islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4708
EURO
36,1515
ALTIN
2.958,85
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

İslam İnsanı Sağlam İman Sahibi Olacak

İslam İnsanı Sağlam İman Sahibi Olacak
29 Kasım 2019 17:42
A+
A-

Allah’a, Peygambere ve ahirete… nasıl iman ediyoruz?

Ağzında iftar etmek için çiğnemeye başladığı bir hurma var iken cihad çağrısı alan ve “Benimle cennetin arasına bu hurma parçası mı girecek” diyerek onu atan ve devam etmekte olan muharebeye katılarak şehid olan sahâbî gibi mi, kendisine suikast yapacak olana Peygamberimizi kurtarmak için onun yatağına yatıp Efendimizin savuşup gimesini sağlayan Hz. Ali (r.a.) gibi mi, Uhud harbinde Peygamberimiz’in başına indirmek üzere kılıcını kaldırmış olan müşrikten onun mübarek başına kurtarmak için çıplak eliyle kılıcı tutup sakat kalan Talha (r.a.) gibi mi, malının tamamını İslam’ın korunması ve yayılması için bağışlayan Ebu Bekir (r.a.) gibi mi… yoksa Allah affeder deyip harama dalan, dünya hazlarında ileride, ibadetlerde ve manevi hazlarda geri kalan, ahireti verip dünyayı alan gafiller, zalimler, günahkârlar gibi mi iman ediyoruz?

İsimlerini andığım İslam büyükleri, kâmil insanlar kadar olmasa bile davranışlarını yönlendirecek ve sapmaları engelleyecek güçte ve derecede bir iman olacak İslam insanının imanı.

Bu iman eğitimle ve salih amel ile kazanılır. Önce sağlam ve sarsılmaz bilgi edinilir ve ona iman edilir (ilme’l-yakin). Sonra kafa gözü ve kalp gözü ile rüyada ve uyanık iken iman ettiği şeyleri görür, hisseder, tadar; iman, görülen ve tadılan hale gekir (ayne’l-yakin). Nihayet ölmeden evvel ölür, ibadetlerinde ve davranışlarında ilahî huzuru yaşar, aşkın ateşiyle yanar, elverdiği kadar vuslat ile dudaklarını ıslatır ve iman “hakka’l-yakin” derecesine vasıl olur.

İslam insanı ben en iyi, diğer Müslümanlardan farklı/üstün, kurtulmuş, imtiyazlı, kamil… insanım demez; peki ne yapar ve ne der ki, onun sözünden daha güzeli bulnamaz?

Sorunu cevabını Allah Teâlâ lütfediyor:

Allah’a çağıran, Allah rızasına uygun davranan (amel-i salih sahibi olan) ve “Ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır! (Fussılet: 41/33).

Bu âyet İslam insanının üç önemli vasfını açıklıyor:

İmanı ve Allah rızasına uygun davranışlarıyla, yaşayışıyla Müslüman olacak ve “ben Müslümanlardanım, benim başkalarında olmayan, olamayan bir dînî/ilâhî özelliğim yok” diyecek, böyle olup böyle diyerek insanları Allah’a güzel kul olmaya çağıracak; yani İslam’ı anlatarak, güzel örnek olarak ve eğitime katılarak Allah’a çağırmış olacak.

İslam insanının imandan sonra ikinci vasfı güzel ahlaktan doğan amel-i salihtir.

Güzel ahlakın ve mel-i salihin örneği Sevgili Paygamberimizdir (s.a.). Kur’an’da, ezanda, namazda, zikirde, hemen her vesile ile Peygamberimizin adının anılmasının hikmeti, onu örnek almayı unutmamaktır. Onu örnek almak her bakımdan onun gibi olmak demek değildir; çünkü onu Rabbi eğitmiştir ve o peygamberdir, insana /beşere ait olabilecek kemalin de zirvesindedir. Ama onun hayatı ve davranışları doğru öğrenildiğinde, kendisine özgü olanla, ümmete örnek olanı ayırmak mümkün olmaktadır.

Amel-i salih elde tesbih, başta sarık akşam sabah dil ile zikir, namaz, oruç, hac, umre, zekattan ibaret değildir (keşke bunlar da hakkıyla yapılabilse).

Amel-i salihin hem kaynağı hem meyvesi güzel ahlaktır.

Amel-i salih sahibi İslam insanı haklarının ve vazifelerinin şuurunda olur. Haklar ve vazifeler kendine, ailesine, akrabaya, komşuya, işvene, işçiye, içinde yaşadığı cemiyete, ümmete ve bütün insanlara ait olmak üzere birbirini kuşatan halkalardan oluşur.

Bugün Müslüman ferdin, ailenin, cemiyetin ve ümmetin hep şikayet konusu olan eksikleri ve kusurları işte bu halkalara ait hak ve ödevlerin ihmalinden, kusurundan, yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.

Haklara ve ödevlere hakkıyla riayet edecek insan İslam insanıdır; onu nerede bulacağız, nasıl yetiştireceğiz?

Buradan devam edelim

Hayrettin KARAMAN

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.