islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4888
EURO
36,2725
ALTIN
2.958,62
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

DUA VE CORONAVİRÜSÜ

DUA VE CORONAVİRÜSÜ
31 Ocak 2022 11:54
A+
A-

Dua, inançtır… Dua, yakarıştır….  Dua, nedamet duygusuyla birlikte, birkaç damla gözyaşının yanaklarınıza süzülmesidir…

Dua, dünyevileşmenin girdabında kararan kalplerimizin aydınlığa çıkmasıdır…

Dua, kendi gönlümüzü kendimizin fethetmesi; yüreklerimizde taşıdığımız para, mal, mülk, şan, şöhret gibi putlarımızı birbir yıkmamız demektir. Aynı, Peygamberimiz (sav)’i Mekke’nin fethinde, Kabe’de ki putları elinde ki asası ile “Hak geldi batıl zail oldu. Batıl yok olmaya mahkûmdur”[1] ayeti kerimesini okuyarak yıktığı parçaladığı gibi… Bazen dayanılması güç olaylar ve durumlar ile karşı karşıya kalırsınız da sığınacak bir liman ararsınız. İşte o limanın adıdır dua…

Dua denilince, Peygamberimiz (sav)’in Taif seferi gelir aklımıza. İki cihan güneşini darp etmeleri, ayak takımına da taşlatmaları düşüverir benliğimize. Peygamberimiz (sav)’in vücudunda kanayan yerler vardır. Bu durumu, tahayyül etmek düşünmek bile, bir Müslüman olarak ürkütür bizi. Çünkü aslında kanayan bizim yüreğimizdir. Ama Peygamberimiz (sav)’in bütün bunlar olduktan sonra bile, kendisini taşlayanlara bırakın beddua etmesini, “Allah’ım benim kavmim bilmiyor, ne olur onları affet!”[2] duasını duyar gibi oluruz, taa onbeş asır öncesinden…

Eğer bu gün, corona virüs varsa bütün dünyada, dayanılması güç acılar saldıysa yüreklerimize, yüce rabbimiz bir dua kadar yakındır biz kullarına.

Bize “şah damarımızdan daha yakın olan”[3] yüce rabbimize, bugün dua etmeyeceksek, ne zaman dua edip yalvaracağız ki?

Hatta bugün, dua halkamızı genişletelim de;

İnanç noktasında zafiyet gösteren bütün kardeşlerimiz için,

İslam’ı ve Müslümanları gerici ve yobaz görme hasatlığına tutulmuş olanlar için,

“Camiden dua ediliyor. Şaka gibi” teewetini atan, camiden, zaten dua sesinin yükselmesi gerektiğini bilmeyen gençlerimiz için,

Başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere bütün çalışanlarımız için,

Sapla samanı karıştıran ve “Yüzelli bin imam bir doktor etmez” diyerek, Peygamberimiz (sav)’in mesleğini, yani imam Hatiplerimizi küçük düşürmeye çalışanlar için,

Evlerine kapanmak, Tv ve İnternet ortamında derslerini çalışmak zorunda kalan; ilkokuldan üniversite öğrencilerimize kadar bütün evlatlarımızın selameti ve başarısı için,

Okullarımızın tekrar çocuk sesleriyle şenlenmesi, camilerimizin de kalabalık cemeatlerine tekrar kavuşması için,

Corona virüsü’nün aşısını bulmaya çalışan bilim insanlarımızın, bir an önce aşıyı bulmaları ve insanlığa rahat bir nefes aldırmaları için,

Gelin dua edelim….

Bendeniz, sosyal medya da bana “Mübtezel” diyerek eleştiren arkadaş için bile dua edeceğim… Çünkü bizim “Rol model” olarak gördüğümüz Peygamberimiz (sav), kendisine saldıran ve darp eden Taif halkı için dua ettiyse, bizlerin de yüreklerimiz de ki “Ben” putunu yıkmamız, kırmamız ve bütün insanlık için dua etmemiz gerektiği kanısındayım. Hem de dinine, ırkına, rengine bakmaksızın bütün insanlık için dua

Bakın ne de güzel anlatmış duayı Üstad Necip Fazıl Kısakürek:

Kavonozda, kendini deryada sanan balık;

Ne acı vahşet, mağrur ilimde ki kalabalık.

“Fezada Allah diye bir şey yok” iddiası;

Gel gör, kaç füzeye denk, bir Mü’minin duası.

Gözle görülmeyen bir virüsü yaratıp, belkide bizlere uyarı olarak gönderen yüce rabbimiz; semaya yükselen dualarımız neticesinde, bu virüsü mutasyona uğratmaya da yok etmeye de kadirdir.

Haydi, o zaman;

Zaten bu virüsten korunmak için hergün elerimizi defalarca yıkıyor, ağzımızı gargara yapıyor, burnumuzu da temizliyoruz. Gelin o zaman bu akşam, güzelce abdest alalım ve camilerimizin minarelerinden yükselen dua sesine “amin” diyelim.

Yüce Rabbimizin merhametine sığınmanın, nasıl bir kötü tarafı olabilir ki?

İsterseniz bu yazımızı, üstad N.Fazıl’ın satırları ile bitirelim..

“Merhamet bestesi… Ah bu besteyi bir tutturabilsek, yakan bir şarkı halinde gırtlak yivlerine bir kazıyabilsek!.. Benim istediğim, güneşin merkezinde ki merhamet. Kuzularıda yılanları da ısıtan merhamet. Isıtın, daha ısıtın! Görürsünüz; nasıl şimşek bir anda parça parça yere dökülür, sonra nasıl çizgi çizgi yumaklanıp bir kuzu olur! O anı bulmaya bak!

Yüce rabbimizin merhametini aramaksa derdimiz,

Şah damarımızdan daha yakın bize yüce rabbimiz.

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Şaban DOĞAN


[1] İsra suresi 17/81

[2] Buhari, Enbiya 54; Müslim, Cihad 104.

[3] Kâf suresi, 50/16

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.