islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5031
EURO
36,4292
ALTIN
2.955,81
BIST
9.302,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

“Tevhid Eylemi” Olan Namazın Önceliği

“Tevhid Eylemi” Olan Namazın Önceliği

Bir adı da “Mûsâ Suresi” olan Tâhâ suresinde, Rabbimizin Hz. Mûsâ’yı peygamber seçtikten sonra ona Tevhid inancını, hemen ardından da bir tevhid eylemi olan namazı emretme sahnesi anlamlıdır:

“…Ona seslenildi: Ey Musa! Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, mukaddes vadi Tuva’dasın. Ben seni (peygamber) seçtim; o halde vahyolunanı dinle. Gerçekten Ben, Ben Allah’ım, Ben’den başka ilâh yoktur; şu halde Bana ibadet et ve Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl.” (Tâhâ 20/11-14)

Hz. Musa’yı peygamberlik görevi için seçtiğini bildiren Allah Teâlâ, ona yüce zatını “rab” ve “ilâh” olarak tanıttıktan sonra yalnızca kendisine ibadet etmesini, ibadete de namazla başlamasını emretti.

Bütün peygamberlere önce Tevhid inancı, hemen ardından ise namazın (salât) ikâmesi emredildi (Bakara 2/3; A’râf 7/170; İbrahim 13/31, 40; Meryem 19/30-31, 55; Hûd 11/87; Ankebût 29/45; vd… Bu konuda geniş bilgi için “Namaz Bir Tevhid Eylemi” isimli kitabımıza bakılabilir.)

Böylece Hz. Musa’nın yürüteceği Tevhid mücadelesi, iki temel esas ekseninde başlayacaktı:

1) İlmin müntehâsı (varacağı son sınır) olan Tevhid; 2) ibadetin kemâli olan Namaz.

“İlâh”ın varlığı, bu ilâha ibadet/kulluk edilmesini gerektirir. Kulluk, hayattaki her türlü faaliyette yüce Allah’a yönelme anlamına gelen geniş kapsamlı bir kavramdır. Fakat burada özellikle namaz ibadetinden söz ediliyor. Çünkü namaz en “bütünleşmiş” ibadet biçimi ve yüce Allah’ı anmanın en mükemmel yoludur. Çünkü namaz sırf Allah’ı anma amacına yönelik olduğu belli olan, başka her türlü yan etkiden ve amaçtan arınmış olduğu tartışmasız olan bir ibadet biçimidir. Namaz, insanların vicdanlarını sırf bu amaca yönelmeye hazırlar, yüce Allah ile ilişki kurma özlemi üzerinde konsantre eder, hissî yoğunlaşma sağlar.

14. âyette namaz, önemine binaen müstakil olarak emredilmiş, namazın Allah’ı hatırlamak (zikir) için olduğuna dikkat çekilmiştir. Zikir; mabudu hatırlamak, kalp ve dili O’nu anmakla meşgul etmektir.

“Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl”emriyle şu da kastedilmiş olabilir:

“Namazı hasseten/özellikle beni hatırlamak (zikir) için kıl, onunla riyakârlık yapma! Onu Benden başkasını zikir ile (anmak suretiyle) şaibeli hâle getirme!”

Namazın asıl amacı ve zihinsel gerekçesi işte budur. Namaz insanlara dünyevi zevkler nedeniyle Allah’dan gafil olmamaları ve insanın kendi başına bağımsız bir varlık değil, Allah’ın kulu olduğunu hatırlamaları için farz kılınmıştır.

Namaz, insana Allah’ın varlığını, birliğini, eşsiz ve ortaksız olduğunu hatırlatmak için günde beş vakit olarak farz kılınmıştır. Zira ikâme edilen, gereği gibi kılınan her namaz; kıyâm, rükû, secde hallerinde tekbir (Allahu ekber), tesbih (Sübhân-Allah), tahmid (Elhamdü lillah) ve kıraat ile bütün zikir çeşitlerini, hatta tüm varlıklar âleminin tesbihâtını ihtiva eden bir ibadettir.

Bazıları bu emrin, ‘Namazı kıl ki seni hatırlayayım’ anlamına geldiğini söyler.

Bakara suresinin 152. âyeti ise, her iki anlamı da birleştirir:

“Siz Beni zikredin (anın, hatırlayın) ki Ben de sizi zikredeyim (hatırlayayım, dikkate alayım).”

“Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl.”talimatına göre, namazı vaktinde kılmayı unutan kimse hatırlayınca kılmalıdır. Bu, Enes’ten (r.a) rivayet edilen bir hadisle de desteklenir:

Peygamber Efendimiz (s.a), “Bir namazı unutan kimse hatırladığında onu kılsın…” buyurdu, sonra “Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl.” âyetini (Tâhâ 20/14) okudu (Buharî, Mevâkîtu’s-Salât 37).

Aynı konuda bir hadis-i şerif daha vardır: “Eğer namaz vaktinde uyursak ne yapalım?” diye sorana Rasulüllah (s.a); “Uyuyana günah yoktur, bir kimsenin uyanıkken namazı terk etmesi günahtır. Bu nedenle bir kimse namazı kılmayı unutur veya uyuya kalırsa hatırladığında veya uyandığında kılar.” cevabını vermiştir (Müslim, Mesâcid 314-316; Ebû Davûd, Salât 11; İbn Mâce, Salât 10; Nesaî, Mevâkît 53)).

Abdullah YILDIZ

(Bu yazı Tefhimü’l-Kur’ân, Beydâvî Tefsiri, Fî-Zılâli’l-Kur’ân, Beyânü’l-Hak, Kur’ân Mesajı, Kur’ân Yolu isimlitefsirlerden özetlenmiştir.)

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

ETİKETLER: Tevhid
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.