da tefrittir.

Peygamberin elbise (veya eşya) konusundaki tavsiyesi şudur:

“(Helâlinden) yiyin, için, sadaka olarak verin ve giyinin. Şüphesiz ki Allah nimetinin eserini kullarının üzerinde görmekten hoşlanır.” (Tirmizî, Edeb/54 no: 2819. Bir benzeri: Buhârî, Libâs/1. İbni Mace, Libas/23 no: 3605)

O, insanları imkan ölçüsünde güzel ve düzenli giyinmeye teşvik etmiş, pejmürdeliği hoş görmemiştir. Böyle bir tutum kibre dönüşmedikçe müslümana yakışan bir tavırdır.

Ölçüsüz harcamak, kibir elbiseleri, aşırı süslenme, durmadan elbise almak, ev eşyası ve benzeri şeyleri ihtiyaçtan fazla almak nasıl israf olarak ifrat ise; güç yettiği hâlde uygunsuz ve dağınık kıyafet giymek, en zaruri eşyalara bile sahip olmakta ihmalkâr davranmak, cimrilik yapıp kısmak da tersi yönde tefrittir.

Obezite hastası olacak kadar aşırı yemek, konularının çoğunun yemek olması, günler haftalar boyu yemekle meşgul olmak, açlık korkusu çekmek ifrat; hint fakirleri gibi perhiz yapmak, nefse eziyet etmek tefrittir.

Bedenin hakkını meşru ölçülerde karşılamak i’tidaldir ve vasat ümmete yakışandır. (A’râf, 7/31)

İsraf olacak kadar, ihtiyaç harici, lüks ve pahalı eşya ve elbiseler peşinde koşmak ifrat; gücü yettiği halde eski, yırtık pırtık, bilmem kaçıncı el eşya ve elbiselerle yetinmek tefrittir. Allah Rasûlü‟nün (sav) şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: “Sade elbise giymek imandan kaynaklanan güzel bir haslettir.” (Ebû Dâvûd, Teraccül/1 no: 4161. İbn Mâce, Zühd/4 no: 4118)

Peygamber Efendimizi aşırı severek onu –hırıstiyanların hz. İsa’ya yaptıkları gibi (Buhârî, Enbiyâ/48 no: 3445) – beşerüstü saymak ifrat; onu postacı saymak, örnek almamak, onun elçiliğine önem vermemek tefrittir.

“Hz. Peygamber’in beşer ve peygamber kimlikleri arasında hassas bir denge kuramamak, kendisine mu’tedil bir zaviyeden bakamamak, ona beşer üstü bir kutsiyet atfetmek bir tür aşırılık (ifrat) olarak tabiî bir peygamber tasavvuruna nasıl ters düşüyorsa; nübüvvetini inkâr etmek ve Yaratıcı’dan getirdiklerine kulak vermemek gibi değerini takdir etmeme yönündeki yaklaşımlar da işin bir diğer aşırılık boyutunu (tefrit) teşkil eder.“ http://ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02476/2009_15/2009_1_KAVAKLIOGLUM.pdf

İnsanlarla ilişkilerde, alış verişlerinde cerbezeli (aşırı kurnaz) olmak, adâletten ayrılmak, dürüst olmamak ifrat; embesil (aşırı aptal), kurnazların tuzağına düşmek, oyuncağı olmak da tefrittir.

Sınırsız serbestliği savunmak, Allah ve âhiret yokmuş gibi davranmak, yaşamak ifrat; kişisel haklarını, aklını ve iradesini siyasi otoritelere, kişilere, gruplara teslim etmek de tefrittir.

Bir kimseye tâkatinden ziyade iş veya sorumluluk vermek ifrat; işsiz ve âtıl bırakmak, hak ettiği görevi vermemek hem haksızlık hem de tefrittir.

İnsan beşerdir ve özellikleri, yeri ve konumu bellidir. Şeytanî işler yapıp şeytanlaşmak ifrat; insanî özellik ve zaaflarını unutup melekleşmeye kalkışmak tefrittir.

Allah’ın evrende kevnî (yaratılış) ve Kur’an’daki kavlî (sözlü) âyetlerini kötü amaç veya bâtıl ideolojiler için yanlış te’vil etmek, onları manipüle etmek ifrat; bunlara lakayt kalmak, ibret ve ders almamak, gereğini yapmak tefrittir.

Ne ifrat ne tefrit; ikisi de mü’minlerden uzak olsun…

Hüseyin K. Ece

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.