ZEKÂTIN İNKÂRI KÂFİRLİĞE, İHMALİ AZABA GÖTÜRÜR
Rabbimizin açık bir Kur’ânî buyruğu olduğu için zekâtın inkârı kâfirliğe, ihmali azaba götürür. Pek çoğumuzun, zaman zaman okuduğumuz Yasin sûresinin 49. âyetinde bize kâfir mantığı şöylece açıklanmaktadır:
“Onlara Allah’ın size verdiği rızıklardan;’Ne duruyorsunuz, veriniz’ denildiği zaman Yaradan’ı ve O’nun zekâtla alakalı buyruklarını tanımayan kâfirler müminlere şöyle derler: Allah’ın dileseydi zenginleştireceği, yedirip doyuracağı kişileri biz mi doyuracağız?”
Bu mantık kâfir mantığıdır. Çünkü bütün nimetler Mevla’mızdandır. Sakın ha benim aklım dememeliyiz. Benim atılım gücüm dememeliyiz. Benim çalışmam dememeliyiz. Aklı da veren Allah’tır. Atılım gücünü verene de Allah’tır. Çalışma zevkini veren de O’dur. O, vermek istediği için sebepleri de ihsan eder. Dolayısıyla müminin mantığı “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk / Rabbim emret; Emrini dinlemeye ve uygulamaya hazırım.” şeklinde daima teslimiyet ve tevazu olmalıdır.
Bu “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” şeklinde Telbiye zikri/duası haccın ihram haline özgü ise de mânası düşünülerek her zaman getirilebilir. Mümin hayatın her anı ve safhasında “Lebeyk/Emret Rabbim”demelidir. Şöylece de düşünmelidir: Benim gibi nice akıllılar,, nice atılım yapanlar ve nice çalışanlar var, var ama günlük zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar.
Kişi ret edici bir zihniyetle “Zekât da ne oluyor/Niçin zekât vereceğim,”dediği an Yaradan’ın buyruğunu tanımadığı için kâfir olur.
Zekâtsızlıkla Âhirete İmansızlık Bağlantısı
Burada ürpertecek bir gerçeğe işaret etmek istiyorum: Âhirete imansızlıkla, zekâtsızlık Kur’ân-ı Kerîm’de sık sık bir arada zikredilir. Zekatsızlık, -Allah korusun- kafirliğe açık bir yoldur. Ebedî hayatımızı mahveder. Bakınız Fussilet sûresinde ne buyruluyor:
“…Uğrayacakları azaplardan ötürü Allah’a ortak koşanlara yazıklar olsun, zekâtı vermeyenler ve âhirete inanmayanlar da onlardır.” (Fussılet 41/6,7)
Evet,zekâtsızlıkla ahirete imansızlık arasında sıkı bir rabıta vardır. Namazsızlıkla da böylesi bir bağlantı vardır. Bunun içindir ki Kur’ân’da Allah’a yönelik namazla halka dönük zekât genelde bir arada zikredilir.
Zekâtsızlığın Dünya ve Âhiret Cezası
Zekâtın verilmemesi veya verilmesinde ihmal gösterilmesi de azaba götürebilir. Laik cemiyetlerde zekatsızlığın cezası yok. Ama İslam toplumunda cezası var. Vermediğin zekât alınır, bir de vermen gereken zekatın bir misli de ceza kesilir.
Zekât vermemenin bir de Cehennemî cezası vardır. Rabbimiz bu cezaya ilişkin olarak bizleri Tevbe sûresinin 34 ile 35. âyetlerinde şöyle uyarmaktadır:
“…Altın ve gümüşü biriktirerek saklayan ve onları Allah yolunda harcamayan kimseleri acıklı bir azab ile uyar ey Peygamber. Zekâtı verilmeyerek biriktirilen malların cehennem ateşinde kızdırılacağı kıyamet gününde, onların alınları, yanları ve sırtları kızdırılan bu mallarla dağlanacak ve onlara şöyle denecektir: İşte nefisleriniz için sakladıklarınız. Artık topladıklarınızın acısını tadın bakalım.”
Hayvanlarla ilgili çalışmamı yaparken bir konu dikkatimi çekmişti de kendi kendime sormuştum; Bu görüntüleri bile dehşet veren zehirli kobralar niçin yaratıldı? Meğer zekâtsızlığımız sebebiyle uğrayabileceğimiz azabın büyüklüğünü kavratıcı mühim bir faydası varmış. Bunu Allah’ın Resûlü’nün aşağıda naklettiğimiz hadisinden öğrenebiliyoruz. Salât üzerine olsun Peygamberimiz şöyle buyurur:
“Allah’ın kendisine verdiği malların zekâtını vermeyen kişinin Kıyamet Günü’nde vermediği zekâtları, korkunç bir yılana dönüştürülür. O yılan kişiyi çenesinden yakalar ve ona’işte ben senin zekâtını vermediğin malınım, ben senin hazinenim’ der.”
Zekât Cennet’e Götürür
Zekât vermemezlik bizi azaba götürdüğü gibi zekât vericilik de Cennet’e götürür. Rabbimizin hiç bir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir kalbin tasavvur edemeyeceği Ebedî Cennet nimetlerine götürür. Bu gerçeği de Kur’ân-ı Kerim’de Cennete girecekleri açıklanan Müslümanların bildirilen ana vasıflarının iman, namaz ve zekât olmasından öğreniyoruz.
Biz Ra’d sûresinin 24 ile 24. Ayetlerinin anlamını vermekle yetinelim:
“Rablerinin rızasını dileyerek her zorluğa sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan -gizli ve aşikâr- Allah yolunda harcayanlar ve kötülüğü iyilikle savanlar yok mu? Dünya hayatının iyi bir sonucu olan Adn Cennetleri onlarındır…”
Aziz Okuyucum! Şu gerçeği asla unutmamalıyız: fakirler almaya muhtaçtır ama mal varlığı olanlar vermeye daha çok muhtaçtır.
En Ziyade Kayba Uğrayacaklar
Verdiğimiz zekât bizim mallarımızdır. Diğerleri varislere bırakacaklarınızdır.
Zekâtı vermemek Cehennem’e, vermek de Cennet’e götürür.
Sizlere olmazsa olmaz görevimiz olan namazı bir daha hatırlatıyor ve dört gündür sürdürdüğümüz yazılarımızı bir hadisle noktalıyoruz.
Sahâbi Ebuzer Hz Peygamberlerle aralarında geçen konuşmayı şöyle anlatıyor:
Hz. Peygamber Kâbe’nin gölgesinde oturuyorken beni görünce şöyle dedi: Kâbe’nin Rabbi olan Allah’a yemin ederim ki Kıyamet Günü’nde en ziyade kayba uğrayacak kişiler onlardır. Ben de sordum:
-Ya Rasulallah; anam babam sana feda olsun. Kıyamet Günü’nde en ziyade zarara uğrayacaklar kimlerdir? Şöyle buyurdu:
-Onlar, önünden, arkasından, sağından ve solundan devamlı verebilenler müstesna, malları çokça olanlardır. En ziyade kayba uğrayacak olanlar zekâtlarını vermedikleri çokça mallara sahip olanlardır.
Ali Rıza DEMİRCAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi