Günahkârları Cehennem’den koruyup Cennet’e götürecek ameller

İslâmî ölçülere uygun iman, Kur’ânın yüklediği görevler olan amellerle korunur. Cennet’e götürecek olan da İman ve onu koruyup geliştiren Kur’ânî amellerdir. Kişi ne kadar günahkâr olursa olsun imanını koruyarak Cehennem’den korunabilir, doğrudan Cennet’e de girebilir. Nasıl mı? Aşağıda ki makalemizde cevabı bulacaksınız.

a-Rahmeti sonsuz Rabbimiz, namaz, zekât, adalet, af ve sevgi gibi amellerimizi orta dereceli günahlarımızı bağışlama sebebi kılacaktır. O,şöyle buyurur:

“(Allah’ın emirleri ve yasaklarına uygun) salih ameller yapanların elbette ki kötülüklerini örteceğiz ve onları, yaptıkları işlerin en güzellerini ölçü alarak ödüllendireceğiz.”(Ankebût 7)

 b-Bağışlayıcılığı sınırsız olan Mevlâmız faiz, işkence, zina, aldatma ve iftira gibi büyük haramlardan sakınıcı davranışlarımız sebebiyle de diğer günahlarımızı bağışlayacaktır:

“Siz yasaklandıklarınızın büyüklerinden kaçınırsanız sizin günahlarınızı örteriz ve sizi değerli bir giriş yeri olan Cennet’e sokarız.” (Nisa 31)

c-Rabbimizin pek büyük bir bağışı da, günahlar bire bir yazılırken, sevapların en az on katı yazılacak oluşudur. Pek tabiî ki bu da çok büyük bir lütuftur ve sevap-günah dengesini lehimize çevirecektir.

“Allah’ın huzuruna bir güzel amelle gelene, onun on katı sevap verilir. Kötülükle gelen ise yalnızca onun karşılığı ceza verilir. Onlara haksızlık da edilmez.”(Enâm 160)

d-Allahımız, Kadir gibi Ramazan geceleri içinde yer alan ve her yıl bizi kuşatan müstesna bir gecede alınacak sevapları bin ayda alınacak sevaplardan daha hayırlı kılarak da bize lütuflarını yağdırmaktadır. Böylece günahlarımızdan arınma ve pek çok sevap sağlama imkânları bize verilmiş olmaktadır.

e-Bütün bu açıklananların üstünde Rabbimiz, hakları sahiplerine ödemek gibi şartlarına uyularak yapılacak yürekten tövbeleri kabul ederek günahlarımızı affedeceğini de müjdelemektedir:

“…Gerçek şu ki Allah, [insanların]kalplerinde olanı tümüyle bilendir. O, kullarının tövbelerini kabul eder, kötülükleri bağışlar, yaptığınız her şeyi de bilir. O, inanıp salih ameller yapanların dileklerini kabul eder. [Üstelik O, Âhirethayatında] lütfuyla onlara [hak ettiklerinden] fazlasını da verecektir. Hakîkati inkâr edenleri/kâfirleri ise [yalnızca]çetin bir azap beklemektedir.” (Şûra 25-26)

Rabbimiz, -tövbe edilmese bile- kendi varlığına, birliğine, yaratıcılığı ve yasa koyuculuğuna ortak koşulması dışındaki bütün günahları bağışlayabileceğini de bildirmektedir. (Nisa 48,116) Üstelik tövbelerimizin ardından imanımızı pekiştirerek yapacağımız güzel amellerimiz sebebiyle günahlarımız sevaplara da dönüştürülecektir:

“Ancak tövbe edip de inanan ve Salih ameller işleyenler başka. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”(Furkan 70?

***

Açıklanan bütün bu imkânların/amellerin bütününü veya bir bölümünü değerlendirebilecek müminler günahlarını eriterek imanlarını koruyabilir ve sevaplarını artırabilirler. Böylece onlar Müslüman olarak can verip amel terazilerinin ağır basmasını sağlayarak Cehennem azabından kurtulabilir, Cennet’e girebilirler. Rabbimiz şöyle buyurur:

 “ O Gün adalet terazileri mutlaka kurulacaktır. İslâm’a uygun inançları ve işleri ağır basanlar (Cennet’e girerek)kurtulacaktır. Tartıya vurulacak (inançları ve amelleri yetersiz olup) hafif gelecekler ise âyetlerimize karışı zalimce tavır koymaları sebebiyle kendilerini zarar uğratmış olarak Cehennem’e gireceklerdir.” (Araf 8-9)

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi