islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
35,1735
EURO
36,7415
ALTIN
2.964,88
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
13°C
İstanbul
13°C
Az Bulutlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
12°C
Salı Az Bulutlu
13°C
Çarşamba Çok Bulutlu
12°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
11°C

ALLAH’IN RASÛLÜ’NÜN CİNSEL ÖĞRETİMİ

ALLAH’IN RASÛLÜ’NÜN CİNSEL ÖĞRETİMİ
8 Aralık 2024 09:00
A+
A-

ALLAH’IN RASÛLÜ’NÜN CİNSEL ÖĞRETİMİ

Ey Peygamber! Rabbin tarafından sana indirilen buyrukları tebliğ et. Eğer onları tam anlamıyla tebliğ etmezsen elçilik görevini gereğince yapmamış olursun. Görevini yaptığın sürece Allah seni insanlara karşı koruyacaktır. (Maide 67)

Allah’ın Resûlü Kur’ân âyetlerini tebliğ ediyor ve açıklıyordu.

Allah şanını ve bağlılarını artırsın‐ Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed cinsel hayatla ilgili Kur’ân âyetleri indirildikçe bu âyetleri tebliğ ediyordu. Tebliğ ettiği âyetlerle alâkalı gerekli açıklamaları da yapıyordu.

Yüce Allah, Bakara Sûresi’nin, kadınların ay hali ile ilgili ikiyüz yirmi ikinci âyetini indirdiğinde Allah’ın Resûlü bu âyeti tebliğ etti.

Allah’ın Resûlü bu âyeti tebliğ etti ve mü’minlere âdet halinde bulunan kadınlarla bir arada yemelerini, içmelerini, evlerde beraber oturup kalkmalarını ve cinsel münâsebetin dışında her türlü rutin ilişkileri kurmalarını emir buyurdu.[4]

Yazı dizimizde  yer alan hemen hemen bütün âyetlerde ve hadîslerde cinsellikle bağlantı görülecektir. Bunun sebebi âyetleri ve hadîsleri özellikle cinsellikle irtibatlandırmaya çalışmamız değildir. Konumuz gereği ‐doğrudan veya dolaylı olarak‐ cinsellikle ilgili olan âyetleri ve hadîsleri bir araya getirmiş olmamızdır. Bu sebeple okuyucunun “Kur’ân ve Sünnet yalnızca cinselliği mi konu almaktadır?” şeklinde bir tereddüde kapılması son derece hatalı olur.

Salât ve selâm üzerine olsun‐ Allah’ın Resûlü okunan vahiy olan Kur’ân âyetleri çizgisinde kendisine bildirilen cinsel nitelikli ilâhî buyrukları açıklayarak da, cinsel öğretimini sürdürüyordu.

O, bir hadîslerinde şöyle buyurur:

“(Allah’a, meleklerine ve insanlara karşı) hayalı/utançlı olunuz. İyice biliniz ki Allah gerçekleri bildirip emretmekten haya etmez; çekinmez. (Ey Mü’minler!) Kadınlarınıza arka organlarından (anüs) cinsel ilişkiye girmeyiniz.[5]

İletilen sorular ve sorunlar sebebiyle açıklamalar yapıyordu.

Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) kendisine doğrudan sorulan soruları cevaplandırarak, dolaylı olarak intikal ettirilen konulara açıklık getirerek de cinsel öğretimini sürdürüyordu.

Örneğin o, uzun süre çölde kaldıkları için cünüblülüklerini giderecek su bulamadıklarında ne yapacakları soranlara ‐Nisâ 43 çizgisinde‐ Teyemmüm yapmalarını gereğini ve nasıl yapılacağını öğretmişti.

Huzurunda, rahmin dışına boşalma türünden çocuk oluşumunu engelleyici korunma işlemlerinden söz edilince, Kur’ân’dan hareketle o tür önlemleri, “çocuğu gizlice toprağa gömme” olarak nitelemiş; Allah’ın kader programı içine aldığı canlıların mutlaka yaratılacağını duyurmuştu.[6]

Tanık olduğu olaylar üzerine de açıklamalar yapıyordu.

Mesela, O, karnı üzerine yatan bir adamı görünce şöyle buyurmuştu:

Bu tarz yatış, Allah’ın sevmediği bir yatıştır. (Böyle yatmayınız.)”[7]

Kendi duygularından hareketle de bilgiler sunuyordu.

Allah’ın Peygamberi bir insan, olgun bir erkek olarak bizzat duyduğu cinsel duyguların diğer bulûğa ermiş (ergin) erkekler tarafından duyulabileceği gerçeğinden hareket ederek ve yönlendirici uyarılarda bulunarak da ilk mü’minleri cinsel terbiyeden geçiriyordu.

O, değinilen amaçla bir hadîslerinde şöyle buyurmuştur:

Hoşuna giden bir kadın vesilesiyle sizden birinizin kalbinde cinsel arzu oluşursa, hemen eşinin yanına giderek onunla cinsel ilişkide bulunsun. Bu tarz davranış, içinde oluşanı giderir.[8]

Cinsel öğretim kadınları da içine alıyordu

Allah’ın Resûlü yukarıda ana hatlarıyla değinmeye çalıştığımız cinsel öğretim görevini yalnız erkeklere yönelik olarak sürdürmüyordu. Kadınlara da hitab ediyor, onları da uyarıyor ve yetiştiriyordu. Doğrudan kadınlara hitab eden birçok hadîsleri arasında şu iki hadîsi misal olarak sunabiliriz:

Herhangi bir kadın koku sürünerek (evinden) çıkar, parfümünün kokusunu alarak kendisine ilgi duymaları için bir topluluğun yanından geçerse, o kadın mânen zinâcıdır. (Bakılması haram kılınan organlara bakan) her göz de zinâcıdır.[9]

Kadınlar arasında sevicilik zinâdır; haramdır.

Cinsel öğretimin bir arada yapıldığı da oluyordu

Allah’ın Resûlü cinsel hayatla ilgili yapılması ve kaçınılması gerekenleri mü’min erkeklere ve kadınlara açıklamaya çalıştığımız yollarla ayrı ayrı öğretiyordu. Onun öğütleri ve emirleriyle cemâat namazına erkekler yanısıra kadınlar da katıldığı için, müşterek öğretimde bulunduğu zamanlar da oluyordu.

Şu hadîsi, müşterek öğretime bir misal olarak verebiliriz:

Yezîd kızı Esma (r. anha) bizzat şahit olduğu olayı şöyle anlatıyor.

Kıldırdığı bir namaz sonrasında Peygamberimiz çevresinde ayrı ayrı oturan erkekler ve kadınlara yerlerinden kalkmamalarını işaret etti. Suâli içeren bir üslûpla önce erkeklere sordu:

Galiba içinizde kapısını kapatıp eşiyle ilişkiye girdikten sonra, karısı ile yaptıklarını açıklayan erkekler var?

Sonra da kadınlara yönelerek sordu:

Sizin içinizde de mi kocası ile yaptıklarını anlatan kadınlar var?

Topluluktan bir cevap çıkmayınca şöyle dedim:

Evet, var Ya Resûlallah! Allah’a yemin ederim ki erkekler de bu şekilde konuşuyorlar. Kadınlar da böyle laflar ediyorlar.

(Benim bu açıklamam üzerine) Allah’ın Resûlü, ardından gerekçesini açıklayarak şu talimatı verdi

Cinsel hayatınızı açığa vururcasına konuşmayınız. Bu şekilde konuşan erkek ve kadın, erkeği dişisine rastlayan ve insanlar kendilerine bakıp dururken, erkeği dişisinin işini bitiren erkek ve dişi şeytan gibidir.[10]

Sahâbîler aldıkları eğitim gereği gerçekçiydiler

Allah’ın Resûlü’nün cinsel ihtiyaçları ve bu ihtiyaçların karşılanarak bedenî ve rûhî sükûna erilmesi yolundaki helâl atılımları insan hayatının tabîi bir parçası olarak görmesi, diğer mevzûları açıkladığı gibi, cinsel konuları da nezih bir üslûpla dile getirmesi, ilk mü’minler olan sahâbîleri gerçekçi yapmıştı.

Evet, onlar aldıkları Peygamberî terbiye gereği cinsel meselelerde son derece gerçekçi idiler.

Bunun içindir ki sahâbîler öğrenmek istedikleri cinsel hayatla ilgili konuları gelip Allah’ın Resûlü’ne rahatlıkla soruyorlardı. Aşağıdaki hadîsi bir misal olarak değerlendirebiliriz.

Cabir İbn‐ü Abdullah (r.a) anlatıyor:

Bir sahâbî tarafından (cinsel ilişki, mastürbasyon veya rüyalanma yoluyla) cünüp olan kişinin durumu ile ilgili olarak Allah’ın Resûlü’ne (sav) soruldu:

(Ya Resûlallah!) Cünüp olan kişi (yıkanmadan) uyuyabilir mi?

Yemek yiyebilir veya bir şey içebilir mi? Şöyle buyurdu:

Evet, (cinsel organını yıkadığı ve) namaz için aldığı gibi abdest aldığı zaman uyuyabilir ve yiyip içebilir.[11]

Sahâbîler öğrenmek istedikleri meseleleri sordukları gibi yaptıkları ve günah olduğu endişesine kapıldıkları hususları da gelip O’na arzediyorlar, ne yapmaları gerektiğini öğreniyorlardı.

Ömer b. Hattab Allah’ın Resûlü’ne geldi ve şöyle dedi:

Mahvoldum Ya Resûlallah!

Seni mahveden nedir?

Ya Resûlallah! Üreme organından fakat arkadan yaklaşarak karımla ilişkide bulundum.

Hz. Peygamber ona bir cevap vermedi. Bu sırada Bakara Sûresi’nin ikiyüz yirmi üçüncü âyeti Allah’ın Resûlü’ne vahyedildi:

Kadınlarınız sizin tarlanız; ekim alanınızdır. O halde ürün alacağınız organdan dilediğiniz gibi ilişkiye girin. Nefisleriniz için (besmeleyi, duâyı ve sevişmeyi) öne alın. Allah’ın emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunun. Onun huzûruna varacağınızı da bilin. (Ey Peygamber! Âdet hali teması ve ters yol ilişkisi gibi haramlardan kaçınan) mü’minleri müjdele.

Bu âyeti tebliğ ettikten sonra Allah’ın Resûlü bütün mü’minlere yönelik olarak şöyle buyurdu:

Önden veya arkadan yaklaşarak fakat mutlaka döl yatağından cinsî temasta bulun. Arka organdan (anüs) ve âdet gören eşinle cinsi münâsebette bulunmaktan sakın.[12]

Sahâbîler Allah’ın Resûlü’ne “Hayat Önderi” olarak inandıkları için karşılaştıkları bütün problemleri O’na arzettikleri gibi, cinsel problemlerini de O’na arzediyorlardı.

Onlar için siyasî veya iktisadî bir problemle cinsel bir problem arasında fark yoktu. Problemlerinin çözümünü almadıkça da eyleme geçmiyorlardı.

Kadınlar da cinsel konularda gerçekçiydiler

Allah’ın Resûlü’nün cinsel hayatla ilgili ilâhî buyrukları, erkeklerin yanısıra kadınlara da tebliğ edip öğretmesi, erkekler gibi kadınların da sorumlu olduklarını duyurması, onları da cinsel konularla ilgilenmeye sevkediyordu.

Nitekim kadınlar da geliyor, bizzat kendileri sualler soruyordu. Bu sualler/sorular içinde bir kadının cinsel hayatının en mahrem yönlerini açığa vurucu vasıfta olanları da vardı.

Ümmü Süleym, Hz. Peygamberin eşlerinden Ümmü Seleme’nin (r. anha) komşusuydu. (Zaman zaman) onu ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerden birinde Allah’ın Resûlü çıkagelince O’na sordu:

Ya Resûlallah! Rüyasında kocasının (veya bir başka erkeğin) kendisiyle ilişkide bulunduğunu gören kadının yıkanması gerekir mi? Ne buyurursunuz?

(Böylesine bir suâlin sorulmuş olması utandırmış olacak ki) Hz. Ümmü Seleme, Ümmü Süleym’e yönelerek şöylece serzenişte bulundu:

Allah iyiliğini versin, baltayı taşa vurdun Ya Ümmü Süleym! Allah’n Resûlü’nün huzûrunda kadınları küçük düşürdün. Ümmü Süleym de şu karşılığı verdi:

Şüphesiz ki Allah gerçeği bildirip emretmekten utanmaz ve utanılmasını da emir buyurmaz. Bizim kesin olarak bilmediğimiz hususları Allah’ın Resûlü’ne sormamız o hususlarda gerçekleri görmezbilmez bir körlük içinde olmamızdan daha hayırlıdır.

(Ümmü Süleym’in sualinin ve gerekçesinin doğruluğunu onaylamak için) Allah’ın Resûlü:Allah asıl senin iyiliğini versin. Çıkmaza giren sensin Ya Ümmü Seleme!dedi ve suâlin cevabı olarak da şöyle buyurdu:

Evet Ya Ümme Süleym! Rüyalanan kadın, orgazm olup boşaldığında yıkanması gerekir; boşalmazsa gerekmez.[13]

Ensardan bir diğer kadının aynı anlamda bir sual sorması ve Hz. Âişe annemizin bu suâli Hz. Ümmü Seleme validemiz gibi kadınları küçük düşürmek şeklinde değerlendirip çıkışması üzerine Allah’ın Resûlü ona da şöyle buyurmuştur:

Ya Âişe! Kadına müdâhale etme. (Dilediğini sorsun.) Zira Ensar’ın kadınları (Müslüman kadınlarca) bilinmesi gerekenleri soruyorlar.[14]

Utandıkları için bizzat soramayan kadınlar vardı. Kadınlar arasında utandıkları için bizzat soru soramayanlar Peygamberimiz’in eşlerini aracı kılıyorlar, onlar vâsıtasıyla bilgi ediniyorlardı.

Peygamberimiz’in eşlerinden Ümmü Seleme (r. anha) anlatıyor.

Medine’li mü’minler olan Ensar’ın erkekleri arkadan yaklaşarak fakat üreme organından cinsel ilişkide bulunuyorlardı.

Yahûdiler de şöyle deyip duruyorlardı:

Karısına arkadan yaklaşarak önden temas eden kişinin çocuğu şaşı olur.

Muhâcirler hicret ederek Mekke’den Medine’ye geldiklerinde Ensar’ın kadınlarıyla evlendiler. Kadınlarına arkadan yaklaşarak münâsebette bulundular. Fakat Yahûdilerin sözlerinden etkilenen bir Ensar kadını kocasının bu şekilde yaklaşmasına karşı koydu ve ona şöyle dedi:

İyice bil ki ben Allah’ın Resûlü’ne giderek bu şekilde yaklaşmanın sakıncası olup olmadığını öğreninceye kadar, sen asla bu şekilde ilişkide bulunmayacaksın.

Bu kadın kalktı, Ümmü Seleme’ye geldi ve durumu ona anlattı. Ümmü Seleme de ‘Allah’ın Resûlü gelinceye kadar otur’ diyerek kadını buyur etti.

Allah’ın Resûlü gelince kadın O’na bizzat sormaktan utandı. (Ümmü Seleme’den sormasını rica ederek) dışarı çıktı.

Ümmü Seleme sorunca, Allah’ın Resûlü “kadını çağır,” buyurdu. O da, kadını içeri aldı. Allah’ın Resûlü Bakara Sûresi’nin iki yüz yirmi üçüncü âyetini ona okudu ve şöyle buyurdu:

Üreme organından olmak şartıyla dilediği gibi yaklaşabilir.[15]

(Burada dikkatlerimizi çeken husus utandığı için sorusunu bizzat yöneltemeyen kadına, Peygamberimizin doğrudan bizzat cevap vermesidir.)

Cinsel problemlerini açıkça anlatan kadınlar da vardı

Kadınlar bizzat veya bilvâsıta/aracı ile sualler sormanın yanısıra, çözümünü arzuladıkları cinsel vasıflı problemlerini de Allah’ın Resûlü’ne arzedebiliyorlardı.

Bizzat arzedilen bu problemler içinde kocasının cinsel iktidarsızlığı sebebiyle ayrılma isteğini ihtiva edenler de vardı. Aşağıdaki hadîsi ilginç bir örnek olarak sunuyoruz.

Allah kendisinden razı olsun Hz. Âişe anlatıyor.

Rifâa elKurezî’nin karısı Allah’ın Resûlü’ne geldi ve şöylece marûzatda bulundu:

Ya Resûlallah! Ben Rifâa’nın eşi idim. Beni boşadı. Ben de Abdurrahman b. Zebir ile evlendim. Ne var ki onun cinsel organı elbise saçağı gibi yumuşaktır. İlişkiye giremiyor.[16]

Kadının bu açıklaması üzerine Allah’ın Resûlü gülümsediler ve şöyle buyurdular: Sen Rıfâa’ya mı dönmek istiyorsun? Hayır sen evlendiğin kocanın balcağızından tatmadıkça, o da senin balcağızından tatmadıkça (ilk kocan Rıfâa’ya dönemezsin.)[17]

Bu ve benzeri olaylardan bizim almamız gereken ders, Allah’ın Resûlü gibi gerçekçi olmamız, cinsel problemlerin arzedilmesini tabîi ve hoşgörülü karşılamamızdır.

Cinsel öğretim ertelenemez ve dışlanamaz

Erkek ve kadın her mükellef Müslümana yönelik ilâhî emirler ve yasakların mühimce bir bölümü cinsel duygular, bu duyguları oluşturan davranışlar, cinsel organlar ve cinsel faâliyetlerle ilgili olduğundan Kur’ân ve Sünnet ölçüleri içinde cinsel öğretim farzdır. Pek tabiîdir ki bu öğretim genelde, ancak ve ancak Kur’ân ve Sünnet ölçülerini esas alan bir eğitim sistemi içinde gerçekleştirilebilir.

Cinsel öğretimde Kur’ân ve Sünnet’in belirlediği ve İslâm bilginlerinin eserlerinde işlediği muhtevayı değil de, ilim ve ahlâk dışı neşriyatın sergilediği istismarcılığı ve cinsel birleşme tekniklerinin resimlendirilmesini anlayanlar için “cinsel öğretim” ifadesiyle “farziyet” sözcüğünün bir arada, hüküm belirtici bir üslûp içinde kullanılması garipsenebilir. Ancak gerçek, gerçektir.

Dışımızdakiler istismar ediyor veya bazı mü’minlerin idraklerine sığdırılamıyor diye farz bir öğretim ertelenemez. Ertelenmesi cinsel hayatı ibâdet hayatının bir bölümü olmaktan çıkarır ve de günahlar yaşamı haline dönüştürür ki, sonucu elem verici ilâhî bir azâba uğramaktır.

Kaldı ki hak bilgilerin doldurmadığı boşluğu bâtıl bilgiler doldurur. Doldurmaktadır da. Hem bu bâtıl bilgiler, yalnız ibâdet ve ahlâk hayatımızı değil, îman hayatımızı da kemirmektedir.

Hiç şüphe etmiyoruz ki basit bir araştırma yapılsa, İslâm Dîni’nin haram kıldığı çıplaklığı, flörtü, müt’a nikâhını, ay hali temasını, seksüel neşriyatı vs. yi tabîi gördüğü, İslâmî boşama usûlü ve sınırlı çok evlilik ruhsatını gayrı medenîlikle suçladığı için, kâfirliğin sınırları içine düşen nice Müslüman görülecektir.

Zaten bu yazı dizisi, böyle bir tesbit yapıldığı ve ızdırabı duyulduğu için kaleme alınmıştır.

(Devam Edecek)

ALİ RIZA DEMİRCAN

MİRATYOUTUBE

MİRATHABER.COM

 

DİP NOTLAR

[4] Tirmizî Tefsîrîl‐Kur’ân 2 (Hn. 2981) Yazımızda yer alan hemen hemen bütün âyetlerde ve hadîslerde cinsellikle bağlantı görülecektir. Bunun sebebi âyetleri ve hadîsleri özellikle cinsellikle irtibatlandırmaya çalışmamız değildir. Konumuz gereği ‐doğrudan veya dolaylı olarak‐ cinsellikle ilgili olan âyetleri ve hadîsleri bir araya getirmiş olmamızdır. Bu sebeple okuyucunun “Kur’ân ve Sünnet yalnızca cinselliği mi konu almaktadır?” şeklinde bir tereddüde kapılması son derece hatalı olur.

5-Zevaid 1/261, 4/298. Ayrıca bak Bakara 223.

6-Z. Meâd 4/18

7-Tirmizî Edeb 21 (Hn. 2769). Yüzü koyun yatış, diğer hadîslerde Allah’ı öfkelendiren, Şeytanî nitelik taşıyan ve Cehennem’liklerin tarzı olan bir yatış olarak vasfedilmektedir.

8- et‐Tac 2/331, Ayrıca bak. Müslim Hn. 1403.

9-Feyzü’l‐Kadîr 3/147 (Hn. 2971.) Açıklanan amaçla kokulanan kadının zinâcı olarak vasıflanması, bu tür kokulanmanın günahkâr kılacağını açıklamak ve bundan şiddetli bir dille sakındırmak içindir. Yoksa, özel bölümünde açıklanacağı üzere‐ zinâ evlilik dışı cinsel ilişki ile gerçekleşir. 7 Feyzü’l‐Kadîr Hn. 2942 (3/137)

10-M. Zevâid 4/294, Ebû Davûd Nikâh 49. (Rivâyetler birleştirilmiştir.) Bu gibi çirkin eylemleri, “…Çirkinlikere yaklaşmayınız…” anlamındaki âyet çizgisinde haramlılıkla niteleyebilirz. Bak. En’âm 151.

11-Buhârî Ğüsl 27.

12-Tirmizî Tefsîril‐Kur’ân Hn. 2984 Hz. Ömer (r.a) gibi olgunluk çağına gelmiş sahâbîler; sözleri, davranışları ve işleri ile yalnızca Allah’ın rızasını gözettikleri için yaptıkları fakat günah olduğu kuşkusuna kapıldıkları hususları Allah’ın Resûlü’ne gelerek arzediyorlar, ne yapmaları gerektiğini öğreniyorlardı. Allah’ın Resûlü de yöneltilen sualleri tabîi karşılıyor ve cevaplandırıyordu. Bu sebeple bazı hassas mü’minlerin sandıkları gibi bu gibi suallerin sorulmasında sahâbî şanına gölge düşürecek bir eksiklik yoktur.

13- Buharî İlim 130 Gusül abdestini farz olması için, kadının rüyada ilişkide bulunmuş ve boşalmış olması gerekir.

14-Müsned 6/377, M. Zevâid 2//268 Hz. Ümmü Seleme ve Hz. Âişe annelerimizin kınayıcı müdahaleleri, ilk İslâm Toplumu’nda kadınların Allah’ın Resûlü’ne cinsel nitelikli sualler yöneltmelerinin, değil yalnızca erkekler tarafından kadınlar tarafından bile yadırgandığını göstermektedir. Ne var ki Allah’ın Resûlü sualler sorulmasını tabiîi bir durum olarak değerlendirmiş, sualler sorulmasının yadırganmasını yadırgamıştır. Sözlü sünnetin bu bir örneği bile, cinsel öğretimin önemini yeterince açıklamaktadır.

15- Muhtasar İ. Kesîr Bakara 233. Ayrıca bak. el‐Lü’lüü vel‐Mercan K. Nikâh B. 16

16-Gerçekçi Kadınlar:

Hiç şüphesiz Rifaa’nin karısı gibi hayası problemini arzetmesine engel olmayan gerçekçi kadınlar çok azdı. Erkekler de kadınların bu tür konuşmalarına karşı çıkıyorlardı. Nitekim huzura girmek için dışarıda bekleyen Hâlid b. Saîd, kadının konuşmasına kulak misafiri olunca Allah’ın Resûlü’nün yanında bulunan Hz. Ebû Bekir’e şöylece söylemekten kendini alamadı:

‐ Bu kadını Allah’ın Resûlü’nün huzurunda böyle konuşmaktan men etsen ya! (Bak. A. Davudoğlu S. Müslim Ter. ve Şerhi 7/314‐5, el‐Lü’lüü ve’l‐Mercan Hn. 908)

17- İ. Mâce Nikâh 32 (Hn. 1932), Müsned 6/37. Onuncu bölümdeki Hulle bahsine bakınız:

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.