Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin yükleri Melikin su kabı var mı diye aranmaya başlandığında itham altında kalmamak için önce Bünyamin’in yükünde araştırmaya başlanmadı. Bu aramayı Hz. Yûsuf ya da çağırıcı[1] yapmış olabilir: “Kardeşinin yükünden önce onların kaplarından başladı. Sonra da onu kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz, Yûsuf’a böyle hile öğrettik. Yoksa Melikin dinine göre kardeşini alıkoyamayacaktı; ancak Allah’ın dilemesi hariç. Dilediğimiz kimsenin derecelerini artırırız. Her ilim sâhibinin üstünde daha iyi bilen vardır.” (Yûsuf 12/76). Bünyamin’in bineğinde su kabını bulan Hz. Yûsuf ise onu alıkoymakla hem savcı hem hâkim olmuyor mu? Hz. Ya’kūb’un ülkesindeki uygulamaya göre Bünyamin’i alıkoyduğu için Hz. Yûsuf’un hâkim gibi davrandığını söylemek pek uygun olmaz. Hz. Yûsuf’un adamlarından birinin Hz. Yûsuf’un kardeşlerine yönelik “hırsızlık suçlaması”, Bünyamin için bir mağduriyet oluşturur gibi görünmektedir. Bununla birlikte o, daha önce kendisine “Bilesin ki ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına üzülme.” (Yûsuf 12/69) diyen Hz. Yûsuf’un niyetini bildiği için bir mağduriyet ortaya çıkmamıştır. Bünyamin’in hakkındaki iddia karşısında sessiz kalması, onun mağdur edilmediğinin başka bir kanıtı olarak görülebilir; çünkü hakkında verilen hüküm, yıllardır görmediği kardeşi Hz. Yûsuf’un yanında kalmasına vesile olmuştur.
Hz. Yûsuf’un Mısır yönetimindeki gücünü kullanmaya meyletmemesi, konuyu hukuk çerçevesinde çözüme kavuşturması, onun adil bir yönetici olduğunu göstermektedir. Onun Bünyamin’i alıkoyma şeklinin, kardeşlerinin babalarına verdiği söze (Yûsuf 12/66) aykırı davranmamış olmaları yönüyle de dikkat çekicidir. Onun Bünyamin’i alıkoyması, “Allah’ın dilemesi” ile olmuştur. Yüce Allah, Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin akıllarına, “Biz çalmadık yemin ederiz. Peki, siz kardeşimizin yüküne su kabını koymadığınıza yemin eder misiniz?” deseler Hz. Yûsuf zor durumda kalırdı. Yüce Allah’ın her şeye gücü yeter.
Ayette yüce Allah, “Dilediğimiz kimsenin derecelerini artırırız.” diyerek dilediğinin derecesini Hz. Yûsuf’un derecesini artırdığı gibi artıracağını belirtmiş olmaktadır. Yine ayetteki “Her ilim sâhibinin üstünde daha iyi bilen vardır.” ifadesi, bağlam dikkate alındığında Hz. Yûsuf’un kardeşlerinden daha bilgili olduğunu belirtmektedir. Kastedilen insanlar arasındaki genel durum ise o zaman ayetteki ifade, bilgi açısından insanlar arasındaki seviye farkına işaret etmekte ve âlimleri de mütevazı olmaya davet etmektedir. Ayetteki “daha iyi bilen” kısmıyla yüce Allah’a da işaret edilmiş olabilir.
Yûsuf 12/76 ayeti bağlamında Hz. Yûsuf’un Bünyamin’i alıkoyma süreci, adaletin yalnızca hukuki bir kural değil, hikmetle bütünleşmiş bir erdem olduğunu bizlere hatırlatıyor. Bu olay, ilahi iradenin insanın sınırlı bilgisini nasıl aştığını ve her durumda adaletin hikmetle birleştiğinde en doğru sonuca ulaştırdığını göstermektedir. Günümüz insanı için bu kıssaya ilişkin anlatılanlar, her türlü güç ve yetkinin adalet, merhamet ve vicdanla dengelenmesi gerektiğine dair önemli bir mesajdır. Özellikle yöneticiler ve karar vericiler için ilahi kılavuzluk hem bireysel hem toplumsal düzeyde büyük bir ışık kaynağıdır. Bu yazıyla birlikte Hz. Yûsuf’un adil duruşundan ilham alarak, hayatımızda adaleti daha derin bir şekilde anlamaya ve uygulamaya davet ediliyoruz.
MURAT KAYACAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
[1] Aramayı çağırıcı yaptıysa Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin yüklerini arama sırasını, onun kalbine yüce Allah’ın ilham ettiği söylenebilir. En doğrusunu Allah bilir.