islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

İslâm’ı yaşamak Allah’ı zikretmektir

İslâm’ı yaşamak Allah’ı zikretmektir
16 Eylül 2017 08:34
A+
A-

İnsanların her birinin inançları ve fikirlerinin mer­kezi olan, sözleri işleri ve davranışlarına yön veren, çev­resinde emelleri kümeleşen bir hayatî gayesi vardır.

Ana Gaye

İnsanı yücelten ve aşağılatan bu ana gayedir. Gaye yüce olduğu sürece yaşanan hayat yüceleşir. Basit gayeler de hayatı basitleştirir.

İman ve Güzel Amellerle insanları yükseltmek için gönderilen İslâm Dini bütün insanlığa ana ve nihaî olan gayeyi açıklamış ve koyduğu emirler ve yasaklar­la onu doğruya yöneltmiştir.

Bu ana ve nihaî olan gaye Allah’tır. Ona kulluk şuuru ve zevki içinde yaşayıp ebedî saadet’e ermektir.

Yüce zatı ve rızasını gaye edinmemiz içindir ki Allah aşağıdaki emirlerinin gereği ile bizleri mükellef kılmıştır.

Ey insanlar! Sizleri yaratan Rabbinize ibâdet edin…» «Rabbinize dua edin…»

«Rabbinize yönelin…»

«Ey insanlar! Rabbinizin emirleri ve yasaklarına aykırılıktan sakının…»

«Rabbinizin mağfiretine ve Cennet’e (doğru) ko­şun…»

«(Rabbiniz olan) Ben’i anın…»] 1

Kutsal emirlerinden anlaşılacağı gibi bizi yaratan, hayatımızın gayesi kıldığı için vazifemiz O’na yönelmek ve O’nu zikretmektir.

Emirleri ve yasaklarını tatbik etmek Allah’a yönel­mektir. O’nu güzel isimleri ve sıfatları ile yücelterek anmak ta O’nu zikretmektir.

Aslında Allah’ın her bir emrine itaat, her bir ya­sağından sakınma zikirdir. Helâlleri haramlara tercih etmek bir zikirdir. İlâhi rıza için yapılan her bir hayır da bir zikirdir.

Biz Rabbimizi zikrin herçeşidi ile anarken özel­likle dilimizle ve kalbimizle de zikredeceğiz. Çünkü O hayatımızın gayesidir. Kur’ân’ımızın; «Ey İman Edenler! Allah’ı çok çok zikredin» (2) emri gereğince biz müminler Rabbimizi çokça anaca­ğız.

*

Allah’ı zikretmek amellerin en fazîletlisidir. Allah’ı zikredenler de insanların en yücesidir.

Amellerin en faziletlisi zikirle yüceleşmemiz için Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır.

«Allah şöyle buyurur: Ben kulumun bana olan zannına göreyim. Beni andığında onunla beraberim. Beni nefsinde anarsa bende onu nefsimde anarım. Beni bir toplulukta anarsa ben de onu anıldığım topluluktan daha hayırlı bir toplulukta anarım…» (3)

Allah’ı Zikir

Allah’ı zikir; ibâdetlerin özüdür.

Allah’ı zikir; kalplerin temizliği, gönüllerin nuru ve ruhların huzurudur. Üstün idrak olan irfanın kay­nağıdır.

Allah’ı zikir; vücutların kuvveti, ruhların neşesi ve yüzlerin güzelliğidir. Kulun vakan ve mehabetidir.

Allah’ı zikir; ilâhî marifet ve muhabbet sermayesi­dir. O’nu anmak-deva, O’ndan gayriyi sürekli anma derttir.

Allah’ı zikir; îmanın gücüdür. İslâm’ı yaşamayı kolaylaştıran âmildir.

Allah’ı zikir; elemleri bunalımları giderir. Kalbin katılığı ve gafletini izale eder. Ona hayatiyet verir.

Allah’ı zikir; Allah-ı razı eder. O’nu görür gibi ibâ­dete yol açar. O’na yaklaştırır.

Allah’ı zikir; dil âfetlerinden korur. Günahları eri­tir. Azabtan kurtarır.

Allah’ı zikir; ibâdetlerin en kolayı fakat en fazîletlisidir. Onunla sağlanacak sevapları ve ihsanları başka amellerle sağlamak mümkün değildir.

Allah’ı zikir; Allah’ı sevmenin ve O’nun tarafından sevilmenin alâmetidir. Zevklerin en lezizidir. Fakire de istemeden nimetleri yağdırtır.

Allah’ı zikir; öyle bir nimettir ki onun sağladığı bereketler ancak yaşanır. Lâyıkıyla anlatılamaz. Zira O’nu zikredenin fikri de gayesi de Allah olur.

Allah’ı Zikrin En İyisi de Devamlı ve Pek Çok Olanı­dır.

Allah’ı zikrin en iyisi de devamlı ve pek çok olanı­dır.

Allah’ı zikir böylesine yüce olunca elbetteki zikre­denler de yüce olur.

Kur’ân’ı Kerîmde gerçek müminler tanıtılırken şöyle buyrulmaktadır: «Hakikî müminler Allah zikredilince kalpleri ürpe­renler… dir.» (5)

Hayatının her anı ve safhasında devamlı olarak Allah’ı zikretmenin bizlere örneklerini sunan Peygam­berimiz de Allah’ı zikredenler için şöyle buyurmakta­dır: «İnsanların en üstün derecelisi Allah’ı zikredenler­dir.» (6)

Allah’ı zikredenlerin üstünlüğünü ve alacakları mükâfatın büyüklüğünü de bizzat Allahımız Ahzab sûresi Âyet 35 de şöyle açık­lamaktadır:

«… (Fiilleri, dilleri ve kalpleriyle) Allah’ı çok çok zikreden erkekler ve kadınlar (yok mu?)Allah onlar için mağfiret ve pek büyük bir mükâfat hazırlamıştır.»

Peygamberimizden Zikirler

Bereketlerini açıklamaya çalıştığımız zikrin en fa­ziletlisi şüphesiz Peygamberimizin öğrettiği mübarek cümlelerle yapılandır.

Bu zikircümlelerinin başlıcaları da şunlardır:

a – Allah,Lâilâhe illellah,

b – Sübhanellah,

c – Elhamdülillah,

d – Allah’uEkber,

e – Sübhanellah ve bihamdih,

f – Estağfirullah,

g – Lâilâheillellahü vahdehû la şerikelehü. Lehül– Mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ küllişey’in kadir.

Hayatımızın Gayesi Allah’tır. O’nun Rızasıdır

Allah’ı zikredelim. O’nu anmak mutluluktur. Aczi yenmek güçlü ol­maktır.

O’nun zikrinden yoksunluk buhranların kaynağı, öksüzlüğün menbaıdır. Kayıpların en büyüğüdür.

Dünya ve Âhiret hayatını elemlendirecek bu kay­ba uğranılmaması içindir ki Kur’ânımızda şöyle buyruluyor:

«Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın. (Mallan ve çocuklan sebebiyle)Allah’ı zikretmeyenler, evet onlar kayba uğrayanların ta kendileridir

Allah’ı zikirden mahrum kalmamak ve O’nu çokça zikretmiş olmak için evde, mektebde, büroda, fabrikada, otururken ve çalışırken Allah’ı zikretmelidir.

Yaya ve vasıtalı olarak giderken, gelirken, sohbet dinlerken hulâsa her yerde ve her zaman O’nu anmalıdır.

Zikirde sürekli ve hazlı olabilmek için de Peygam­berimizin, her namazın ardından yapması için Cebeloğlu Muaz’a öğrettiği şu duayı yapmalıyız:

«Allahım! Seni anmakta, sanaşükretmekte ve sana güzelce ibâdet etmekte bana yardim et

Yazımızı insanları zikre yönelten âyet manalarıyla bitiriyorum:

“Kalpleri Allah’ın zikriyle yatışan huzur bulup mutlu olan imanlılar ve güzel amelliler (yok mu?) On­lara müjdeler olsun; varılacak güzel yurt (Cennet) on­larındır.» (9)

1) Bakara,21; Nisa, 1; Mü’min, 60; Zümer 54; Al-i İmran, 133; A’raf, 205; Bakara.

2) Ahzab, 41.

3) Et-Tac,5/85.

4) İ. Mace, K. Edeb. Bab-u Fazliz-Zikri, Hn. 3790.

5) Enfal, 2.

6) Ramuzul-Ehâdis(A’zamûn-Nası) bölümü.

7) Münâfikun,8.

8) Mişkâtül-Mesâbîh,Hadis No: 949.

9) Ra’d, 28-29.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.