İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının arttığı bir dönemde, dijital yayın platformu Netflix’in “Filistin Hikayeleri” koleksiyonundan 30 filmi sessizce kaldırması büyük bir yankı uyandırdı. Gazze’de masum canlar, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar bombaların hedefi olurken Filistinlilerin yaşadığı acıları, mücadelelerini ve umutlarını anlatan bu hikayelerin Netflix’ten birer birer silinmesi, izleyiciler tarafından sansür olarak değerlendirildi. Dünya bu acımasız saldırılara tanıklık ederken, Filistinli kardeşlerimizin sesi olan bu filmlerin kaldırılması yalnızca dijital bir hamle değil, vicdanları yaralayan bir karar olarak karşılık buldu.
Filistin davasına duyarlı izleyiciler, Netflix’in bu hamlesine sessiz kalmadı. Sosyal medya platformlarında tepki sesleri yükseldi, imza kampanyaları başlatıldı. Kullanıcılar, “Filistin’in haklı mücadelesi susturulamaz!” diyerek Netflix’e geri adım atması için çağrıda bulundular. Bu sansür hamlesine karşı başlatılan bu mücadele, aslında bir onur ve adalet arayışının dijital alandaki direnişidir.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu, sosyal medya üzerinden Netflix’i sert bir dille eleştirerek tarihi gerçekleri çarpıtan ve Filistin halkının haklı sesini kısan bu kararın kabul edilemez olduğunu ifade etti. Dr. Mumcu, “Ne oluyor Netflix, hayırdır? Şanlı Türk askerini Kıbrıs’ta işgalci gösterme çabasına ortak oldun, uyardık! Şimdi de ‘Filistin Hikayeleri’ koleksiyonundan 32 filmin 30’unu sessizce kaldırmak ne demek?” diyerek tepkisini dile getirdi. Mumcu, bu hareketi Filistinli sanatçılara ve onların cesurca dile getirdiği hakikate yapılmış büyük bir saygısızlık olarak nitelendirdi.
Filistinli kardeşlerimizin direnişini ve hak arayışını anlatan bu filmler, dünyanın dört bir yanındaki duyarlı insanlar için bir gerçek penceresi olmuştu. Netflix, bu kararıyla Filistin halkının acılarına sessiz kalmakla kalmayıp onların sesi olmaya çalışan sanatçıların emeklerini de gölgelemektedir. Bu kararın ardında, lisans süresinin dolduğu iddiası yatıyor olsa da, izleyiciler ve eleştirmenler bu bahaneyi inandırıcı bulmadı ve bu durumun, gerçekleri gizleme çabası olarak görüldüğünü dile getirdi…
İsrail’in Filistin halkına uyguladığı zulüm her geçen gün daha da şiddet kazanırken, Filistinli kardeşlerimizin sesi olmak, onların mücadelesine destek vermek bizim insanlık görevimizdir. Filistin halkının gözyaşları ve acıları karşısında duyarsız kalmak, adalet arayışlarına sırt çevirmek anlamına gelir. Bu yüzden, Filistin’in hikayesini susturan bu sansüre karşı vatandaşlarımızı da boykot çağrısında bulunmaya davet ediyoruz. Netflix gibi büyük bir platformun bu kararına tepki göstermek ve Filistin davasına sahip çıkmak adına bu dijital yayın platformunu boykot etmek artık bir vicdani sorumluluktur…
Tüm vicdan sahibi insanları, bu sessizliği bozmaya, Filistinli kardeşlerimizin haklı sesine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Filistin halkının yaşadıkları, onların acı dolu hikayeleri bizden uzak değil; onlar bizim kardeşlerimiz, onların mücadelesi bizim mücadelemizdir. Bugün Filistin’in haklı mücadelesini susturmak isteyenlere karşı durarak, vicdanın ve adaletin sesi olalım!
MİRATHABER.COM