Çocuklara, sahip olunan nimetlerin zaten olması gereken şeyler olmadığı ve bunların bir yaratıcısı ve aracısı olduğu mutlaka anlatılmalı ve hissettirilmelidir. Yapılan konuşmalarda, sahip olunmayan nimetlerden çok sahip olunanlara vurgu yapılarak farkındalık sağlanmalıdır.
Yazımıza Sevgili Peygamberimizin bir bereketli sözüyle başlayalım:
“Hiçbir anne baba evladına iyi bir eğitimden ve ahlaktan daha değerli bir miras bırakamaz.”
Tüm ebeveynler; ailesine ve topluma faydalı, kendine güvenen ve güzel ahlaklı evlatlar yetiştirmek ister. Ahlaki güzellik fıtratla olabilmekle beraber örnek davranış ve eğitimle kazandırılabilecek bir değer olup öncelikle aile içerisinde gelişir. Ahlaki eğitime ise şükür duygusunu kazandırarak başlamak en doğrusu olacaktır. Çünkü şükür; sahip olunan güzellikleri fark edebilme, paylaşabilme ve pozitif düşünebilme kabiliyetlerini de beraberinde getirir.
Her ebeveyn sahip olduğu maddi ve manevi imkânları evladına sunar. Hatta birçok ebeveyn “Bizim tek arzumuz ve çabamız onun mutlu olmasıdır.“ diyerek sahip olduğu imkânları zorlayarak çocuğuna daha fazlasını sunmaya çalışır. Ancak bu fedakârlıklar yapılırken çocuk, farkında olunmadan doyumsuz bir birey haline getirilebilir. Her isteği koşulsuz yerine getirilen evlat, yerine getirilen isteklerine karşılık mutlu olmasının yeterli olduğunu ve ailesinin görevinin onu mutlu etmek olduğunu düşünmeye başlayabilir. Bu duygu ve düşünce, çocuğu kanaatsiz bir birey haline getirebilir.
Şükür duygusu verebilmek
İyilik yapana karşı kalp, dil ve davranışlarla hürmet ve saygı gösterme duygusu olan teşekkür; çocuklara kazandırılması gereken bir bakış açısı ve duygudur. Ancak teşekkür, çocuğa bir hediye verildiği zaman “Evladım teşekkür etsene.” demekle verilebilecek bir kazanım değildir. Aksine tüm hayatın içerisine dahil edilerek verilebilecek bir kazanımdır. Ailece oturulan sofrada yemeğe nimetleri bizler için yaratan Allah‘a şükrederek başlamak, yiyecekleri bizler için pişiren anneye “Eline sağlık” demek ve çöpümüzü kapımızdan alarak hayatımızı kolaylaştıran görevliye teşekkür etmek gibi söz ve davranışlar; teşekkür bilincini yerleştirmek için güzel fırsat ve imkânlardır.
Çocuklara, sahip olunan nimetlerin zaten olması gereken şeyler olmadığı ve bunların bir yaratıcısı ve aracısı olduğu mutlaka anlatılmalı ve hissettirilmelidir. Yapılan konuşmalarda, sahip olunmayan nimetlerden çok sahip olunanlara vurgu yapılarak farkındalık sağlanmalıdır. Örneğin her akşam aile sohbetlerinde çocuklara gününün nasıl geçtiği sorulup verdiği olumlu cevaplar sonrası sahip olduğu güzellikleri görüp şükretmesi gerektiği hatırlatılmalıdır. Olumsuz cevaplarında ise nimetleri değerlendirme konusunda hatalarının olup olmadığı düşündürülüp, verilen nimetlerin her zaman kendi gayretlerimiz ile elde edilemeyeceği anlatılmalıdır. Yaşanan olumsuzluklarda dahi günü, sağlıklı vücudu ve onu seven ailesini yarattığı için Allah’a şükredip konuşmayı tamamlaması sağlanmalıdır.
Kazandırmaya çalıştığımız her değeri öncelikle kendi hayatımızda uygulamamız, çocuklara örnek olmamız açısından elzemdir. Birbirlerine teşekkür etmeyen ve elindekinin kıymetini bilmeyen şükürsüz ebeveynlerin, şükrü içselleştirmiş bireyler yetiştirebilmesi elbette ki zordur. O halde çocuklarımızı eğitmeden önce kendi hayatımızı düzeltmemiz, gelecek nesillerimize örnek olmak açısından kritik önemdedir.
İyi bir Müslüman ve iyi bir ebeveyn olmanın ön koşulu şükür, yüce kitabımız Kur’an -ı Kerim’de de üzerinde en çok durulan konulardan biridir. Rabbim hepimize hakkıyla şükredebilmeyi nasip etsin.
“Allah, sizi, annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme(duyularını) ve gönülleri verdi. (Nahl,114)
“O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir;ne az şükrediyorsunuz. (Mü’minun,78)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi