İnsanların her birinin inançları ve fikirlerinin merkezi olan, sözleri işleri ve davranışlarına yön veren, çevresinde emelleri kümeleşen bir hayatî gayesi vardır.
Ana Gaye
İnsanı yücelten ve aşağılatan bu ana gayedir. Gaye yüce olduğu sürece yaşanan hayat yüceleşir. Basit gayeler de hayatı basitleştirir.
İman ve Güzel Amellerle insanları yükseltmek için gönderilen İslâm Dini bütün insanlığa ana ve nihaî olan gayeyi açıklamış ve koyduğu emirler ve yasaklarla onu doğruya yöneltmiştir.
Bu ana ve nihaî olan gaye Allah’tır. Ona kulluk şuuru ve zevki içinde yaşayıp ebedî saadet’e ermektir.
Yüce zatı ve rızasını gaye edinmemiz içindir ki Allah aşağıdaki emirlerinin gereği ile bizleri mükellef kılmıştır.
[«Ey insanlar! Sizleri yaratan Rabbinize ibâdet edin…» «Rabbinize dua edin…»
«Rabbinize yönelin…»
«Ey insanlar! Rabbinizin emirleri ve yasaklarına aykırılıktan sakının…»
«Rabbinizin mağfiretine ve Cennet’e (doğru) koşun…»
«(Rabbiniz olan) Ben’i anın…»] 1
Kutsal emirlerinden anlaşılacağı gibi bizi yaratan, hayatımızın gayesi kıldığı için vazifemiz O’na yönelmek ve O’nu zikretmektir.
Emirleri ve yasaklarını tatbik etmek Allah’a yönelmektir. O’nu güzel isimleri ve sıfatları ile yücelterek anmak ta O’nu zikretmektir.
Aslında Allah’ın her bir emrine itaat, her bir yasağından sakınma zikirdir. Helâlleri haramlara tercih etmek bir zikirdir. İlâhi rıza için yapılan her bir hayır da bir zikirdir.
Biz Rabbimizi zikrin herçeşidi ile anarken özellikle dilimizle ve kalbimizle de zikredeceğiz. Çünkü O hayatımızın gayesidir. Kur’ân’ımızın; «Ey İman Edenler! Allah’ı çok çok zikredin» (2) emri gereğince biz müminler Rabbimizi çokça anacağız.
*
Allah’ı zikretmek amellerin en fazîletlisidir. Allah’ı zikredenler de insanların en yücesidir.
Amellerin en faziletlisi zikirle yüceleşmemiz için Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır.
«Allah şöyle buyurur: Ben kulumun bana olan zannına göreyim. Beni andığında onunla beraberim. Beni nefsinde anarsa bende onu nefsimde anarım. Beni bir toplulukta anarsa ben de onu anıldığım topluluktan daha hayırlı bir toplulukta anarım…» (3)
Allah’ı Zikir
Allah’ı zikir; ibâdetlerin özüdür.
Allah’ı zikir; kalplerin temizliği, gönüllerin nuru ve ruhların huzurudur. Üstün idrak olan irfanın kaynağıdır.
Allah’ı zikir; vücutların kuvveti, ruhların neşesi ve yüzlerin güzelliğidir. Kulun vakan ve mehabetidir.
Allah’ı zikir; ilâhî marifet ve muhabbet sermayesidir. O’nu anmak-deva, O’ndan gayriyi sürekli anma derttir.
Allah’ı zikir; îmanın gücüdür. İslâm’ı yaşamayı kolaylaştıran âmildir.
Allah’ı zikir; elemleri bunalımları giderir. Kalbin katılığı ve gafletini izale eder. Ona hayatiyet verir.
Allah’ı zikir; Allah-ı razı eder. O’nu görür gibi ibâdete yol açar. O’na yaklaştırır.
Allah’ı zikir; dil âfetlerinden korur. Günahları eritir. Azabtan kurtarır.
Allah’ı zikir; ibâdetlerin en kolayı fakat en fazîletlisidir. Onunla sağlanacak sevapları ve ihsanları başka amellerle sağlamak mümkün değildir.
Allah’ı zikir; Allah’ı sevmenin ve O’nun tarafından sevilmenin alâmetidir. Zevklerin en lezizidir. Fakire de istemeden nimetleri yağdırtır.
Allah’ı zikir; öyle bir nimettir ki onun sağladığı bereketler ancak yaşanır. Lâyıkıyla anlatılamaz. Zira O’nu zikredenin fikri de gayesi de Allah olur.
Allah’ı Zikrin En İyisi de Devamlı ve Pek Çok Olanıdır.
Allah’ı zikrin en iyisi de devamlı ve pek çok olanıdır.
Allah’ı zikir böylesine yüce olunca elbetteki zikredenler de yüce olur.
Kur’ân’ı Kerîmde gerçek müminler tanıtılırken şöyle buyrulmaktadır: «Hakikî müminler Allah zikredilince kalpleri ürperenler… dir.» (5)
Hayatının her anı ve safhasında devamlı olarak Allah’ı zikretmenin bizlere örneklerini sunan Peygamberimiz de Allah’ı zikredenler için şöyle buyurmaktadır: «İnsanların en üstün derecelisi Allah’ı zikredenlerdir.» (6)
Allah’ı zikredenlerin üstünlüğünü ve alacakları mükâfatın büyüklüğünü de bizzat Allahımız Ahzab sûresi Âyet 35 de şöyle açıklamaktadır:
«… (Fiilleri, dilleri ve kalpleriyle) Allah’ı çok çok zikreden erkekler ve kadınlar (yok mu?)Allah onlar için mağfiret ve pek büyük bir mükâfat hazırlamıştır.»
Peygamberimizden Zikirler
Bereketlerini açıklamaya çalıştığımız zikrin en faziletlisi şüphesiz Peygamberimizin öğrettiği mübarek cümlelerle yapılandır.
Bu zikircümlelerinin başlıcaları da şunlardır:
a – Allah,Lâilâhe illellah,
b – Sübhanellah,
c – Elhamdülillah,
d – Allah’uEkber,
e – Sübhanellah ve bihamdih,
f – Estağfirullah,
g – Lâilâheillellahü vahdehû la şerikelehü. Lehül– Mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ küllişey’in kadir.
Hayatımızın Gayesi Allah’tır. O’nun Rızasıdır
Allah’ı zikredelim. O’nu anmak mutluluktur. Aczi yenmek güçlü olmaktır.
O’nun zikrinden yoksunluk buhranların kaynağı, öksüzlüğün menbaıdır. Kayıpların en büyüğüdür.
Dünya ve Âhiret hayatını elemlendirecek bu kayba uğranılmaması içindir ki Kur’ânımızda şöyle buyruluyor:
«Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın. (Mallan ve çocuklan sebebiyle)Allah’ı zikretmeyenler, evet onlar kayba uğrayanların ta kendileridir.»
Allah’ı zikirden mahrum kalmamak ve O’nu çokça zikretmiş olmak için evde, mektebde, büroda, fabrikada, otururken ve çalışırken Allah’ı zikretmelidir.
Yaya ve vasıtalı olarak giderken, gelirken, sohbet dinlerken hulâsa her yerde ve her zaman O’nu anmalıdır.
Zikirde sürekli ve hazlı olabilmek için de Peygamberimizin, her namazın ardından yapması için Cebeloğlu Muaz’a öğrettiği şu duayı yapmalıyız:
«Allahım! Seni anmakta, sanaşükretmekte ve sana güzelce ibâdet etmekte bana yardim et.»
Yazımızı insanları zikre yönelten âyet manalarıyla bitiriyorum:
“Kalpleri Allah’ın zikriyle yatışan huzur bulup mutlu olan imanlılar ve güzel amelliler (yok mu?) Onlara müjdeler olsun; varılacak güzel yurt (Cennet) onlarındır.» (9)
1) Bakara,21; Nisa, 1; Mü’min, 60; Zümer 54; Al-i İmran, 133; A’raf, 205; Bakara.
2) Ahzab, 41.
3) Et-Tac,5/85.
4) İ. Mace, K. Edeb. Bab-u Fazliz-Zikri, Hn. 3790.
5) Enfal, 2.
6) Ramuzul-Ehâdis(A’zamûn-Nası) bölümü.
7) Münâfikun,8.
8) Mişkâtül-Mesâbîh,Hadis No: 949.
9) Ra’d, 28-29.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi