10 Nisan gecesi gelişen toplu cinnette halkımızın, bizlerin Korona krizinin ne olduğu konusunda bunca yazılan çizilene karşın herhangi bir bilince sahip olmadığını net olarak gördük. İnsanlar ne birbirine yaklaşmamak, ne dokunmamak, ne maske takmak, ne eldiven takmak, ne de yaşamsal olmadığı sürece sokağa çıkmamak konuları dahil hiç bir temel noktayı dikkate almaksızın iki gün evde kalırken keyfini çıkarmak, sabahki kahvaltıda taze ekmek yemek için fırınlara, marketlere, kuruyemişçilere, pastanelere koştu. Bunları hıncahınç doldurdu, birbirleriyle kavgalar etti, ama o ekmeği ve fıstık torbasını da elde etmeyi başardı.
Bu yapılırken muhtemelen Korona virüsüne sahip insanların sayısı iki kat arttı. Örneğin virüsü taşıyan 300.000 kişi varsa bunlar bir gecelik cinnette bir milyona çıktı. Bütün gayretler, emekler, önlemler boşa gitti.
Dahası evinden çıkmayıp gençlerin dönmesini bekleyen yaşlılar da o virüsü kapacaklar. Solunum cihazı sayısı ölümleri belirleyen ana etmen. Cihaza ihtiyaç varsa ve cihaz yoksa ölüm kaçınılmaz. Bu sabah 1000’in biraz üzerindeki entübe hastalarımızın sayısı hızla artacak, solunum cihazları yetmeyecek ve doktorlar insanların tipine ve durumuna göre yaşamalarına karar vererek cihazları tahsis edecekler.
Tayvan Çin’in hemen yanı başında ve Çin ile yoğun ilişkileri nedeniyle daha baştan itibaren virüs vakalarına sahipti. Ancak Komplo Teorileriyle bombardıman edilmeyen, vürüsü küçümsemeyen Tayvanlılar hükümetlerini harfiyen dinleyip, istisnasız maskeyle sokağa çıkıp, çıktıklarında mesafeyi koruyup, zorunlu durumlar olmadığında evde kaldılar. Japonya, Kore ve Çin’in pek çok eyaleti de aynısını yaptı. Wuhan’a çok yakın olmalarına rağmen vakaları ve ölümleri hala çok düşük sayılarda tutuyorlar.
İtalyanlar ise vakaların görülmesinden sonra bile San Remo Şarkı Yarışması ve onun çevresinde verilen partiler ve eğlenceler gibi halvet halinde devam ettiler. Hükümet önlem almadı.
Amerikalılar bundan da öteye gittiler, komplo teorileri sonucunda bütün bunların önemsiz olduğuna inandılar. Hükümet başta neredeyse alay ediyordu. Hafta başında milyon enfeksiyona doğru ilerliyorlar.
Brezilya’da bundan da kötü bir durum, çatlak komplo teorileri, hükümetin maço meydan okumalar ve bize bir şey olmazlarla başladı. Şimdi kontrolden çıktı ve patladı. Meksika’da virüs vakalarına rağmen kitlesel eğlenceler düzenleniyordu.
Türkiye’de hükümet Uzak Doğulu, adımları planları söylemleri ve kararları doğru ama halk İtalyan, Brezilyalı, Amerikan karışımı.
Hükümet sokağa çıkma yasağını demokrasiye aykırı olduğu için uygulamadı. Bunun için Cumhurbaşkanı adeta halka yalvardı. Maske konusunda. Mesafe konusunda. Evde kalma konusunda. Temas konusunda. Ama takan olmadı. Uzun süreli bir ev hapsini hak ettik.
Ne olursa olsun bu vurdumduymazlığımızla, kısa sürede felaket senaryoları yaşayabiliriz.
Hafta sonu televizyon izlerken kuruyemişim diyen halkımız acaba kanalizasyonlar patladığında, sular akmadığında, İnternet çöktüğünde, kamyonlar kentlere yiyecek taşımadığında, elektrik yanmadığında acaba nasıl davranacak düşüncesi korkutuyor.
Devlet olarak disiplin sergiledik, millet olarak gevşeklik. Devlet olarak Japon, millet olarak Meksikalı karakteri gösterdik.
Prof. Dr. Kutluk ÖZGÜVEN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Çok doğru hocam.