Kişi olarak insanın haddini bilmesi, her zamanda ve her mekânda aynı ölçüleri muhafaza etmesi, kâmil insan için ideal bir durumdur. Bu ölçüleri muhafaza etmeye genel olarak tevazu denmektedir. Böyle hareket eden insana da mütevazı denmektedir. İnsana akıl açısından yön veren felsefe yani insani düşünce bu şekilde hareket etmeyi tercih ve tavsiye ettiği gibi, Allah inancına dayanan dini duygular da aynı şeyi tercih ve tavsiye etmektedir. Son tevhit dini olan İslam’a, Kur’an ve sünnete göre de en güzel ahlak, tevazu ile hareket edip mütevazı olmaktır.
Hz. Muhammed (sav.), hayatını Kur’an’a göre ayarlamış, hep Kur’an ölçüleriyle yaşamıştır. Yüce Allah ona hitaben, “Muhakkak ki sen, en yüce bir ahlak üzeresin”[1] diyerek onun ahlakının güzelliğine işarette bulunmaktadır. Ayrıca Hz. Muhammed (sav.), “Muhakkak ki ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim”[2] demiştir. Bir adam Hz. Ayşe’ye Hz. Muhammed’in (sav.) ahlakının nasıl olduğunu sormuş. Hz Ayşe ona, “Sen Kuran’ı okumuyor musun?” diye sormuş. Adam, “Evet, okuyorum” diye cevap verince Hz. Ayşe ona, “Kesin olarak biliniz ki Hz. Muhammed’in (sav.) ahlakı Kur’an idi” diyerek cevap vermiştir.[3]
İşte bu güzel ahlak sahibi örnek insan Hz. Muhammed (sav), hayatı boyuna hep tevazu ile yaşamıştır. O, hiçbir zaman ve hiçbir makamda haddini aşmamış, tevazuu elden bırakmamıştır. Hz. Muhammed (sav.) insanların en yücesi olmasına rağmen, aynı zamanda o, insanların en mütevazı olanıydı. O Mekke’yi kansız bir şekilde fethettiği gün, toplum içerisinde insanlar nezdinde en kuvvetli göründüğü bir an idi. Mekkeli müşrikler senelerce kendisine ve onun yanında yer alan Müslümanlara zulmetmişlerdi. Bu nedenle o, büyük bir intikamı, kısası uygulaya bilirdi. Mekke’nin fethedildiği gün o, şehre devesinin üzerinde secde ederek girmişti.
Büyük bir kalabalık vardı. Onun huzuruna gelen Mekkeli bir müşrik, konuşurken korkudan titremeye başlamıştı. Hz. Muhammed (sav.) o kişiye şöyle seslenmişti:
“Sakin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar değilim. Ben, Kureyş kabilesinden güneşte kurutulmuş et yiyen dul bir kadının oğluyum!”[4] Ayrıca o, insanların kendisi hakkında aşırılığa kaçmasına müsaade etmezdi. “Bana ‘Allah’ın kulu ve Resulü’ deyiniz!” derdi.[5]
Hz. Muhammed (sav.), hastaları ziyaret ederdi, cenazelerde bulunurdu, kölelerin davetlerine icabet ederdi, merkebe binerlerdi.[6] Dul bir kadının, biçare bir yoksulun işini görmek için onunla birlikte ihtiyacı görülünceye kadar yürümekten çekinmez ve büyüklenmezlerdi.[7] O, tevazuu bırakıp kibre kapılanları şöyle tenkit etmiştir: “Kalbinde miskali zerre kadar kibir olan kişi, cennete girmeyecektir.”[8]
İnsanın haddini bilmesi gerekir. Hz. Muhammed (sav.) her zaman için mütevazı yaşamıştır. Onun hayatı, ibret alınacak örneklerle doludur. İşte örnek insan. İşte örnek lider. İşte örnek komutan. İşte örnek amir. İşte örnek büyük vs.
Herkese selam, saygı ve hürmetler.
NURETTİN TURGAY
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
[1] el-Kalem 68/4.
[2] İbn Hanbel, II, 381.
[3] Müslim, Musafirîn, 18, hadis no: 139, hadis no: 746.
[4] İbn Mâce, Etime, 30, hadis no: 3312.
[5] Buhârî, Enbiya, 48.
[6] İbn Mâce, Zühd, 26, hadis no: 4178; Tirmizî, Cenâiz, 32, hadis no: 1017.
[7] İbn Mâce, Zühd, 26, hadis no: 4177.
[8] İbn Mâce, Zühd, 26, hadis no: 4174.