Kur’an diyor ki: “Yerde ve gökte olan her şey ve herkes Allah’a ibadet ediyor. Onu anıyor, Onu anlatıyor ve Onu hatırlatıyor.”[1][1]
Evrende olan her şey ve herkes, madem ibadet halinde, öyleyse bu alem ve bu kâinat bir mabettir, bir camidir. Madem kâinat ve evren bir mabeddir, öyleyse mabedde eğlence olmaz. Hele yılbaşı adı altında çılgınca kutlamalara, günahlara ve haram eğlencelere asla tenezzül edilmez. Hiçbir zaman tenezzül edilmez. Neden? Çünkü ey hanımefendiler ve beyefendiler, ey inananlar ve inanmayanlar hepiniz mabettesiniz. Camide dans edilir mi? Mabette yatak kıyafetine benzer kıyafetlerle müstehcen bir şekilde dolaşılır mı? Günah işlenir mi? İçki içilir mi? Kumar oynanır mı? Fuhuş yapılır mı? Cinayete, hiyanete, hırsızlığa, yolsuzluğa tenezzül edilir mi? Yalana, yağmaya, kavgaya ve zulme teşebbüs edilir mi? Hayır. Bunların hiçbirine yer verilmez. Neden? Çünkü camidesiniz. Mimarı Allah olan, taşı-toprağı, canlısı-cansızı Allah diyen kâinat ve evren adında bir mabedin içinde bulunmaktasınız. Mabette böyle şeyler yapılmaz.
Bu mübarek Anadolu toprakları, veliler otağı, şehitler yatağıdır. Hâla bu vatan için şehit vermeye devam ediyoruz. Bu topraklar için Âkif:
“Şüheda gövdesi bir baksana dağlar, taşlar,
O rükû olmazsa dünyada eğilmez başlar.”
Diyor.
Öyleyse değerli kardeşlerim, dikkat edeceğimiz hususlar şunlar olmalı:
1-Bu dünya, ehl-i dünyanın oyun alanıdır, ama aklı başında olanlara, Allah’a ve Onun gönderdiği Kur’an’a inananlara göre bu dünya bir mabettir. Mabette oyun-eğlence olmaz. Ahiretin bir tarlasıdır, tarlada ter vardır, çalışma vardır. Allah’ın isimlerinin aynasıdır. Aklı başında olanlar, her varlıkta Allah’ın isimlerinin türlü türlü tecellilerini seyrederler, tefekküre dalarlar, “ne güzel” demezler, “ne güzel yaratılmış” derler. Güzelliği, yaratılmışa değil, Yaratıcı’ya bağlarlar. Aklı başında olanlara ve vicdanı bozulmamış, Allah’ı unutmamış kimselere göre be dünya oyun ve eğlence yeri değil, imtihan salonudur. İmtihan salonunda, herkes sınav sorularına cevap vermekle meşgul olur. Sınav salonunda eğlenenler, sınavı kaybederler. Sınav salonunda sınav bitinceye kadar kimseye dokunulmaz. Dokunulmaması, dokunulmayacağı anlamına gelmez. İşte bir sınav salonu ve bir mabed olan bu dünyada da eylenenlere belli bir müddet dokunulmaması dokunulmayacağı anlamına gelmez. Allah açık açık haber veriyor:
“Zalimlerin yaptığından Allah’ın habersiz olduğunu sanma. Biz, onların (Allah tanımazların, dünyayı oyun-eğlence yeri sananların, haram ve günahlarla yatıp kalkan zalimlerin) hesabını gözlerin kamaşacağı bir güne bırakıyoruz.”[2][2] “Ben onlara mühlet veriyorum. Benim tuzağım çok kuvvetlidir.”[3][3]
Kanuni Sultan Süleyman, meyve ağaçlarını saran karıncaların durumunu beyitlerle Ebussuud Efendi’ye sorar:
Ağaçları sarsa eğer karınca,
Zarar var mı karıncayı kırınca
Ebussuud Efendi’nin cevabı âlime yakışır tarzda olur:
Yarın Hakk’ın divanına varınca
Süleyman’dan alır hakkın karınca
Karıncanın hakkını Padişahın yanına koymayan Allah, kimin yaptığını yanına koyar.
2-Eğlencelerimiz, değerlerimizi ve şehitlerimizi incitecek cinsten olmamalı, Allah’ı, Allah’ın veli kullarını gücendirmemelidir.
3- Yeni bir yıla kavuşturan Allah’a şükür edilmeli, yeni bir yıla yığın yığın günahlarla değil, geçen yılların günahını affettirmek için tevbe istiğfarla girilmelidir.
4-Milli Piyango bileti, milli kumardır. Kumar gibi o da haramdır. Bu harama da el uzatılmamalı. Çünkü buna el uzatanın eli daha ahirete gitmeden yanıyor. Bu bileti alan kaybetse, bilete verdiği para gidiyor. Kazansa, gelen para, kazananın iki yakasını bir araya getirmiyor, tam tersi, iki dünyasını da cehennemleştiriyor. Yıl başı parasıyla abad olan görülmemiştir, hepsinin sonu berbat olmuştur.
5-Yılbaşı, Hz. İsa’nın (as) doğum yıl dönümü münasebetiyle Hıristiyanların kutladığı bir gelenekse, bizim bu kutlamalara katılmamız yine mümkün değildir. Çünkü bir peygamberin doğumu, Allah’ın rızasına aykırı unsurlarla kutlanmaz.
6-Elimizdeki nimetlerin kadr u kıymetini bilelim:
Yüce Rabbimiz, bütün dinlerin ahlak ve ahkamını İslamiyet’te, bütün semavî kitapların ahkâm ve ahlakını Kur’an’da, bütün peygamberlerin özellik ve güzelliklerini de Peygamberimiz Hz. Muhammed’de (sav) toplamış, dinimizi kemale erdirmiş, bize olan nimetini tamamlamış, din olarak da sadece İslam’dan razı olacağını çok net bir şekilde açıklamıştır.[4][4]
Bu nimetler elimizde iken -İlmî ve teknolojik gelişmeler hariç- şurdan-burdan ahkâm ve ahlak dilenmemize ihtiyaç kalmamıştır. Bütün peygamberler dirilse, gelse onların da uyacakları tek şahsiyet Hz. Muhammed’dir (sav). O peygamberlerin sonudur ve sonuncusudur. Kemalin, cemalin zirvesindedir. Doğuluların-Batılıların ittifakıyla O, insanlığın son şansı ve kurtarıcısıdır.
Ne güzel söylemiş söz sultanları:
Din, hayatın hayatı
Hem nuru, hem esası
İhyay-ı dinle olur
Şu milletin ihyası.[5][5]
Aşık Yunus neder dünyayı sensiz,
Sen hak peygambersin şeksiz-şüphesiz,
Sana uymayanlar gider imansız,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed. (sav)
Dr. Vehbi KARAKAŞ
[6][1] Bkz. İsra, 17/44; Cuma, 62/1; Hicr, 15 / 85
[7][2] İbrahim, 14 /42
[8][3] A’raf, 7 / 183
[9][4] Bkz. Maide, 5/3
[10][5] Sözler, Lemaat, 695.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi