Mümin olmak, Yüce dinimizin emirleri ve yasaklarına uyarak ahireti dünya hayatına tercih etmektir.
Ahireti tercih ise batıl düzenler ve zalimlerden oluşan Tağut’ların egemenliğine karşı çıkmayı ve İslâmî ölçülerimiz çizgisinde dünya hayatını önemsemeyi gerektirir. Ama bir türlü dengeyi kuramadık. Dünyacı oluverdik de korkuyu putlaştırdık. Makamlarımıza tapar olduk. Eleştiriden/karşıtlarımızın yermesinden ürperir ve haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytanlardan olduk. Oysaki Peygamberimizin ifadesiyle Cennet yolu olan “cihadın en faziletlisi zalim sistemler ve kişilere karşı hakkı haykırmaktır.”
Diyanet Anayasal Kuruluştur
Diyanet İşleri Başkanlığı İslâm’ın yönetici kurallarına kapalı olan Anayasal bir kuruluştur. Başkan dahil üst yöneticilerini siyasî iktidarlar belirler. Ne var ki bu durum Diyanet üst yönetimine tayin edilen insanlardan Rabbimizin Kur’ânî buyruğu olan “Hayra çağrı, Marûf’u Emir ve Münker’den men” görevini düşürmez? Elbette ki düşürmez. (A.İmran 3/104)
(Hayır iyi, güzel, doğru ve faydalı olan her şeydir. Marûf İslâm Dini’nin, ortak aklın ve ilmin gerektirdikleridir. Münker ise İslam’ın, ortak aklın ve bilimin red ettikleridir.)
Böyle iken Diyanet üst yönetimleri kendilerini savunmaktan geri durmadı ama İslâm’ı koruyup savunmada hassasiyet gösteremedi. Onların yüreksizliği vaazlara ve hutbelere de yansıdı.
Duyarsızlığa alıştırıldığımız için Ali Erbaştan da bir şey beklemiyorduk. Ama kendisinde bir hayatiyet belirtisi görmeye başladık. Faiz konusundaki çıkışlarıyla takdirlerimizi kazandı ve dualarımızı aldı.
İl müftülerimizin dinledikleri Cumhurbaşkanımızın konuşmaları sırası ve sonrasında yaptıkları gibi alkışlarla değil ama Tesbih, Hamd ve Tekbir ile karşıladığımız son konuşmalarından birinde Ali Erbaş hocamız şöyle der:
“Eskiden insanlar karanlıklar içerisindeydi. Her taraf cehalet ile dolmuştu, putlar ile dolmuştu. İnsanlar pazarlarda köle olarak satılıyordu. Faiz, tefecilik almış başını gidiyordu. Kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu, kabile savaşları ve ırkçılık vardı. Bunların hangisi şimdi yok. Irkçılık mı yok, ırkçılıktan dolayı savaşlar mı yok? Var, hatta örgütler kurduruluyor o örgütlerle savaşlar yaptırılıyor.
Faiz mi yok, faizcilik mi yok? Hem de sistematik bir şekilde yapılıyor, sistem faiz üzerine kurulmuş. Bu şekilde insanlar harama, haramla iştigal ettiriliyor“.
İstanbul Hava Alanın Açılışında Beraberdik
İstanbul Hava Alanı’nın açılışında Ali Erbaş hocamızla beraberdik. Şikâyetlerimi ve beklentilerimi dile getirdim, faiz yanı sıra mesela tesettür, zina, eşcinsellik ve af ve tazminat seçenekli ölüm cezası ile ilgili tek bir hutbe bile okutulamayışından yakındım. Bu konuların gelecek yılın hutbe programına alındığını beyanla heyecanını duyduğu bazı projelerin de müjdesini verdi.
İnsanların katında değil ama Yaratan’ın katında büyümeyi amaç edinecek insanların insanlar katında da büyüyeceğini dile getirerek çizgisini korumasını rica ettim.
Rabbim cümlemizi razı olacağı amellere muvaffak kılsın.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi