islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4868
EURO
36,2376
ALTIN
2.961,79
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Suçlar ve Buna Bağlı Olarak Cezaevlerinin Sayısı Neden Artıyor?

Suçlar ve Buna Bağlı Olarak Cezaevlerinin Sayısı Neden Artıyor?
20 Temmuz 2019 11:25
A+
A-

353 Cezaevi Yetmedi 137 Tane Daha Açılacak

Türkiye’de şu anda 353 cezaevi bulunmaktadır. Resmî verilere göre 353 cezaevinin gerçek kapasitesi 114 bin olurken, 4 Temmuz 2019 tarihi itibarıyla artırılmış toplam kapasiteleri 218 bin olarak tahmin edilmektedir. İhale aşamasındaki 23 cezaeviyle birlikte inşaatı süren 137 yeni cezaevinin toplam kapasitesi de 90 bine ulaşmaktadır. Türkiye’de son iki yıllık dönemde açılan cezaevi sayısı da 27 oldu. Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında hapsetme oranlarında ABD’nin ardından ikinci sırada yer almaktadır.

Suçlar ve Buna Bağlı Olarak Cezaevlerinin Sayısı Neden Artıyor?

Suç, kanunların cezalandırılmasını öngördüğü kötü eylemlerdir. Can, mal, ırz, akıl ve dine karşı yapılan saldırıların son yıllarda bu kadar yoğun olarak artması, bize endişe vermesi gerekmez mi? Peki devletin tespit ettiği, kanunlarca yasaklanmış, işlenmesi hâlinde cezası gerektiren bu fiiller toplumda neden artıyor? Kriminoloji yani bir toplumda suç sayılan davranışların sebeplerini ve sonuçlarını inceleyen Suç Bilimi, aslında bunun cevabını çoktan belirlemiştir. Buna göre suç işleme sebeplerin başında şu sapkın davranışlar, eylemler ve hâller gelmektedir:

  1. Alkolizmin artması.

(Peygamberimizin (sav) “İçki bütün kötülüklerin anasıdır.” [Nesai, Eşribe, 44], sözü haddizatında bütün suçların baş sebebi olarak tanımlanabileceği halde her nedense hemen her suça sebebiyet veren bu sorunun üzerinde durulmaması, çok düşündürücüdür).

2.) Uyuşturucu bağımlısı olanların sayısındaki artış.

3.) Artan ve kronikleşen işsizlik ve yoksulluk.

4.) Eğitimsizlik/Kültürsüzlük.

5.) Ahlâk ve karakter zafiyeti.

6.) Sosyal kontrolün yetersizliği.

7.) Cezaların caydırıcılık fonksiyonunun yetersizliği, yani cezaevlerinin ıslah işlevinin olmaması.

Buna elbette daha birkaç madde ekleyebiliriz ama bu unsurlar dahî üzerinde ciddiyetle durmaya değer. Çünkü sayılan unsurların hepsi de maalesef memleketimiz için geçerlidir. Son yıllarda alkol tüketimi iyice arttı. İşsiz ve çaresiz bir insanın sürekli olarak içki içtiğini düşünün. Aile içi şiddet böyle başlar. Boşanmalar çoğu zaman bu yüzdendir. Akraba, komşu gibi toplumsal nasihat, uyarı ve tepkinin olmadığı bir sosyal ortamda dünyevî ceza gerektirmeyen suçlar (günahlar) artar, şeytana uyarak nefisler iyice kabarır ve insanlar daha büyük suçlara yönelir.

Suç Çeşitleri Artıyor

Dinî, ahlâkî ve toplumsal değerlerin hiçe sayıldığı, gittikçe dünyevileştiği/sekülerleştiği bir dünyada ki Türkiye’de küresel boyutuyla dünyanın bir parçası hâline geldiği için, suçun her çeşidinde bir artış gözlemlenmektedir. Bunları sırasıyla (şiddetine göre) şu şekilde tasnif edebiliriz:

  1. Şiddet ve adam öldürme (cinayet) ile ilgili suçlar.

(Geçenlerde camide namaz kılan iki akrabadan birisinin diğerini, bir miras anlaşmazlığı yüzünden arkadan silahla vurması, cinayetlerin caminin içine kadar sıçradığını ve namaz kılan (cahil) Müslümanlar da mal sebebiyle şeytanın tuzağına düşebileceğini göstermektedir).

  • Mala ve mülkiyete karşı suçlar. (Hırsızlık, soygun, kundaklama, gasp ve mala zarar verme).
  • Organize suçlar. (Suç şebekeleri, mafya, “Beyaz Yakalı” suçlar).
  • Profesyonel kişilerce işlenen suçlar. (Yankesici, kasa hırsızlığı, üçkâğıtçılık, kiralık katillik).
  • Mağduru olmayan, başkalarına direkt olarak zarar vermeyen ve/fakat dolaylı olarak başta kendisine daha sonra sosyal çevresine karşı işlenen suçlar. (Alkol tüketimi, uyuşturucu kullanma; fuhuş, kumar oynama vb).
  • Bilerek veya bilmeyerek yapılan hafif cürüm veya işlenen küçük kusurlar (kabahatler).

Tasnif ettiklerimiz genelde kanuna aykırı eylemlerdir. Laik hukuk sisteminde dünyevî cezası olmayan fakat dinen suç (günah) sayılan kötü eylemleri de bunlara ilave etseydik, dinî emirleri yerine getirmeyenlerin sayısının ne kadar artmış olduğunu ayrıca belirtmemiz gerekecekti. Kim bilir belki de Allah’ın buyruklarına sırt çevirdiğimiz için, kanunen yasak olan suçları da işlemekte sakınca görmüyoruzdur.

Suç ve Cezaların Toplumsal Maliyeti

Ceza gerektiren suçlar arttıkça sosyal düzen de iyice bozulmaya başlar. Mesela kapkaç gibi şiddet eylemleri olağan hâle gelmeye başlar, bundan dolayı da insanlar ve özellikle yaşlılar ve kadınlar rahatça dışarıya çıkamaz. Suçların arttığı bir ülkede bırakınız manevî/dinî değerleri toplumsal normlar dahî hiçe sayılır. Asi bir gençlik güruhu meydana gelir. Toplumsal kurallar ve esaslar bile sarsıntıya uğrar. Masum insanlar, korku, endişe ve kaygılarının yanında ceza sistemine ve sosyal-siyasî sisteme karşı tereddütlerini belirtmeye başlar. Toplumda güven, saadet ve huzurun azalması ile birlikte sosyal sermayemiz de erimeye başar. Sosyal sermayenin ne kadar önemli olduğunu daha önceki yazılarımda belirtmiştim:

Diğer yandan suçların önüne geçilemedikçe haberde de görüldüğü üzere zaten kıt olan malî kaynaklarımız, polisiye tedbirlerine ve hapishane inşatları gibi ölü yatırımlara aktarılır. Malî tablo sadece bundan ibaret olsa iyi. Suç oranları bir tolumda arttıkça bundan GSMH de olumsuz yönde etkilenir. Mesela iktisatçılar, suçtan elde edilen (haram) gelirler arttıkça, yıllık GSMH büyümesinde önemli düşüşler olduğu yönünde bulgular tespit etmiştir. Suç sayısı yükseldikçe, büyüme oranında düşüş gözlenir. Suç sayısında % 10 yükselme, yurt içi GSMH’nin büyüme oranında en az % 0,1 düşme meydana gelebileceği tahmin edilmektedir.

Suç Teşkil Eden Eylemler Nasıl Azaltılabilir?

Toplumda suç işleyen insanların sayısı azaldıkça toplumsal, iktisadî ve malî yönden birçok fayda sağlayacağımız muhakkaktır. Öyle ise suç işleyen ve tutuklanan insanların sayısını azaltacak ve dolayısıyla cezaevlerine gerek kalmayacak çözüm nedir? Haber/Yorum yazımda bu kadar girift bir soruya kısaca cevap vermek elbette çok zor ama ben yine de kısaca birkaç çözüm önerisinde bulunayım:

  • Alkollü içkilerin satışının zorlaştırıldığı, talebinin azaltıldığı caydırıcı bir sistem, duyarlı/manevî bir ortam/iklim oluşturulmalı. (Aslında radikal ve en etkili bir çözüm olarak “Alkol Yasaklansın” demek isterdim…)
  • Toplumsal ve ahlâkî yozlaşmalara (maraz-ı içtimaiye’ye) bağlı olarak artan suç eylemlerine karşı koruyucu manevî eğitim programları, sadece okul müfredatında değil bizzat suç işleyenler için uygulanmalıdır. Böylece suçun tekrarı önlenmiş olunur.
  • Suça teşvik eden gösteriş (lüks; debdebe) ve servet teşhirciliği içerikli TV dizileri gözden geçirilmelidir. Böylece maddî durumu iyi olmayan kültürsüz/eğitimsiz kişilerin pahalı ürünleri ne pahasına olursa olsun elde etme isteklerinin, kıskançlıklarının, hırslarının önüne geçilecek ve haram/yasak yollara başvurmaları önlenebilecektir.
  • Soysal statülerini ileri bir boyuta getiremeyen, özendikleri makamlara bir türlü ulaşamayan, okuma imkânını yakalayamayan, sosyo-kültürel yönüyle kendilerini geliştiremeyen insanlara, daha fazla yoksulluk, yoksunluk ve yozlaşma riskine girmeden, devletçe maddî ve manevî destek görmelidir.
  • Suç işleyen insanların tutukluluk süreçleri, toplumsal, ahlâkî ve manevî rehabilitasyon programları ile zenginleştirilmeli ve cezalar, suçluları topluma yeniden kazanma odaklı olmalıdır.

Kısacası insanlarımıza başta haramlar olmak üzere suç teşkil eden bütün eylemlerde hayır, bereket olmadığını sürekli olarak hatırlatmamız gerekir. İyi bir Müslüman ve iyi bir insan olabilmek için de zaten haramlardan kaçmak lazım. Lokmaya haram karışmaya başladığı anda her insan, Müslümanlar dâhil, doğru yoldan çıkmaya başlar.

Haramlardan kendini koruyan binaenaleyh Allah’ı sadece deistçe değil sürekli olarak hatırlayan, O’nu seven, haram işlendiğinde dünyada cezası olmasa dahî mahşerde O’nun azabından korkan şuurlu bir toplum olduğumuzda suç eylemleri de, cezaevlerinin sayısı da azalacaktır. Öyle değil mi?

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.