“İnsanlara Teşekkür İslâmî Görevimizdir” başlıklı yazımızda teşekkür etmenin Allah’ın emri ve Elçisi Hz.Muhammed’in öğüdü olarak ibâdet vasıflı bir vazifemiz olduğunu açıklamıştık. Bu makalemizde İslâmî Ölçülere Göre Nasıl Teşekkür Edilir mevzuunu inceleyeceğiz. Teşekkür etmenin üç ana yolu vardır.
a. İnsanlara; ”Teşekkür ederim, Allah senden razı olsun, Rabbim sizlerden razı olsun, “ demek. Buna sözlü teşekkür diyebiliriz.
b. Bizlere yapılan iyiliklere aynısıyla/enzeriyle veya daha güzeliyle mukabele etmek. Buna da fiilî teşekkür denilebilir.
c. Üçüncü teşekkür türü de dua etmektir. Eğer yapılan iyiliklere, sunulan güzelliklere aynısıyla veya daha gelişmişiyle mukabele edilemiyorsa iyilik yapan insanlara duacı olmaktır.
Evet, teşekkür etmenin bu üç yolunu özetledikten sonra şimdi ayrıntılara geçebiliriz.
Önce Aziz Peygamberimizin sözlü teşekkür etmeye temel teşkil eden öğüdünü sunalım. O şöyle buyurur:
“ Kişi kendisine iyilik yapan kişiye teşekkür eder ya da’Allah seni mükâfatlandırsın kardeşim derse teşekkür görevini yerine getirmiş olur.”
Bu bölümü şöylece örneklendirebiliriz. Para bozdurmak istediğimizde paramızın bozulması, bize tebessüm edilerek hal ve hatır sorulması, sorduğumuz bir soruya cevap verilmesi veya bir adres sorduğumuzda tarif edilmesi ya da hakkımız olan bir hizmetin zamanında yapılması gibi hayatımızın rutin akışı içerisinde muhatap olduğumuz iyiliklere ve güzelliklere ilgisiz kalmamalıyız. Mutlaka aziz Peygamberimizin buyruğuna uyarak teşekkür etmeliyiz.
Teşekkür etmemizi gerektirecek, iyilikleri ve güzellikleri örneklendirdik. Bunları sakın ha basite almayalım. Bakınız Şanlı Peygamberimiz ne buyuruyorlar:
“Size güleç yüzle bakılarak tebessüm edilmesi dahil iyi olan, güzel, doğru olan hiçbir şeyi küçümsemeyin.”
Teşekkür etme muhataba sevgidir ve saygıdır, bizim için de ahiret yatırımıdır. Evet, basit gibi görülür ama gün boyunca yapılan teşekkürlerin, haftalar ve aylar boyu yapılacak teşekkürlerinin her birinin 10 birim sevap alacağı düşünülürse ne büyük bir sevap yani âhiret yatırımı olabileceğini hesaplayabilirsiniz.
Teşekkür etmenin ikinci yolu da iyiliğe, aynısıyla veya benzeri ile karşılık vermektir. Fiili teşekkür olarak da vasıflandırabileceğimiz bu yöntemi kullanmamızı Peygamberimiz efendimiz emir buyuruyorlar.
Peygamberimiz emir buyurur da o emir hayırlara yol açmaz mı? Elbette açar. Yeter ki Allah’ın rızasını hedefleyerek Peygamberimizin öğütlerine kulak verebilelim. Aziz Peygamberimiz şöyle buyurur:
“Kendisine bedenî, malî ve ilmî herhangi bir iyilikte bulunulan kişi, kendisine yapılan iyilik türünden karşılık versin.”
Bir arkadaşımız, konut veya meslek komşumuz ve ilişkide bulunduğumuz herhangi bir kişi tarafından bize maddi değeri olan bir hediye verildiğinde, hatamızı bağışlandığında, ziyaret edildiğimizde, lehimize fedakârlıklar yapıldığında, kendilerine gitmediğimiz halde bize gelindiğinde, yani bu türden iyiliklere muhatap olduğunuzda mutlaka ve mutlaka aynısıyla mukabele edelim. Meselâ bize bir kalem mi verildi? O değerde bir kalem verelim. Bize bir gömlek mi ikram edildi? Biz de en az o değerde bir gömlek hediye edelim. Böylece İmkânımız ölçüsünde iyiliği aynısıyla veya benzeri ile mukabele ederek fiili teşekkürünüzü yapmaya çalışalım.
İyiliğe Daha Güzeli ile Teşekkür
İyiliğe aynısıyla karşılık verme ile de yetinmeyelim. Çünkü İslm bize yapılan iyiliklere daha iyisi ve güzeli ile mukabele etmemizi de öğütlüyor.
bize hayatımız boyunca ilke edinmemiz gereken bir erdemlilik ölçüsü veriliyor:
”En güzel şekilde karşılık verin.” (el-Fussılet 34)
Müminûn sûresinin 96. âyetinde ise “Kötülüklere karşı en iyi olan yöntemle mukabeleet,” buyruluyor. Kötülüklere karşı bile daha güzel olanla mukabele emir buyurulursa yapılan güzelliklere daha güzeliyle karşılık vermek elbette ki erdem üstü bir güzellik olur.
Teşekkür etmenin üçüncü yolu da duacı olmaktır. İyiliklere aynısıyla veya daha güzeliyle mukabele etmeye güç yetirilemiyorsa iyilik yapan insanlara duacı olmaktır.
Muhacir-Ensar Öneği
İslam’ın ilk yıllarında Mekke-i Mükerreme’de hayatlarını sürdüremeyecek duruma düşen ilk Müslümanlar Medine-i Münevvere’ye hicret etti. Aziz Peygamberimiz de hicret buyurdu. Peygamberimiz, Medineli Müslümanlar olan Ensar ile Mekke-i Mükerreme’den hicret eden MuhacirMüslümanlar arasında kardeşlik tesis eti. Falanı filanla kardeş ilan etti. Medineli Müslümanlar Mekke’den hicret eden Müslüman kardeşlerine pek büyük iyilikler yaptılar, sahip oldukları her iki nimetten birini muhacir kardeşlerine sundular. İnsanlık tarihinde erişilemeyecek kardeşlik ve fedakârlık örnekleri verdiler. Ensar’ın bu, kelimelerle dile getirilemeyecek büyük iyilikleri karşısında muhacirler bir taraftan sevinirken, diğer taraftan da karşılık verememenin üzüntüsünü yaşadılar. Peygamberimize gelerek duygularını şöylece dile getirdiler:
“Ya Rasulallah! Ensar olan kardeşlerimiz bize çok büyük iyilikler yapıyorlar, pek büyük fedakârlıklarda bulunuyorlar ama maddî imkânlardan yoksunluğumuz sebebiyle onlara hiç mi hiç karşılık veremiyor, fiilen teşekkür edemiyoruz.”
Peygamberimiz de onlara şöylece öğüt vedi:
“Üzülmeyiniz. Yapılan iyilikler karşısında eğer siz Ensar’dan olan kardeşlerinize dua ederseniz, Allah Zülcelal size teşekkür etmiş olmanın sevabın verir, onları da yaptıkları iyiliklerin benzerleri ile mükâfatlandırır.”
Yazımızı şöylece özetleyebiliriz: Önemli olan kafalarımız ve kalplerimizi Rabbimize karşı şükredici kul olmaya yöneltebilmektir. Bunu yaparken insanlara karşı da teşekkür edici olmaya çalışmaktır. Bu İslâmî/insanı vazifemizi sözle, yapılana aynısı veya daha güzeliyle karşılık vererek, ya da iyilik yapan kardeşlerimize duacı olarak yapabilmektir.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
MİRATHABER.COM – YOUTUBE