Oturmayı yeni öğrenmiş oğlumun, masanın üzerindeki bir resmine takıldı gözüm. Bu resim, fotoğrafçının sepeti içinde otururken çekilmiş bir resimdi. Her gördüğümde üzerinde durmaz, geçip giderdim. Bu sefer geçip gidemedim. Çünkü bir tefekkür anaforuna yakalanmıştım. Karşısında durdum. Resmin canlısı gözümün önüne geldi. Bir kudret mucizesi, bir sanat harikası duruyordu karşımda. Neden bir kudret mucizesi diyorum? Çünkü bunun gibi bir eseri Allah’tan başka kimse yapamaz ve yaratamazdı. Zaten de yaratamadı ve yaratamayacak da. Güzel mi güzel, şirin mi şirindi. Ne güzel yaratmıştı Yaradan onu. Bu muhteşem sanat harikasına bakıp ta hayret etmemek ve o eserin Sanatkârına hayran olmamak mümkün değildi.
Sepetteki çocuğa bakarken kendi kendime dedim:
Dizden aşağı ayakları olmayan birisine iki protez ayak, gözü olmayan birisine görmeyen bir göz takana, saçı olmayan birisinin başına saç ekene ne teşekkürler ediliyor ve ne paralar ödeniyor değil mi? Yine cansız bir resmin ressamına, bir heykelin ustasına ne methiyeler diziliyor ne övgüler yapılıyor ve ne paralar takdim ediliyor!
Ey sepetteki çocuk! Onlar bunu yaparken ben, seni yoktan var eden, ruhuna beden elbisesini giydiren, bedenini türlü türlü paha biçilmez cihazlarla süsleyen ve seni kusursuz yaratan Allah’a, aşkın da ötesinde bir sevda ile bağlanmazsam, hayran olmazsam, Onun için şükür ve teşekkür secdesine kapanmazsam, Onun sonsuz methiyelere, övgülere, şükürlere, ibadetlere layık olduğunu söylemezsem yazıklar olsun bana! Allah verdiği bir gözün ücretini veya başımızdaki aklın, yahud da sinemizdeki kalbin ücretini isteseydi kimin gücü yeterdi bunlara?
İnsan olmanın ana özelliklerinden biri de iyilikleri unutmamak ve iyiliklere teşekkür etmektir. Allah’ın insana yaptığı iyilikleri saymaya hangi insanın gücü yeter?[1][1] Madem öyle Allah’a karşı görevlerimizde nazlanmanın ve beş vakit namaza tembellik göstermenin anlamı nedir?
Allah soruyor: “Ey insan! Sana sonsuzca cömert davranan Rabbine karşı seni aldatan nedir?”[2][2] Ki Ona karşı sevgi ve saygıda, şükür ve ibadette bu kadar cimri davranıyorsun, Allah’ın hakkını ödemeye yanaşmıyorsun, beş vakit namazı çok görüyorsun? Hatta bazen de utanmadan, sıkılmadan Onu inkâra kalkıyorsun! Allah’ın şu sert hitabına müstehak oluyorsun:
قُتِلَ الْاِنْسَانُ مَٓا اَكْفَرَهُۜ
مِنْ اَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُۜ
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ
ثُمَّ السَّب۪يلَ يَسَّرَهُۙ
ثُمَّ اَمَاتَهُ فَاَقْبَرَهُۙ
ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُۜ
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَٓا اَمَرَهُۜ
“Kahrolası o insan! Ne kadar da inkârcı (ve nankördür)! (Bir düşünse) Allah onu neden yarattı? Bir spermden yarattı da ona şekil verdi. (Hem de şekillerin en güzelini verdi.[3][3]) Sonra ona (anne karnından dünyaya gelmesi için) yolu kolaylaştırdı. Nihayet onun (dünya ömrü tamamlandıktan sonra) canını aldı ve kabre koydu. Sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltecek. Sakın Allah’ın emirlerine itiraz etme, yasaklarına karşı çıkma. (Allah’ın bu uyarılarına rağmen ne yazık ki insan), Allah’ın emrettiğini yapmadı.”[4][4] Namazını zayi etti, şehvetine uydu, cehennemin derelerinden birinin adı olan gayyayı boyladı.[5][5]
Hamdolsun Rabbime ki şimdi 25 yaşına giren sepetteki çocuk inkârcı, nankör ve namazını zayi edenlerden biri olmadı. Bugüne kadar beni üzmedi. Tam tersi o, Allah’ın emrettiklerini yerine getirmenin ve yasaklarından uzak durmanın gayreti içine girdi.
Ben de onu hala hep “sepetteki çocuk” diyerek seviyor, okşuyor ve öpüyorum. Ayrıca Allah’ın Kur’an’da bize öğrettiği şu dua ile hep ona, onun kardeşlerine ve bütün müminlere şöyle dua ediyorum: “Ey Rabbim beni ve çocuklarımı dosdoğru namaz kılanlardan eyle. Dualarımı kabul buyur. Hesabın görüldüğü gün beni, anamı-babamı ve bütün müminleri bağışla.”[6][6]
İşte “sepetteki çocuk” resminin bana düşündürdükleri bunlar. Allah bütün çocuklarımızı dünya ve ahiret ateşinden korusun, namazın huzuruyla, peygamberimizin güzel ahlakıyla yaşamayı hepsine nasip eylesin. Kardeşlerim, hepimiz cennet için yaratılmışız. Beş vakit namazımız, bizi cennete götüren aracımız. Onu bırakan araçsız kalır. Kimi namaz bisiklet, kimi namaz motosiklet, kimi namaz otomobil, kimi namaz otobüs, kimi namaz hızlı tiren, kimi namaz da uçak gibidir. Herkesin takva derecesine göre namazı olduğu gibi ona göre de aracı olacaktır. En güzel araçla cennete gitmek istiyorum diyen en güzel namazı kılacak, en güzel ahlaklı insan olacaktır. İstikametten haktan ve adaletten sapmayacak, doğruluktan ayrılmayacak, eliyle-diliyle şunu bunu incitmeyecek, zalim olmayacak, ah almayacak, fakir-fukaranın hakkını verecek, kul haklarına tecavüz etmeyecektir. Bunlar da namaza bağlı güzellikler… Yazımızı Kalp Sanatkârı’nın sözleriyle bitirelim:
إِنَّنِىٓ أَنَا ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنَا۠ فَٱعْبُدْنِى وَأَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَ لِذِكْرِىٓ
“Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O halde Beni(m hatırım için, yahut beni) anmak için namaz kıl.”[7][7]“Dikkat edin kalpler sadece Allah’ı anmak ve Ona bağlanmakla stresten kurtulur, huzura kavuşur.”[8][8]
Bugün başlayan eğitim-öğretim döneminin öğretmen ve öğrencilerimize, ülkemize ve tüm insanlığa hayırlı olmasını, huzurla geçmesini Rabbimden niyaz ediyorum.
Dr. Vehbi KARAKAŞ
[9][1] Bkz. Nahl, 16/18
[10][2] İnfitar, 82/6
[11][3] Bkz.Tin, 95/4
[12][4] Abese, 80/17-23
[13][5] Bkz.Meryem, 19/59
[14][6] İbrahim, 14/40-41
[15][7] Tâhâ, 20/14
[16][8] Bkz. Ra’d, 13/28
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi