Başörtüsü: Bir Vecibe, Bir İmtiyaz ve Kadının Asil Duruşu
İsmet Özel’in, başörtüsüne dair şu derin anlam yüklü sözleri ile başlayalım:
“Başını örtmek demek, ‘Bana dokunamazsın, dokunursan başına gelecekleri düşün’ demektir. ‘Bana tasallutta bulunacak olursan bunun acısını çıkaracak milyonlarca Müslüman var’ demektir. Başörtüsü bunun için kullanılır. Başörtüsü demokratik bir hak değildir, dinî bir vecibedir. Başını örtmek kadınlara verilmiş bir imtiyazdır. Sadece üstün nitelikli kadınlar başını örtebilir.”
Bu sözler, başörtüsünü sadece bir sembol veya kişisel tercih meselesi olarak gören zihniyete karşı derin bir cevap niteliği taşır. Gerçekten de, başörtüsü bir hak değil, bir vecibe; aynı zamanda bir kadın için Allah tarafından bahşedilmiş bir imtiyazdır. Bu yazıda, İsmet Özel’in ifadelerindeki haklılık boyutunu, Kur’an-ı Kerim’in örtünme ayetlerini ele alarak ve bu meselenin derin manevî boyutunu irdeleyerek açıklayacağız.
Kur’an-ı Kerim’in Örtünme Emri
Kur’an-ı Kerim, Müslüman kadının örtünmesi konusunu son derece açık bir şekilde ortaya koymuştur. Nur Suresi 31. ayette şöyle buyrulmaktadır:
“Mümin kadınlara söyle: Bakışlarını sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, süslerini açmasınlar. Başörtülerini, yakalarının üzerine salsınlar…”
Aynı şekilde, Ahzab Suresi 59. ayette Rabbimiz, örtünmenin hikmetini ve toplumsal boyutunu şu ifadelerle açıklamaktadır:
“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle; dışarı çıktıklarında örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınıp incitilmemeleri için en elverişli olandır.”
Bu ayetler, örtünmenin bir Allah emri olduğunu ve sadece kadınların onurunu, güvenliğini korumayı değil, aynı zamanda onların kimliklerini ve vakarlarını yüceltmeyi amaçladığını açıkça gösterir. Bu ilahî emirler, başörtüsünü “demokratik bir hak” değil, bir kulluk vecibesi olarak tanımlar. Çünkü Müslüman kadın için asıl olan, Allah’a teslimiyettir.
Başörtüsü: Kadının Şeref ve İffet Nişanesi
Başörtüsü, sadece bir bez parçasından ibaret değildir. O, kadının kimliğini, inancını ve dünya görüşünü ifade eden bir semboldür. Aynı zamanda Müslüman kadın için bir korunma kalkanıdır. Kadın, başörtüsü ile kendisini dünyevî bakışlardan korur, Rabbine olan sadakatini gözler önüne serer.
Başörtüsü, kadını sıradanlaştırmaz; bilakis ona bir ağırlık, bir haysiyet kazandırır. Toplum içinde fark edilmesini değil, kim olduğunun anlaşılmasını sağlar. İsmet Özel’in dediği gibi, “Sadece üstün nitelikli kadınlar başını örtebilir” ifadesi, bu şerefli vazifenin taşıdığı manevi sorumluluğu ve bu sorumluluğu üstlenmenin yüksek bir irade ve iman gerektirdiğini işaret eder. Başörtüsünü taşımak, iman ile şereflenmiş olmanın bir nişanesi olarak kadını yüceltir.
Bir İmtiyaz Olarak Başörtüsü
Modern dünyada kadın hakları sıkça konuşulsa da, İslam’ın kadına tanıdığı başörtüsü hakkı, hiçbir beşerî sistemle kıyaslanamayacak kadar derindir. Kadın, başörtüsü ile kendi değerini ve toplumdaki yerini Allah’a dayandırır. Bu, onu dünyevî kıymet ölçütlerinden, dış görünüş baskılarından ve geçici heveslerden bağımsız kılar.
Başörtüsü, aynı zamanda kadının gücünün ve iradesinin bir göstergesidir. Onu takan kadın, Rabbinin emrine boyun eğdiğini ilan ederken, dünyaya meydan okur. Başörtüsü, “Bu beden bana ait değil, benim üzerimden pazarlık yapılamaz” mesajını verir. Bu, hem bir hak hem de büyük bir sorumluluktur.
Müslüman Kadının En Büyük Meziyetlerinden Biri
Müslüman kadının örtünmesi, onun Allah’a olan kulluğunun bir yansımasıdır. Ancak bu, sadece bir kıyafet tercihi olarak ele alınmamalıdır. Başörtüsü, kadının imanî duruşunun ve toplumsal kimliğinin bir tezahürüdür. İsmet Özel’in de belirttiği gibi, bu vecibeyi yerine getiren kadın, İslam toplumunun gücünü ve direncini temsil eder.
Bu nedenle, örtünmek sadece bireysel bir karar değil, ümmetin şerefini yücelten bir eylemdir. Müslüman kadın, başörtüsü ile yalnızca kendi izzetini korumakla kalmaz, aynı zamanda İslam’ın vakarını ve izzetini de temsil eder. Bu vecibeyi yerine getirmek, Allah’a olan sadakatini somut bir şekilde ifade etmektir.
Sonuç: Başörtüsü, İman ile Şereflenen Kadının Tacıdır
İsmet Özel’in sözlerinde ifade bulan gerçek, başörtüsünün bir tercihten çok daha öte olduğudur. O, Allah’ın kadına verdiği bir imtiyazdır ve ancak imanî bir duruş ile taşınabilir. Kur’an-ı Kerim’in emri doğrultusunda, başörtüsü, Müslüman kadının onurunu, kimliğini ve imanını koruyan bir kalkandır.
Başörtüsü, modern dünyanın “özgürlük” kavramlarına meydan okuyarak, gerçek özgürlüğün ve izzetin yalnızca Allah’a teslimiyetle kazanılabileceğini gösterir. Müslüman kadın, bu şerefli vazifeyi üstlenerek hem dünya hem ahiret izzetini kuşanır.
Her Müslüman kadın, başörtüsünün derin manasını kavrayarak onu bir gurur nişanesi olarak taşımalıdır. Çünkü başörtüsü, Allah’ın kadına lütfettiği en büyük güzelliklerden biridir.