Ak Parti’li BOSTANCI: KHK’lılara Af Gündemde Değil
Meclis bahçesinden yapılan yayına konuk olan AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, gazeteci Bülent Aydemir‘in “KHK’lılara af gelecek mi?” sorusuna şu şekilde cevap verdi: “Öyle bir şey olmaz. Bu işin propagandası ile hukuk temelindeki uygulaması, şüphesiz birbirinden farklı olacaktır. KHK’lılar diye bir grup yok. Çok farklı nitelikler taşıyan insanlar var. Kimisine ilişkin delil bulunamamış beraat etmiş ama devlet aklında bir şüphe kalmış, onunla çalışmak istemiyor mesela. Kimisi için, hakikaten herhangi bir şey yok, tanıklar üzerinden suçlamalar olmuş… Bunları birbirinden ayırmak için mekanizmalar kurduk. Bunlar kolay işler değil. Terörle mücadele ediyorsun, ucu bucağı belli olmayan bir örgütle mücadele ediyorsun.”
KHK’lılar Hükümetten Af Değil Özür Bekliyor
Değerli Okuyucularım;
Mirat Haber sitesinde yaklaşık olarak 3 yıldan beri ilginç bulduğum haberlere yorum yapmaktayım. Yorumlarımın mümkün mertebe objektif, insaflı, âdil ve İslâmî değerlerimize uygun olmasına azami derecede dikkat ediyorum. Şahıslarla ilgili olan haberlerde muhataplarımı yerine göre ya takdir ediyor ve sarf ettikleri sözlerine olumlu anlamda bazı fikrî katkılarda bulunuyorum ya da hatalı bulduğum açıklamalarını muhatabımın kişilik haklarına saygı göstererek, eleştiriyor ve doğru bildiklerimle düzeltiyorum.
Dikkatli okuyucularım bilir. Bendeniz ta baştan beri 15 Temmuz darbe teşebbüssünü en şiddetli bir şekilde lanetlerken, OHAL ve KHK uygulamalarıyla hukukun temel ilkelerine zarar verilmemesi, “at izinin it izine karıştırılmaması” ve terör/darbe ile ilişkisi olmayan masum insanlara “makul şüphe” argümanlarıyla yaklaşılmaması gerektiğini savundum. Ne var ki hükümetimiz, devlet aygıtını acilen korumak refleksi ile soğukkanlılığını koruyamadı ve radikal tedbirlerle terörle iltisaklı olma ihtimali olan bütün memurları ve akademisyenleri, aynı kefeye koyarak, onları derhal açığa aldı veya süreç içinde sorgusuz/sualsiz ihraç ederek, görevlerinden bütünüyle uzaklaştırdı. Yetmedi KHK ile atılan binlerce vatandaşı tutuklu yargılamak maksadıyla cezaevine attı. Birçoğu uzun mücadelelerden sonra beraat ederek, özgürlüğüne kavuştu ama hukuken aklanmalarına rağmen her nedense görevlerine iade edilmedi.
Bugün yaklaşık olarak 130 bin KHK’liden birçoğunun mağdur ve masum olduğu beraat veya takipsizlik kararlarıyla tescillenmiş durumdadır. Devlet/hükümet eliyle “terörist” damgası yemiş ve toplumun değişik kesimleri tarafından da ötekileştirilmiş vatandaşlarımızın ve aile fertlerinin acı hikâyelerini duydukça yüreğimiz inceden inceye sızlamakta. Yapılan zulmü bir nebze de olsa artık hükümet üyeleri ve insaflı Ak Partili yetkililer de gayri ihtiyari olarak görmekte ve bu süreçte vahim hukukî hataların yapıldığını kabul etmek mecburiyetinde kalmaktadır. Nitekim bu konuya en baştan beri parmak basanlardan olan Bülent Arınç, “Maaşımın Yarısını KHK’li Mağdurlara Vereceğim” diyerek, dolaylı da olsa bir özeleştiride bulunmuştu. Bendeniz bu haberi, sadaka değil hak bağlamında yorumlamıştım.
Geçen hafta da AK Parti İstanbul Milletvekili ve MKYK üyesi Mustafa Yeneroğlu, “Dün FETÖ’yü teşvik edenler bugün cellat kesiliyor, bu davalarda, KHK mağdurları ile ilgili süreçte hukuk dışına çıkıldı” diyerek, FETÖ ile mücadelede temel hak ve hürriyetlerin korunmadığını açıkça itiraf etmiştir.
Buna karşılık AK Partili Naci Bostancı’nın mağdur KHK’liler ile ilgili tuhaf sözleri ise temel hukuk ilkeleri ve devlet yönetim anlayışı bağlamında tarihe geçecek kadar talihsiz bir beyan olmuştur. Haberde geçen sözlerini aynen tekrarlıyorum:
“Kimisine ilişkin delil bulunamamış beraat etmiş ama devlet aklında bir şüphe kalmış, onunla çalışmak istemiyor mesela. Kimisi için, hakikaten herhangi bir şey yok, tanıklar üzerinden suçlamalar olmuş…”
Naci Bostancı, her iki örnekte de aslında mağdur edilmiş olan KHK’lilerin neticede hukuken masum olduğunu itiraf etmektedir. Şüphe üzerine kişi hakkında yıllarca araştırma yapıldığı halde “terörist” olduğuna dair herhangi bir somut delil bulunamamış, yani mahkemece haksız yere işinden atıldığı da tespit edilmiş, amma velakin beraat etmiş olduğu halde “devlet akılında” (belki de hükümet nezdinde) halen bir “şüphe” varmış. Bu şüphe, her nedense halen giderilmemiş olduğu için, devlet (hükümet), haksız yere görevinden uzaklaştırdığı vatandaşını eski görevine almak istemiyor.
Bir hukuk devletinde devletin (daha doğrusu hükümetin) beraat alan bir vatandaşının haklarını süresiz olarak sınırlamaya yönelik bir teşebbüste hiç bulunabilir mi? Devlet (hükümet), hukukun üstünlüğü ilkesini esas alan hukuk devletinin üzerinde bir konumda hiç olabilir mi? Vatandaşının lehine olan bir mahkeme kararına saygı duymayan, karar doğrultusunda eyleme geçmeme yönünde ısrar eden bir devlet (hükümet), ne kadar âdil, ne kadar güvenilebilir olabilir? “Devlet aklı”, devlet paranoyasına dönüşürse, o ülkede adalet depremin en şiddetini yaşar, kimse kimseye güvenmez ve bizzat devlet (hükümet), sosyal barışı dinamitleyen tehlikeli bir kuruma dönüşür.
Gelelim, diğer ifadeye: “Kimisi için, hakikaten herhangi bir şey yok, tanıklar üzerinden suçlamalar olmuş…” Aslında beraat alanlarda da hakikaten bir şey yok ama varsayalım ki sadece tanıklar üzerinden suçlamalar olmuş, yani mağdur edilen vatandaş iftiraya uğramış. Peki, bunlar hakkında ne düşünüyor Naci Bostancı? Bunlara da mı “af” yok? Fesuphanallah…sehven de olsa bendenizin ağzından da “af” kelimesi çıktı… Yahu kim kimi affedecek? Hem iftira kurbanı olacaksın, hem beraat edeceksin, hem de yine görevine iade edilmeyeceksin… Şu veya bu şekilde, yani gerek devlet şüphesiyle, gerekse çevredeki art niyetli insanların iftirası ile mağdur edilmiş bir KHK’li’nin affa ihtiyacı yok ki. Suç işlemediğine göre o zaten masum.
Sayın Naci Bostancı;
“KHK’lilere af gündemde değil” ifadesi, epey muğlak olmuş. Bu sözü sarf ederken, neyi kastettiğinizi gayet iyi anlamış olduk. Siz bu sözle aslında “mağdur edilmiş KHK’lilerin haklarını iade etmeyeceğiz (etmek istemiyoruz)” anlamına gelen niyetinizi, verdiğiniz iki örnekten ifşa etmiş oldunuz. Doğrusu masum olduğu kesin olan insan affedilmez, ondan özür dilenir. Hukuk devletini benimsemiş herkes, bu hakikati görmeli, kabullenmeli ve AK Parti hükümeti, bilerek veya bilmeyerek zulme uğra(tıl)mış KHK’lilerin haklarını ivedilikte iade etmelidir. KHK’lilere af gündemde olmamalı ama KHK’lilerden özür dileyerek, hakların iadesi derhal gündeme alınmalı ve yargı reform paketine dâhil edilmelidir. Kesinleşmiş beraat kararına sahip olan bir KHK’li olarak hukuk devletine ve âdil devlet yönetim anlayışına hasret kaldım.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Ali hocam duygularımıza tercüman olmuşsunuz varolun,elinize gönlünüze sağlık.Anlatacak çok mağduriyetim var ama kime anlatacaksınki bi kere adımız terörist olmuş.22 yıllık polis memuruydum bir günde bütün hayatımı altüst ettiler.Artık adalet beklemiyorum.Davamı ahirete bıraktım.YANİ EN BÜYÜK HAKİME.Selamlar.