-Allah şanını artırsın- Peygamberimizin Medîne’ye hicretlerinin onuncu yılıydı. Vedâ Haccı yılı olarak da anılan bu yılın sonlarında Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed (sav), İslâmî, kültürel ve siyasî başkenti olan Medîne’de insanlara hac yapacağını ilan etti. Bir süre sonra da hac için yola çıkılmasını emir buyurdu.[4]
Özellikle Hüdeybiye antlaşmasından ve Mekke’nin fethinden sonra İslâm Dîni’ne girenler çoğalmıştı. Sevgili Peygamberimizi görmek isteyen Müslümanlar, büyük bir özlem içindeydi. Onu yakından tanımak için vesîle arıyorlardı. Hac için emir verilince yola koyuldular.
Medîne’de çıkan çiçek türü salgın bir hastalık, bazı mü’minlerin Allah’ın elçisi Hz. Muhammed ile hac yapmalarını engelledi. Böyle iken Peygamberimiz Medîne’den yola çıkarken, onunla hac yapmak için Medîne’ye gelenlerin sayısı sağdan, soldan, önden ve arkadan gözün görüş alanını dolduracak kadar çoğalmıştı.[5]
Peygamberimiz, Vedâ haccı öncesinde (ve sonrasında) mazeretleri sebebiyle Hacca gidemeyen insanları ve özellikle de kadınları, kazandıracağı büyük sevaplar sebebiyle Ramazan Umre’sine yönlendirdi.[6]
-Salât ve selâm üzerine olsun; Allah şanını ve bağlılarını artırsın-
O, 24Zilka’de Perşembe günü, saçlarını tarayıp yağladı, öğle namazını da kıldırdıktan sonra Veda Haccı’nı yapmak üzere Mekke’ye yöneldi.
Vedâ Haccı, Sevgili Peygamberimiz’in Medîne’ye hicretinden sonra yaptığı ilk ve son hacdı. Hicretten önce ise İbrahîmî çizgide iki Hac yapmıştı.[7]
KatılımınBüyüklüğü veZülhuleyfe’de Konaklama
Allah’ın Resûlü Peygamberimiz, yola çıktığı Perşembe günü doğruca Zülhüleyfe’ye geldi.
Zülhüleyfe; Medînelilerin ve Medîne yönünden Mekke’ye gideceklerin hac için ihrama girecekleri yerdir; mîkattır.
Peygamberimiz, o günün ikindi namazını Zûlhuleyfe’de (iki rekât olarak) kıldırdı.[8] Geceyi de orada geçirdi. Cuma gecesiydi. Eşleri de kendisiyle beraberdi. Onlarla ilişkisi sebebiyle gusül abdesti aldı.[9] Sabah namazını Zûlhuleyfe’de kıldırdı.
Eşi saygıdeğer annemiz Hz. Âişe, (r.a) misk içeren ve izleri belirgin olan hoş bir koku ile onu kokuladı. Kokunun görüntülerini yıkayıp gidermeden niyetlenip ihrama girdi. Bu arada, dağınıklığını ve toz-toprak girerek hastalık nedeni olmasını engellemek için saçlarını (bal ve bitki özü türü yapıştırıcı özellikli) bir madde ile taradı.[10]
Beraberinde getirmek üzere kurbanlık hayvanını da hazırladı. Allah’ın rızasını kazanmak için Harem bölgesine gönderilen kurbanlık olduğunu belirlemek ve her türlü saldırıdan korumak için hazırladığı kurbanlığının boynuna iki na’lin taktı. Hörgücünü sağ tarafından çizikleyip işaretledi.[11]
Konakladığı Zûlhuleyfe’de* berberinde sayılarını yalnızca Allah’ın bilebileceği kadar büyük bir insan topluluğu vardı. Onlara şöyle buyurdu:
–HacveUmreyebirlikteniyetedipihramlanmakisteyen,dilediğigibiyapsın. YalnızcaHacyapmakisteyen,Haciçinihramagirsin. Önce UmreyapmakisteyendeUmreiçinihramlansın.[12]
İhramlanmaveTelbiye
Ertesi cuma günü öğleden önce (iki rekât ihram namazı kıldı.) [13] Umre ve haccı birlikte yapmak üzere Hacc-ı Kıran’a niyet edip ihrama girdi. İhrama girme Rabbimizin buyruğuydu.(el-Bakara 197)
Zûlhuleyfe Mescidi’nin yanı başında bindiği devesi hareket ettiğinde şöylece telbiye getirdi:
“LebbeykAllâhümmeLebbeyk,Lebbeykelâşerîkelekelebbeyk.İnnelhamde ve’n-ni’metelekeve’l-mülk.Laşerîkelek.”
“Buyur Allah’ım buyur; Sen Rabbimsin, ben kulunum. Buyur (Allah’ım!) Senin yaratıcı ve yönetici egemenliğinde hiç bir ortağın yoktur. Buyur; buyruklarına boyun eğerim. Bütün övgüler Sana’dır. Tüm nimetler Sen’dendir. Varlıklar da Sen’indir. Sen’in hiçbir ortağın yoktur. (Allah’ım!)”[14]
YüksekSesleTelbiyeGetirme
Allah’ın Resûlü’nün, bu telbiye duâsına “Lebbeykeilâhel-Hak”cümlesini de ilave ettiği rivayet olunur.[15]
O, Telbiye getirilmesini de şöylece teşvik buyurmuştur:
-Hac veya umre içinİhram’a giren mü’min Telbiye getirdikçe sağında ve solunda yer alan ve bu yönlerden yeryüzünün nihaî sınır noktalarına kadar uzayıp giden taşlar, ağaçlar ve yerleşim birimleri gibi bütün varlıklar da Telbiye getirirler. [16]
Yola çıktıktan, Telbiyeler ve Tekbîrler getirilmeye başlandıktan hemen sonra (vahiy meleği) Cibrîl geldi. Sahâbîlerine telbiye getirirlerken seslerini yükseltmelerini, emretmesini ona öğütledi.[17]
Peygamberimiz haccın kabulüne vesîle olacağı ve sevaplarını arttıracağı müjdesi ile bu doğrultuda emir verince sahâbîler seslerini yükselttiler. Öylesine yükselttiler ki kısa bir süre sonra sesleri kısıldı.[18] Hz. Âişe annemiz de Telbiye’de sesini yükseltenler arasındaydı.
-Salât ve Selam üzerine olsun- Peygamberimiz İhram’a girip Zülhuleyfe’den ayrıldıktan sonra cuma günü öğle namazını, Beyda’da kıldı. Beyda, Zûlhuleyfe’ye bitişik bir mahaldi. Seferi oldukları için Cuma namazı kıldırmadı.
Mekke’yeGidişSırasındaYaşananBazı Olaylar
Hac için Mekke’ye gidiş yolculuğu büyük bir özlem ve coşku içinde geçti, yaklaşık olarak da on gün sürdü. Çünkü Hac yüce, Allah’ın yarattığı arzın en hayırlı bölgesi olan Mekke kutsaldı.[19]
Mekke, şehirlerin anası olan kenttir. İlk insan olan Hz. Âdem’in kendisinde yaratıldığı yerdir. İnsanlığın toplumsal hayatının başladığı, ilk mâbed olan Kâbe’nin kendisinde kurulduğu şehirdir. Haccın da merkezidir. Onun kutsallığını Hz. Peygamber şöylece dile getirir:
“Ey İnsanlar1 Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı dönemde Mekke’yi Haram /dokunulmaz kıldı; insanına, kendisine iltica edene, hayvanlarına ve doğal bitki örtüsüne tecavüzü haram eyledi. O, Kıyamet Günü’ne kadar dokunulmaz kalacaktır. Onun ağacı kesilmez, av hayvanı ürkütülüp kaçırılmaz, duyuru yoluyla sahibini bulma amacı güden kişi dışında hiç bir kişi onda yitirilen malı bulunduğu yerden alamaz.” [20]
Hz. Peygamberin önderliğinde sürdürülen bu Mekke yolculuğu tam bir fiilî eğitim oldu. Kur’ân’la belirlenmiş ihram yasakları olan eşle cinsel ilişkiden, Allah’a isyan ve insanlara tecavüzden ve İslâmî değerleri eleştiriden sakınılarak sürdürülen Mekke yolculuğu sırasında bazı olaylar da yaşandı. Bunlardan gönüllerimizi aydınlatıcı bazılarını şöylece özetleyebiliriz.
I – Yolculuk sırasındadoğum
Peygamberimizin kayınpederi Hz. Ebû Bekir’in eşi Esma bint-Umeys, yolculuk sırasında Medine’ye oldukça yakın bir bölgedeoğlu Muhammed’i doğurdu. Şanlı Peygamberimiz (sav), ona boy abdesti almasını ve niyetlenip ihrama girerek Telbiye getirmesini emretti.[21]
Bu olay bize doğumu yakın kadınların bile Peygamberimizin bilgisi altında hac yolculuğuna çıktıklarını ve lohusa kadınların onun emriyle Hac için İhram’a girdiklerini öğretmektedir.
II – Çocuğahacyaptırma sevap kazandırır mı?
Sevgili Peygamberimiz Medîne’ye otuz altı mil mesafedeki Ravha’da develer üzerinde yol alan bir kafile ile karşılaşır. Onlara kimler olduklarını sorar. Onların sorusu üzerine de kendisini Allah’ın elçisi olarak tanıtır. Bu sırada bir kadın çocuğunu O’na doğru kaldırarak sorar:
Bu çocuğa da Hac yaptırılabilir mi?
Şöyle buyurur:
-OnaHacyaptırabilirsin.Sevabıdaseninolur.[23]
Peygamberimizin cevabı, bizi, küçücük de olsalar, çocuklarımızı hacca götürerek sevaplar kazanmaya yönlendirmektedir.
III- Hz. Peygamberin devesinin kaybolması
Yolculuk sırasında Allah’ın Resûlü’nün ve Hz.Ebu Bekir’in eşyası aynı devenin üzerindeydi. Arc denilen yerdeki konaklama sırasında Hz. Ebu Bekir, hizmetçisi ile beraber onun güttüğü bu eşya yüklü deveyi bekler.
Bu sırada hizmetçi Ukbe gelir ve bir önceki gece deveyi kaybettiğini söyler. Hz. Ebu Bekir de bir tek deveyi nasıl kaybedersin, diyerek onu hafifçe yermeye ve sarsmaya başlar. Durumu izleyen Hz. Peygamberimiz tebessüm buyurarak şöyle söylemekten kendini alamaz:
-Bakınızheleşuihramlıkişininyaptığına![24]
Peygamberimizin eşyası ve yiyeceklerini taşıyan devenin kaybolduğunu öğrenen Müslümanlar, gerekli yiyecek yardımını yaparlar. Ancak kısa bir süre sonra kaybolan deve bulunur.
IV- Arc’dan sonra Lahy-i Cemel denilen bölgede konaklandı
Arc’dan sonra Mekke’ye nazaran Medine’ye daha yakın bir bölge oolan Laahy-i Cemel Peygamberimiz baş ağrısı sebebiyle ihramlı iken başının ortasından hacamat oldu/kan aldırdı. [25]
V- Hac yapan peygamberlerin anılması
Vedâ Haccı için Mekke’ye gidiliyor ve Mekke ve Medîne arasında bir vâdiden geçiliyorken Allah’ın Resûlü hangi vâdiden geçildiğini sorar. Ezrak vâdisi cevabını alınca da şöyle buyurur:
-Ben Mûsa Peygamberi, iki parmağını kulaklarına koyup Telbiye duâsını yüksek sesle okuyarak Allah’a yakarış halinde bu vâdiden geçtiğini görür gibiyim.
Allah’ın Resulü efendimiz, Usfan vâdisinden geçilirken Hud ve Salih Peygamberleri de anar. Onları, Telbiye ile coşku içinde bu vâdiden geçerken izler gibi olduğunu söyler. Herşa yokuşunda ise Hz.Yûnus’u görür gibi olur. Böylece sahâbilerini, tarihin bağrında,anılan Peygamberlerle kucaklaştırır.[26]
VI – Avlanan Vahşi Eşek /Zebra
Peygamberimiz kendisine refakat eden azîm toplulukla birlikte Revha denilen mahalle geldiklerinde sahâbiler orada yaralı bir vahşi eşek gördüler. Durum Hz. Peygambere iletilince şöyle buyurdu:
“Ona ilişmeyin, çok geçmez onu yaralayan kişi çıka gelir. Nitekim kısa bir süre sonra onu yaralayan Behzi isimli kişi görünüverdi ve Hz. Peygambere gelerek onu size verebilirim, dedi. Hz. Peygamber de bu teklifi kabul etti ve kesilen bu vahşi eşeğin etlerini taksim edilmesi için Hz. Ebu Bekir’i görevlendirdi.”[27]
VII – Yaralı Ceylan
Mekke’ye doğru yolculuğa devam ediliyordu. Usabe denilen yere geldiklerinde vücuduna ok saplanmış yaralı bir ceylan buldular. Hayvan kafasını ayaklarının arasına sokmuştu. Rahmet Elçisi olan Allah’ın Resûlü efendimiz, insanlar tarafından rahatsız edilmemesi için ceylanın başına bir nöbetçi dikilmesini emir buyurdu.[28]
VIII- Hz. Âişe’nin âdet görmesi
Mekke sınırı olan Serif mıntıkasını geldiklerinde umreye niyetlenmiş olan Hz. Âişe âdet görür.
Âdet halinin namaza mâni olduğu gibi Umre ve Hacc’a da engel olacağını sanan Hz.Âişe ağlamaya başlar. Bu durumu izleyen Allah’ın Rasûlü Peygamberimiz ona şöyle buyurur:
-Ağlama. Ay hali, Allah’ın Âdemoğlunun kızları için düzenlediği bir hâldir. Tavâf dışında Hacıların yapmakla yükümlü olduğu bütün hac görevlerini yap. Temizlendiğinde de Kâbe’yi tavâf edersin.[22]
Hz. Peygamber daha sonra ona, ihramdan çıkmamasını ve umre için yaptığı niyetini hacca dönüştürmesini emretti.
Hz.Âişe’nin yaşadığı bu olay bize, Peygamberimizin diliyle âdetli kadınların ihram’a girebileceklerini ve ihramlı iken âdet görmelerinin ihramlılığı engellemeyeceğini açıklamaktadır.
IX – Peygamber Nasıl Sevilir?
Allah’ın Resûlü bir konaklama sırasında abdest almaya başlar. Sahâbileri de çevresini sararlar. Abdest azalarından dökülen suyu alıp bereketlenmek için kendi vücutlarına sürerler. Onlara sorar:
-Niçin böyle yapıyorsunuz?
Onlar da:
-Allah’ı ve O’nun Peygamber’ini sevmiş olmak için, derler.
Aldığı bu cevap üzerine Hz. Peygamber şu açıklamayı yapar:
-Allah’ı ve Peygamberini sevmek veya Allah veya Peygamberi tarafından sevilmek isteyen kişi:
Konuştuğuzamandosdoğru konuşsun. Kendisinesır,vazîfe veya eşyagibibir emanetbırakıldığızaman emanetini korusun ve sâhibine versin.Bir de çevresindeki komşuları; dostları ve arkadaşlarına gücüölçüsünde ikramda bulunsun.[29]
KAYNAKÇA
[4] Müslim Hac 19.
Müslim’in Haccetün-Nebiyyi isimli bu 19. babında rivayet ettiği Cabir b Abdullulah hadisi, Veda haccının en önemli kaynaklarından biridir.
[5] Et-Tac 2/153
[6] Ebu Dâvud Menasik 79
[7] Zadül-Meâd 1/175
[8] Sahîh-I Buharî Muhtasarı Tecrid-isarîh Terc. 10/426
[9] Buharî Gusül 14
* Zülhuleyfe Peygamberimiz tarafından belirlenmiş olup Medinelilerin ve Medine yönünden hacca veya umreye gideceklerin ihrama girecekleri yerdir/mîkattir,
[10] Buharî Hac 18-19
[11] Müslim Hac 32
[12] Müslim Hac 32; Ebu Davûd Hac, Hn.1778
[13] Ebu Dâvud Menasik 21
[14] Buharî Hac 26
[15] Nesâi 5/161
[16] Tirmizi, Hac 14
[17] Nesâî, Menasik, Refus-Savti bil-İhlali (5/162)
[18] Fethül-Bâri Buharî Hac 25 açıklaması
[19] İbn Mace Hn.3107
[20] İbn Mace Hn.3109
[21] Nesâî,Hac İhlâlün-Nifas 5/164;Müslim Hac 16,et-Tac 2/154
[22] Buhârî Hayz 1; Ebu Davûd Hn.1782
[23] Tirmizî Hac 83; Müslim Hac 409
[24] Ebu Dâvud Menasik 30
[25] Nesâî Menasikiel-hacâmatü lil-Muhrimi 5/132; et-Tac 2/117; Elmalılı Hak Dini…2/456
[26] İbn Mace Hn.2891;Buharî Hac 30
[27] Mvatta Menasik/Hac 24, Hn.79
Vahşi esek, eti yenilen hayvanlardandır. İhrama girmiş kişiler, “Ey Îman edenler! İhramlı iken kara hayvanlarını avlamayın..” şeklindeki Kur’ân buyruğu gereği (Maide 95) kara hayvanlarını avlayamazlar ve avlanmasına yardım edemezler. Avladıkları hayvanların etlerinden de yiyemezler. Üstelik avladıkları hayvanlar için de ceza öderler. (Maide 95) Ancak başkaları tarafından avlanan hayvanların etlerinden yiyebilirler.
[28] Nesâi Menasik78,Hn.2817
[29] Mişkâtül-Mesâbîh Hn.4990; M. Zevâid 4/145
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi