islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4764
EURO
36,4423
ALTIN
2.951,48
BIST
9.375,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

‘Deccal Tabakta’

‘Deccal Tabakta’
28 Nisan 2017 12:44
A+
A-

Nesilden nesile aktarılan, tabi doğal tohum. Doğurgandır, sağlıklıdır, doğaldır. Hastalık üretmez. Ürün tadı, kokusu güzeldir, sağlıklıdır. Çabuk bozulur, çürür, bir hafta dolapta saklayamazsınız, tüketmelisiniz.

Yaratılışı değiştirmek Baş Şeytan İblîs’in çizgisindeki İnsan ve Cin Şeytanları’nın bütün insanlık için ürettiği en iyi planlardan biri…. Doğal olana müdahale edip onu doğallığının dışına taşımak. İnsanları bu müdahalelerle kontrol eder hale gelmek…Ve neticede taraftarlarıyla yeryüzünde Rablığını ilan etmek… Tohumlara yapılan bütün müdahaleler, Allah’ın yarattığını bozmak yönünde. İşte bu konuyu en güzel şekilde kitaplaştıran Kemal ÖZER beyin “Deccal Tabakta”isimli kitabı konuyu son derece güzel ortaya koyuyor.

ÖZER, kitabında konuyu bütün ön yargılardan sıyrılmış bir biçimde işliyor. Sahasında yapılmış bir kapsamlı çalışma. Mutlaka herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir eser. Bu konudaki yanlış eksik ve bilinçli sulandırmalara, yönlendirmelere en iyi cevap niteliğinde bir eser diyebilirim. Sayın ÖZER, doğal olanı her sahada bozan ve ilim adına yapılan çalışmaların isimlerini Trans genetik teknolojisi, Hibrit tohumları, Modifiye organizmalar, genetiği değiştirilmiş organizmalar olarak tanımlıyor. Bu tanımlamalar sonrasında subjektif bir yaklaşımdan kaçınan ÖZER, deccalın nasıl tabağa girdiğini tarihsel süreci ile zengin dip notlarla, belgelerle ortaya koyuyor.Artık her yemek yediğiniz tabakta deccalı arayabilirsiniz. Bu arada bizim kültürümüzde Deccal’in şerli kişileri ve şer işleri vurguladığını hatırlatalım. Bunun için, önce beslenmek için tükettiğiniz ürünlerin üretim biçimini çok iyi bilmeniz gerekir. Ancak o kadar bilgi kirliliği var ki en iyi ölçü yine sizin damak lezzetiniz olacak. Tabi eğer tat hissiyat duyumunuzu şuana kadar kaybetmediyseniz.

Kitabı okuduğumda, adeta Şeytanın somutlaşmış insan halini gördüm. Uluslararası şirketlerin ve yerli işbirlikçilerinin, hem ticari alanda hem ilmi alanda, hem bürokraside, insanlığın geleceğini nasıl tehdit ettiğini okuduk. Sermaye, gücü ile devletlerin politikalarını nasıl belirlediğini, uluslara kabul ettirmek için, uluslar arası kuruluşlara nasıl GDO’nun zararsızlığı yalanın onaylatıldığını gördük. Uluslar arası ticarette ki kriterleri çıkarları doğrultusunda nasıl şekillendirdiğini gördük. Şeytan artık tarlalarımıza, yiyeceklerimize müdahale ediyor. İnsan şeytanlaşarak, Allah’ın yarattığını değiştirerek, tatsız tuzsuz, lezzeti olmayan, her çeşit hastalığı bünyede ürettiren yiyeceklerle tüm insanlığa saldırıyor. İşte bu davranışlar vahiyle bildirilen şeytanın işlemdir. “Onlara …emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.”“Sen de onların ekserisini şükreden kullar bulmayacaksın.”(Nisa 119 )

Atalık tohumu nedir?

Nesilden nesile aktarılan, tabi doğal tohum. Doğurgandır, sağlıklıdır, doğaldır. Hastalık üretmez. Ürün tadı, kokusu güzeldir, sağlıklıdır. Çabuk bozulur, çürür, bir hafta dolapta saklayamazsınız, tüketmelisiniz.

Hibrit tohum nedir?Melezleşmiş tohum. Mevsim dışı yetiştirilir, ikinci sene ürün verimi alınmaz. Toprağı zehirler, kış ayında domates, patlıcan yememizi sağlar, ama bu ürünleri böcekler bile yemez. Tadı yok, kokusu yok ama dolapta uzun süre ile saklayabilirsiniz.

GDO’lu tohum nedir?Genetiği ile oynanmış, değiştirilmiş, yaratılışı bozulmuş tohum. Laboratuvar tohumudur, meyvesi tohumu ürün vermez. Bir kullanımlıktır. Tadı kokusu yoktur toprak zehirler. Kanser artışlarına yüksek katkısı vardır. Dolapta bile kendi kendine büyür.

Kitap okunduğunda insanlığın nasıl bir ağ ile bütün kuşatıldığını gördüğünüzde önce kızacak, dehşete kapılacaksınız. ‘’Bunlarla nasıl mücadele edeceğiz ’’ diye düşünerek bu ürkütücü tablo sizi yılgınlığa itmemeli. Asıl güç milletlerin olup, devletlere baskı yaparak bunlar engellenebilirler. Bu bir gıda savaşıdırBu bir nüfus üzerine yapılan kontrol yöntemi olup mankutlaştırma projedir. Savaş stratejileri uzun zamandan beri gıda üzerinden yapılıyor. Peki bizim Devlet olarak bizim stratejimiz nedir?

Düşünce üretebilme kalitesi sağlıklı beslenme kalitesi ile direk ilişkilidir. Siz toplum olarak genetiği bozulmuş, laboratuvarlarda üretilmiş kimyasal şeyleri yedikçe, beslendiğiniz hayvanlar bu kimyasallarla beslenilirse, süreç içinde beyin üzerindeki olumsuz etkilerini zaten fark edemeyeceksiniz. Konuşan ama asla anlaşılmayan bir topluma doğru hızla gidiyoruz. Sonra neden çocuklarımız okuduğunu anlamıyor diyeceksiniz. ( Gerçek kalkınma, bir bütünlük içerisinde ana projeye; Toplumsal Kalkınma projesine bağımlı olarak yapılan milli taban projesidir)

Ülkemizde Biyogüvenlik Kanunu hazırlanmıştır.

Bu kanunlara baktığımızda sözüm ona gösterilen yüksek bir hassasiyet görüyoruz. Ama güçlü yerli ve dış firmaların ürettikleri kimyasal gübre ile topraklarımız zehirlenirken, bir yandan da bu hibrit, GDO’lu tohumlarla zehirleniyoruz. Sonra çiftçi soruyor ‘’İlk kullanıldığında yüksek verim veren bu toprak ikinci yıldan sonra neden kuraklaşıyor?’’ diye.

Bu konuyla ilgili Tarım bakanlığına da, Sağlık bakanlığı da halkın güveni sarsılmıştır. Milletin beslenmesi için sağlık tedbirleri almak zorunda olan bir bakanlık, bu alanda milleti sömüren ve uyduruk raporlarla Sağlık bakanlığı ve Tarım Bakanlığının denetiminden rahatlıkla geçmektedir. Bakanlıkça kurulan denetim kurullarından çok, hasta sayısının artması, hastalıkların çoğalması, tarıma vurulan darbenin göstergesi olarak tarım ürünlerindeki ithalatın artması, bizim için çok daha somut göstergedir. 2003-2015 yılları arasında tarım ve hayvancılığın desteklenmesine 61 milyar lira, tarımsal ürün ithalatına ise 270 milyar lira kaynak aktardık. Yanlış politikaların tarım ve hayvancılığı bitme noktasına getirdiği gerçeği içeride de hayvancılığı tekelleştirmeye itmiştir. Tarım ve Hayvancılık Bakanı olan Mehdi Eker’e 2012’de “tarıma sağladığı destekler ve başarıları” nedeniyle Fransa hükumeti tarafından şövalye nişanı verildi. Milli tarım politikası bu mu?

Genetiği değiştirilmiş ürünlerin üretilmesi ve ithal edilmesi maalesef ülkemizde uygulanmaktadır. Bunun azı çoğu fark etmez. Milleti zehirleyenlere ve sonra hasta edenlere yol aç, sonra millete git, hastaneye yol aç öyle mi? Bu konuda toplumun sağlığını korumakla sorumluluk yüklenenler ‘’Kim bir hayra sebep olursa ona ondan bir pay vardır. Kim bir şerre vesile olursa ona da ondan bir pay var.’’ şeklindeki vahiy ilkesini unutmamalıdır. (Nisa 85)Sağlık konusunda bir takım çıkarlara boyun eğen bürokrasi yada üst düzey yönetici, yarın mahşerde Allah’ın huzurunda hesap vermeyi sürekli gündemlerinde tutmalıdır. Tabi sorumluluk duygusu gereği, biz işimizi ahirete de bırakmayacağız. Hakkı söyleyeceğiz. Milletimizin sağlığını korumakla sorumlu Sağlık Bakanlığı, genetiği bozulmuş ürünlerin üretilmesinden koruyamıyorsa, en şiddetli biçimde milletimizin bu konuda tepkisinin oluşması için elimizden geleni yapacağız. Bizim için ölçü pazarlarımız olacaktır. Pazarlarımızdaki meyvelerin kokusu olacaktır. Öyle para ile çıkartılıp konuşturulan, para ile yazılmış raporlar değil. Sağlık verilerine bakacağız. Milletin hastalıklarla ilişkisi ne durumda buna bakacağız.

Tabi içeriden de bu hibrit tohumları ve GDO üretimi devam etmektedir. Bilerek veya bilmeyerek dadamın düşüncesi ve amali milli değilse, sözü milli olmuş ne çıkar? Milletin aleyhine olacak hiç bir politikanın haklı gerekçesi olamaz. Şimdi takip edeceğiz. Devlete ait tarım arazilerini, üretim yapmak için halka dağıtıp istihdam oluşturacak yeni bir tarımda kalkınma programına dönüştürme yerine, tarım arazilerini yabancıya kiralama gibi politikalar geliştirip, maliyeye gelir elde edeceğim dersen, bir molla kasım defterini çıkar dürer. Sorumluluğunuz büyüktür. Milletin sağlığını korumak zorundasınız. Tükettiğimiz ürünler, hastaneler için bir sermaye oluşumu için GDO’lu olarak üretilemez. Ancak maalesef gerçek budur.

Öğretilmiş çaresizlik her sömürü alanı için bir slogan üretir. Satın aldığı insanların kalemi ile ağzı ile topluma çaresizliği aşılamaya çalışır. Üst düzey yöneticileri de bunlarla etkiler. Yayın organları güçlü bir silah olarak kullanılır. Bu yalanın biçimsel ortak niteliği, söylemsel içerikle iç içe olup, kalabalıklar üzerinde bir korku yayma politikası ile zemin hazırlar ve slogan atmaya başlar. Örneğin iktisat tanımlamasında. ‘’ Kıt kaynakların sınırsız ihtiyaçları karşılaması’’ olarak tanımlamaları gibi. Bu dil yediğimiz ürünler içinde kullanılarak ‘’ Dünya nüfusu artmakta, doğal üretim biçimi ile dünya nüfusu beslenemez’’ sloganı ile yayılmaya çalışılır. Onun için genetiği ile oynanarak üretilen yeni gıdaları üretmek zorundayız, diyorlar.

Yaşı ilerlemiş insanlarımız hatırlar, semt pazarlarına gidildiğinde, daha pazarın başından Rabbımızın bize aynı topraktan çeşit çeşit ikram etmiş olduğu sebze ve meyvelerin kokusunu alırdık. Şimdi semt pazarlarında şeklen tek tip haline gelmiş ama kestiğinizde kokusu tatsız meyveler hakim. Tükettiğimiz bu ürünleri satın alıyor özenle yıkıyor hazırladığımız karışımla porselen tabaklarımızı bunlarla doldurup yiyoruz. Ve Deccal Tabakta… Milletin sağlığı tehlikede…

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.