islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4838
EURO
36,2362
ALTIN
2.960,88
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

O yüceydi ama insan peygamberdi

O yüceydi ama insan peygamberdi
5 Aralık 2017 08:08
A+
A-

a. Gaybı/Geçmişi Geleceği Bilmezdi.
b. Tabiat Üstü Harikalara Güç Yetiremezdi.
c. Sevdiklerini Olsun Hidayete Erdiremezdi.
d. Günahları Bağışlatma ve DoğrudanŞefaat Etme Hakkı Yoktu.

Çünkü O Bir Beşerdi. Beşer Olarak Yaptıklarıyla Elçi Olarak Yaptıklarını Ayırır ve Sahâbilerine de Ayırım Yaptırırdı.

Gaybı Bilmezdi

Akıl ve duyu organları ile bilinemeyecek geçmiş ve gelecek anlamına gaybı da bilmezdi. Melekîliği ve gaybı bilir olmayı peygamberliğin gereği gibi görenleri Kur’an, onun diliyle şöylece uyarıyordu:

En’âm 50: (Ey Peygamberim! Onlara )şöyle de. Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Üstelik gaybı da bilmem. Size, ben bir melek olduğumu da söylemiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?

Tabiat Üstü Harikalar Oluşturamazdı

Ondan yerden pınarlar çıkartmasını, nehirler akıtmasını, hurmalıklar ve bağlar oluşturmasını, göğe çıkıp okuyacakları bir kutsal Kitap getirmesini vs. isteyenlere Kur’ân şöyle cevap vermesini emrediyordu:

Onlara şöyle de: Ben Rabbimi bütün yüceliklerle nitelerim. Siz benden neler istiyorsunuz? Ben başka değil, ancak beşer olan bir Elçiyim.”[1](İsra 17/89-93)

Dilediğini Hidayete Erdiremezdi

Dilediğini hidayete erdiremediği ve erdiremeyeceğini, Kur’ân şöylece bildiriyor (Kasas 56)

Rabbimiz Kur’ân’la ona “Sevdiklerini bile hidayete erdiremeyeceğini” bildirerek acziyetini duyurmakta, “İnanmayan insanlar için üzüntü çekmekle” sonucu değiştiremeyeceğini açıklamaktadır.(Şuara 3)

Doğrudan Şefâat Edemezdi

Allah’ın izni olmaksızın doğrudan şefâatle günahları bağışlatma, Cennet’e koydurma, Cehennem’den koruma veya çıkarma yetkisi yoktu. O sadece ilahi mesajların tebliğcisiydi.

Kimdir Allah’tan başka günahları bağışlayacak?” ve

Kimdir Allah’ın izni olmadan aracı olabilecek?”şeklindeki buyrukları ile de Peygmberi Muhammed dahil hiçbir varlığın Kendisinin ortağı olmadığını bütün insanlığa ilan etmektedir.[2]

Çünkü O Yalnızca Beşer Nebi-Resüldü

Evet, o da bir insandı. Yiyen içen,uyuyan, üzülen, sevinen, bazen öfkelenen, Rabbinin tesellisine ihtiyaç duyandı. Cinsel hayatı olan eşdi, babaydı. dedeydi. Yönetici,.kumandan ve hâkimdi. Yanılabilen ve yanılgıları kendisine indirilen vahiyle düzeltilen bir beşerdi.[3]Gerçi bütün yücelikleri şahsında toplayandı. Ama beşerdi. Onun beşeriliğine vurgu yapan deliller, beşeriliği içinde ayrıcalıklarına da değinmektedir.(Ona Karşı Görevlerimiz bölümünde açıklanalar, onun ayrıcalıkları olarak değerlendirilebilir.) Bunun içindir ki O, bizler için izlenebilen Nebî-Resüldü/ Peygamberdi:

“Şöyle de: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. Bana, İlâh’ınızın, tek bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi işler iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.”[4]

Yalnızca Resüllüğü Bağlayıcıydı

Beşer olduğu için de yalnızca Allah’ın elçisi olarak tebliğ ettikleriyle sorumlu olduğumuzu bildirirdi. Bunun içindir ki sahâbileri vereceğimiz iki misalde görüleceği üzere Onun huzurunda özgürce görüş bildirebiliyorlardı:

Bedir Harbi Örneği

Bedirharbi öncesinde Hz. Peygamberin sahabilerini konumlandırma şeklini stratejik bulmayan Hubbab ibn el-Cemuh, bu şeklin gelen vahiy sonucu yapılmış olup olmadığını sormuş, aldığı cevap üzerine de kendince doğru bulduğu yerleştirme şeklini özgürce sunmuştu. Görüşü Hz. Peygamber tarafından kabul olunarak uygulanmıştı.[5]

Hendek Savaşı Örneği

Hendek harbinde aleyhe gelişen muhasaranın doğurduğu çözülüşü gören Hz. Peygamber Medine’nin zirai ürünlerinin üçte birini vermeyi teklif ederek, Gatafan kabilesini saf dışı bırakmak, böylece müttefik düşman güçlerini parçalamak istemişti. Bu düşüncesini Medine’nin iki büyüğü olan Sa’d bin Muaz ve Sa’d bin Ubade’ye açıp, görüş istediğinde onlar şöyle dediler:

YaResulallah! Bu düşünceniz Rabbimizden gelen bir vahiy ürünü ise dilediğinizi yapın, bizler emrinizdeyiz. Yok eğer daha elim sonuçlardan korunmak için oluşmuş kişisel bir tercihiniz ise, söyleyeceğimiz şudur: Biz böylesine haraçları, hiç mi hiç vermedik. Şimdi İslâm’la kavuştuğumuz yücelik içinde yaşarken, asla böyle bir zilleti kabul etmeyiz.[6]

Hurma Aşılaması Örneği

Peygamberimiz hurmaların aşılanmasını onaylamamış fakat aşılanmayan hurma ağaçlarının verimsizliği ortaya çıkınca şöyle buyurmuştur:

“Ben bir beşerim. Size dininizle ilgili bir ölçü bildirdiğimde onu mutlaka uygulayın. Ama dünyanızla ilgili kişisel görüşümü beyan ettiğimde isabet edebileceğim gibi hata da edebilirim. Çünkü ben bir beşerim.” (Müslim,Fedail Bab-u vücub-i ma…)


Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.