Dinimiz mizahı benimser ama ancak belirli sınırlar içinde.
Mizah insan düşüncesi, iletişimi ve uygarlığının önemli bir unsurudur. Tıpkı rüyalar gibi insanın önemli temel bir unsurudur ancak bilimsel olarak tanımlanabilmiş değildir. Neyin mizah olduğu, neden güldüğümüz, net değildir. Tebessüm ya da kahkahayı hangi formülle elde ettiğimiz konusunda da uzlaşılan bir teori yoktur.
Mizahı, daha doğrusu kimseyi kırmayan zarif latifeyi, Peygamberimizin de söylemlerinde kullandığı bize nakledilmiştir. Onun vakur güzelliğinin parçası olarak gül kokulu Allah Resulünün gülümseyen bir peygamber olduğunu biliyoruz.
Ancak nükte, latife, düzeyli mizah, sonra dikkat edilmediğinde, akılsızlık yapıldığında çirkin, hatta şeytani bir noktaya geçebilir. Mizah, alaya dönüşebilir. Kuran-ı Kerim’de aklınca mizah yapan, ancak amacı peygamberleri küçültmek olan alaycılık olan çirkin insanlardan bahsedilmekte, onların kaş gözle birbirine komik jestler yaparak Mümin insanları aşağılamalarından bahsedilir.
Müslümanları küçültmek ve onların Allah’a çağrısını etkisizleştirmek için günümüzde ve ülkemizde de şeytani mizah kullanılmaktadır. Mizah dergileri, karikatürler, Aziz Nesin tarzı edebiyat, Gırgır ekolü yazılar, Devekuşu Kabare tipi komedi tiyatroları, Müslümanlarla, din insanlarıyla alay etmeyi hedef alır. Şeytani mizah İslamiyeti tezyif amacıyla kasıtlı ve metodik olarak kullanılır.
Kuran-ı Kerim’in uzak durulmasını ortaya koyduğu çirkin mizah, dinin komedi malzemesi olarak kullanılmasıdır. Ancak ne yazık ki günümüzde ve ülkemizde ben Müslümanım diyen insanlar, hatta din görevlileri, kendi dinlerini bir alay ve eğlenceye dönüştürebilmektedirler.
Yılışık yılışık “caiz midir hocam” diye espiri patlatanlar, namazla ilgili matrak geçenler, Oflu hoca fıkraları anlatanlar, Kuran uyku getirir diye güldürenler, ayetlerle komedi yapanlar, hatta daha da ileri gidip Cennet veya Cehennem fıkraları, haşa Yüce Rabbimizi konuşturan sözde komiklikler, Allah’ın adını, İnşaAllah kelimesini, maşaAllah güzel sözünü güldürmek için kullananlar hem delâlet içindedirler, hem de imanlarının yetersiz olduğunu anlatmaktadırlar.
Bu tür çirkin komikliklere başvuranlara doğru tepki, sözde dindar da olsalar, hoca da olsalar, yine Kuran-ı Kerim’den gelir. Doğru tepki, bir bahaneyle kibar bir biçimde o pis karakterlerin yanlarından ayrılmaktır.
İftar masası bile olsa, misafirlik bile olsa onları yaptıkları çirkinlikle yalnız bırakmak gerekir. Yeterli sayıda insan ayrılırsa durumu anlarlar. Allah korkusu yani takvaları olmadığından insanlara önem verirler, toplumdan korkarlar ve zarif bir tepki onları kendine getirir. Belki utanır Allah’a dönerler. Allah-u Teala’nın adı, melekler, kitaplar, peygamberler, ahiret, Kader, din büyükleri, ibadetler, mizah konusu olamaz. Güldürü ile din, dine ait kelimelerle komedi, kesin olarak ayrı tutulur, asla karıştırılmaz.
Süleyman Nazif KALAYCI
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi