Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Tevbe sûresinin 36. ayetinde haram ayları ve bu aylardaki barışın evrenselliğini açıklamaktadır. Bu âyet-i kerîmede Rabbimiz meâlen şöyle buyurmaktadır:
“Allah katında, Allah’ın koyduğu yasaya göre, gökler ve yerin yaradılışından bu yana kameri ayların sayısı on ikidir. Bu on iki aydan dördü haram aylardır. Siz bu aylarda (Rabbinizin buyruklarına aykırı giderek) sakın ha nefislerinize zulmetmeye kalkışmayınız…”
Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de, üzerinde hassasiyetle durduğu bu dört haram yani barış aylarından biri de Peygamberimizin açıkladığı üzere Muharrem ayıdır.
Kur’an ifadesiyle, dört haram ay… Haram sözcüğü saygın /
dokunulamaz anlamındadır. Haram aylar birbirilerimizin canları ve mallarına,
hayvan haklarına ve doğal bitki örtüsüne saygı duymamız gereken aylardır.
Özelde temel haklar ve özgürlüklerin çiğnenemeyeceği aylardır.
Hiç şüphe yoktur ki, bütün aylar can ve mal dokunulmazlığına riayet gereken
aylardır. Ama bu dört haram ay, içinde saldırılara/düşmanlıklara hiç mi hiç yer
verilmemesi, barışın daha bir öncelenmesi, barış şartlarına daha bir uyulması
ve barış aktivitelerine daha bir yer verilmesi gereken aylardır.
Haram Aylara İhtiyacımız
Kur’an-ı Kerim’e göre, bütün yeryüzü topluluklarına peygamberler
gönderilmiştir. Yukarıda okumuş olduğumuz âyet-i kerÎmeden anladığımıza göre,
dört büyük haram ay, yani barış ayı bütün peygamberlerin ümmetlerine tebliğ
ettiği aylardır. Tarihi dönem şartları bir tarafa, yaşadığımız bu dönemde
bile barış aylarına, bir diğer anlatımla barış dönemlerine, barış süreçlerine
ne derece ihtiyaçlı olduğumuz bilinmektedir.
Rabbimizin emri olarak barış ibadettir. Hac gibi evrensel nitelikli ibadetlerin
gerçekleştirilmesi için gereklidir. Barış istikrardır. Barış güvendir.
Barış atılımdır. Barış yatırımdır. Barış ekonomik kalkınmadır. Dolayısıyla
insanlar, toplumlar barış süreçlerine muhtaçtırlar. Rabbimizin arzusu tüm
toplumlarda, belirlenen bu dört ayın barış ayı olarak algılanması ve
uygulanmasıdır.
Kur’an-ı Kerim’de bu dört haram aya büyük bir önem verilir.
Rabbimiz Maide sûresinin ikinci ayetinde ”Ey İman Edenler! …eş-Şehrü’l-Haram olan dört haram aya saygısızlık yapmayınız.” buyurarak birbirilerimizin canları ve mallarına saldırıda bulunmamamızı emretmektedir.
Rabbimiz Tevbe suresinin 37. âyetinde, “Bu aylarla oynanarak öne alınması veya ertelenmesini (barış süreçlerini akamete uğratma anlamına) kâfirliğe açık günah…” olarak nitelemektedir.
Bakara suresinin 217. âyetinde de Rabbimiz şöyle buyrulmaktadır;
“…Ey Peygamber, de ki; bu haram aylarda savaşmak büyük günahtır, / Bu günahtan sakınınız.”
Bir diğer âyette ise “Kâbe-i Muazzama’yla birlikte bu dört barış ayının insanlığın maddi ve ahlâki kalkınmasına hizmet verecek dönemler” olduğu bildirilmektedir. (Maide 97)
Muharrem Ayının Kur’ân ve Sünnet’te Ayrıcalığı Vardır
Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de, üzerinde hassasiyetle durduğu bu dört haram yani barış aylarından biri de Peygamberimizin açıkladığı Muharrem ayıdır. Bu itibarla Muharrem ayının Kur’an ve Sünnet’e dayalı bir ayrıcalığı vardır. Muharrem adı üzerinde insan ve hayvan haklarına saygı duyulması ve doğal bitki örtüsünün korunması gereken bir aydır. Bu ayda bize düşen görev; canlara ve mallara daha bir saygıdır. Can ve mal dokunulmazlığı üzerinde daha bir titremedir. Barış süreçlerimize bu ayda daha bir önem atfetmektir. Bu ayı bir taraftan barış dualarıyla geçirmeye çalışırken, diğer taraftan barış aktiviteleri olacak, sempozyumlara, panellere, radyo ve televizyon programlarına daha çok yer vermektir, böylece bu ayı halkımızın gündemine barış ayı olarak taşımaktır.
İslam dininde barış ilkedir. Savaş, şartları gerektiğinde meşrudur ama geçicidir. Kur’an-ı Kerim’de haklar ve özgürlüklere saygı duyulması, hukuki ve sosyal adalet uygulamalarına önem verilmesi de barışın sağlanabilmesi içindir.
Barış Müslümanların her birinin günlük hayatında bile büyük bir yer tutması gereken eylemdir.
Ali Rıza DEMİRCAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi