islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4708
EURO
36,1515
ALTIN
2.958,85
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Siyanür Denetimi İntiharları Önleyebilir mi?

Siyanür Denetimi İntiharları Önleyebilir mi?

Siyanür Alımı İçin Bir Takip Sistemi Oluşturulacak

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, kabine toplantısı sonrası açıklama yapıyor. Son günlerde artan siyanür yoluyla hayatına son verme olaylarına da değinen Kalın, “Siyanürü aldıktan sonra bunun nerede kullanıldığını görmek için bir takip sistemi oluşturulacak” diye konuştu.

Siyanür Denetimi İntiharları Önleyebilir mi?

Değerli okuyucularım;

Bir insan, hangi sebepten dolayı olursa olsun elinde bulundurduğu bir bıçakla başka bir insanı öldürmesinden dolayı işlediği cinayette kullandığı bıçağın satışını, herkesi kapsayacak bir şekilde yasaklamak, kriminolojik perspektiften hem hadisenin sebep sonuç ilişkisi açısından doğru tahlil edilmediğine, hem de buna benzer cinayet olaylarının önüne geçmek açısından da isabetli bir tedbir alınmadığının açık göstergesidir. Bu durum, siyanür ile topluca intihar vakıaları için de geçerlidir. Hükümetimiz, siyanür kullanılarak, üst üste yaşanan intihar vakıalarını bütünüyle ortadan kaldırmak değil ama belki de kontrollü bir şekilde önlemek niyetiyle siyanür alımına belirli kısıtlamalar ve bunun kullanımı ile ilgili bir takip sistemi getirmek istemektedir.

Bir sosyal bilimci olarak şunu açıkça söyleme gereği duymaktayım. Eğer modern toplumlarda özellikle çarpık kent kültürü atmosferinde yaşayan insanları maddî/manevî bunalımlara iten çevresel sosyo/ekonomik şartlar iyileştirilmediği sürece belki bu sefer siyanürle değil ama başka alternatif yöntemlerle intihar olayları artan oranda devam edecektir. Bu bağlamda bizler daha önceki bir yazımızda konu ile ilgili olarak daha çok sosyal devlete düşen görevler kapsamında sessiz yoksullara ve borçlulara yönelik bazı sosyal politika tedbirleri önemine işaret etmiştik.

Hakikaten çalışma gücünde olan fakat çalışmak istediği halde iş bulamayan yoksullara yönelik aktif istihdam politikalarının yanında işgücü niteliği taşımayan/çalışamayacak konumunda olan gizli yoksullara yönelik etkin ve sürdürebilir kamusal sosyal yardım konseptleri uygulanmadığı sürece insanlarımız yalnızlaşma ve çaresizlik içinde psikolojik bunalımlar yaşayacak ve bu sorununu kendi başına aşamayanlardan bir kısmı en azından intihara teşebbüs edecektir. Bu yazımda ise maddî musibetlerden kurtulmak için çırpınan ve/fakat başarılı olamayan insanlarımıza kendi ruh dünyalarına yönelik manevî tesellilerin ötesinde hayat mücadelelerine dair bazı direnç mekanizmaları takdim etmek istiyorum.

İntiharı Önleyen Manevî Mekanizma Olarak Güçlü İrade ve Aktif Sabır

Manevi değerleri ve buna bağlı mukavemetleri zayıf olan insanların başa çıkamadığı sorunlarını kendi gayretleriyle çözemedikleri için, ümitsizlik içinde tek ve son çare olarak bazen intiharı düşünebilir. Günümüzde sosyal adaletin tesis edilememenin bir sonucu olarak yoksul bazı kesimlerin inanç ve sabır duyguları zayıflamakta ve sonuç olarak yoksulluğa bağlı sosyal ve manevî sapmalar meydana gelebilmektedir. İntihar olaylarını engelleme noktasında manevî sosyal hizmetler kapsamında kalplere dokunan telkin ve nasihatler günümüze ışık tutacak niteliktedir.

Bu bağlamda sosyal risk kapsamında olan kişilere, intiharın geri dönüşü olmayan utanç verici ve uhrevî yönden felaketli bir davranış olduğu telkin edilmelidir. Kişiler, her şeye rağmen aktif sabır göstererek, iradelerini Hak ve tevekkül çizgisinde kullanmalıdır. Bazı noktalarda iradeleri daha zayıf olan kişilerin bile böyle bir teşebbüse girişmediklerini hatırlatarak, kişiye güçlü bir iradeye sahip olmanın yolları ve musibetlere karşı aktif sabır yöntemleri öğretilmelidir.

Aktif sabır, insanın kendi gücü ve iradesi dışında ve maddî-manevî yönleriyle değişik türde tezahür eden sıkıntı, bela, musibet ve meşakkatlere karşı heyecana kapılmadan, tedirgin olmadan, fevrî hareketlerde bulunmadan, paniğe kapılmadan fakat soğukkanlılıkla mukavemet etmektir. Başa gelen belalara dayanmak ne kadar sabır ise Allah’a sıkıntı dönemlerde de ibadette devam etmek de o kadar sabırdır. Sabır, hak yolda yaşamanın bedeli olan zorluklara göğüs germek, musibetler karşısında yılgınlık göstermeyip direnmek, cesaret ve dayanıklılık göstermek, hedefe ulaşmak konusunda direnç, ahlâkî disiplin ve nefsi kontrol altında tutmaktır. Her insan, hayatında değişik derecelerde ve değişik alanlarda farklı imtihanlara tâbi tutulmaktadır. Bu gibi durumlarda, Allah, insanlara şunları tavsiyelerde bulunmaktadır:

“Ant olsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik ve hastalık) ile deneriz. (Ey Peygamber) Sabredenleri müjdele. O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz ona döneceğiz derler. İşte Rabbinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.” (Bakara: 154-157).

Bundan dolayı örnek olsun diye Peygamberimiz (sav) musibetlere karşı şöyle dua etmiştir:

“Ya Rabbi, Sen’den bana dünya musibetlerini küçültüp kolaylaştıracak bir yakîn (aktif sabır/sağlam iman) istiyorum.” (Buhârî; Merdâ 7).

Ezcümle

Hayatta imtihan nev’inden değişik türde problem, çile ve musibetler meydana gelebilir. Bunların karşısında insanın, imtihanın türüne göre sabır adına uygun tutum ve davranışlar sergilemesi gerekmektedir. Mesela kişi, içinde bulunduğu zor durumdan kurtulmak ve daha iyi sonuçlar elde etmek adına helal yollardan arayışlarına devam ederken, mevcut olanla yetinmesini ve maddî zorluklarla tasarruf ederek yaşamasını bilmelidir. Kişi, imkânların yetersizliğine rağmen şartların daha müsait hâle getirilmesine yönelik mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmemelidir.

Kuran-ı Kerim’e gönül veren bir insan, sabır gerektiren bütün işlerde aceleci olmamalıdır. Her işini teenni ile (sükûnetle, dengeli ve ölçülü) yapmalıdır. Çaresizlik ve ümitsizlik telkinlerine itibar etmemelidir. Sosyal çözülme, ahlâkî erozyon ve ferdî bozulma eğilimlerine karşı şahsiyetini korumalı ve doğru ilkelerden asla ayrılmamalıdır. Ahde vefa bağlamında en zor zamanlarda dahî başta kendi bedeni olmak üzere Allah’ın gizli ve açık emanetlerini korumada hassasiyet göstermeli ve galu belada verilen sözü tutmada sebat göstermelidir.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi