islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4764
EURO
36,4423
ALTIN
2.951,48
BIST
9.375,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Şeker Bayramı Değil Ramazan Bayramı

Şeker Bayramı Değil Ramazan  Bayramı

Aynı onbir ayın sultanı Ramazan ayında olduğu gibi, hiç şüphesiz bayramda da buruk bir sevinç yaşıyoruz. Ramazan bayramına ulaşmanın mutluluğunu yaşarken, sabahın seher vektinde yükselen sela ve ezan sesine mukabele edip, tekbirler getirerek camilere koşamadık bu bayram…

Ne de güzeldir Itri’nin segâh makamında bestelediği tekbir!

Bayrama ulaştığımız için sevinç duyarken, sabah ve bayram namazı için camilere koşamamamız, buruk bir sevince sevk ediyor bizleri. Pandemi sebebiyle camilerimiz bir garip kaldı bu bayram. Bayram namazı için camilere koşamayan insanlar ise ayrı bir garip… Pekiyi neden böyle oldu? İnsanların garabet içinde yaşamalarının bu garip kalmada etkisi ve tesiri olmadı mı acaba?

“Kul azmayınca, Hak bela yazmazmış biz kullarına.” Bayramın buruk sevincini yaşadığımız bu günler de herkesin kendini sigaya çekmesi, “ben nerede yanlış yaptım” diye kendine sorması gerekmez mi? Nefis muhasebesi diyelim, isterseniz buna…

Yüce kitabımız Kuranı Kerim’in hükümleri ve Peygamberimiz (sav)’in mükemmel hayatı önümüzde dururken bizler, hayatımızın merkezine almadık mı bu iki meziyeti? Ne buyurmuştu İki cihan güneşi veda hutbesinde?

“Sizlere iki emanet bırakıyorum. Bunlara sımsıkı sarılırsanız yolunuzu sapıtmazsınız. Bu iki emanet, Allah’ın kitabı Kuranı Kerim ve benim sünneti seniyemdir.”

Haydi, o zaman bu güzel bayramı hayatımızın öne çıkarmamız gereken dini değerleri açısından milad kabul edelim. “Hep birlikte Allahın ipine sımsıkı sarılalım. Parçalanıp bölünmeyelim. Allah’ın bize olan nimetlerini hatırlayalım…”[1] ve “Ancak mü’minler kardeştir, öyleyse iki kardeşin arasını düzeltin, Allah’a iteatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız.”[2] ayeti celilelerine; Peygamberimiz (sav)’in “Mü’minlerin birbirlerine olan bağlılığı, birbirine yaslanarak inşa edilmiş bir binanın duvarları gibidir”[3] hadisi şerifine kulak verelim. Kulak vermek ne kelime, gönlümüzü verelim! Itri’nin bestelediği tekbiri, çoşkulu bir şekilde evlerimizde yüksek sesle tekrar edelim, çocuklarımıza böylece bayram sevincini yaşatalım.

Pandemi sebebiyle evlerimizden çıkamasakta, büyüklerimizin bizlere bir telefon kadar yakın olduğunu unutmayalım. Büyüklerimizin hayır duasını almanın, Allah’ın rızasını kazanmak olduğunu unutmayalım.

Normalde de bayramları tatil olarak görüp, sıla-i Rahim yerine tatil beldelerine koşanlar, bu yıl büyüklerini telefon ile aramayı pek garipsemiyeceklerdir. Ne de olsa geçmiş yıllardan bu duruma alışık olsalar gerekir.

Bayramlar sevinme günleri olduğu kadar sevindirme günleridir. Etrafımızda ihtiyaç içinde olan insanları da unutmayalım. Bir yetim bir öksüz başı okşamayı ihmal etmeyelim. Bütün bunları yaparken bizim dinimizin “Sevgi merkezli” bir din olduğunu da hatırımızdan çıkarmayalım.

ASRI-SAADET BAYRAMLARI

Peygamberimiz (sav) döneminde de bayramlar pek güzel geçer, Müslümanlar bayramları doya doya yaşarlardı. Her sabah olduğu gibi bayram sabahı da erkenden kalkan İki cihan güneşi, sabah namazını mescitte kıldıktan sonra namazgaha çıkar, orada bayram namazını kıldırır, dualar ederdi. Asrı-Saadet döneminde kadın ve çocuklarda bayram namazına iştirak eder, Peygamberimiz (sav)’in hutbesini dinlerler, dualara “amin” derlerdi. Daha sonrasında ise peygamberimiz, bayram namazı dönüşünde ziyaretlerde bulunur, büyükleri ve hastaları ziyaret ederdi. Yine bayram günlerinde sevinç ve çoşkuyla oynayan çocukları sever, bazen de onların oyunlarına ortak olurdu.

Hz. Aişe annemizin bayramlar noktasında rivayet ettiği hadisi şerifler vardır. Bir bayram günü Habeşilerin oynadığı “Kılıç kalkan” oyununu peygamberimizin arkasında fakat omuzuna başına koyarak yanağı yanağına değecek kadar yakın izlediğini rivayet ediyor.

Yine bir bayram günü, Ensardan iki kızın def çalarak şarkı söylemesi ve Hz. Aişe annemizinde bunlara eşlik etmesi karşısında Peygamberimiz (sav); “Her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır”[4] buyurmuşlardır.

O halde bayramlarda, islam’a uygun bir şekilde eğlenmek, çocuklarımızı eğlendirmek caizdir ve bizim görevlerimiz arasındadır. Manevi açıdan da bayram sevincini çocuklarımıza yansıtmak gerekir ki, bu da anne ve babanın birincil görevleri arasında yer alır.

 BAYRAMIN ADI

Kıymetli Mirat haber okuyucuları!

Çok önemli bir hususu belirterek yazımı bitirmek istiyorum.  Bu bayramımızın adı “Ramazan bayramı” veya “Fitre bayramı” diye anılırken, illa da “Şeker bayramı” ismini verme çabası içine girip algı yönetimi oluşturmaya çalışanlaşanların hiç etik davranmadığı düşüncesindeyim. Kanatimce, bilerek ve isteyerek oruç tutmayanlar, “ibadetler Allah ile kul arasındadır, benim kalbim temiz” diyenler, Ramazan bayramı dendiğinde de Ramazan ve oruç kelimesini çocuklarına açıklayamayacak olanlar, bu bayramın adının “şeker bayramı” olduğunu iddia ediyorlar. Yok, öyle bir dünya… Bu bayramın adı Ramazan bayramıdır, vesselam… “Kurban bayramı” geldiğinde, hayvan katliamı var diye bağıranların, Müslümanların bayramlarının adını değiştirme gibi bir lüksü olamaz.

“Şeker bayramı demenin ne sakıncası var?” denilebilir. O zaman biz de şöyle diyelim. Dini terminolojide Fitre bayramı veya Ramazan bayramı olarak anılan bu güzel bayramın, Ramazan bayramı olarak anılmasının, sizin açınızdan ne gibi bir sakıncası var?

***

Buruk bir sevinç ile karşıladığımız ve kutladığımız Ramazan bayramımızın başta İslam âlemi olmak üzere, bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını yüce rabbimden niyaz ediyorum.

Ramazan bayramınız kutlu olsun!

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

                                                                                                                       Şaban DOĞAN


[1] A’li İmran 3/103

[2] Hucurat suresi 10. ayet

[3] Buhari Salât 88

[4] Müslim

Yorumlar
  1. Hakan Oğuz dedi ki:

    Yüreğinize sağlık hocam. İnşallah bundan sonraki zamanlarda insanlar ellerindeki nimetlerin kıymetini alınmadan önce anlayıp,idrak edip gereği gibi davranırlar. Özgürlük adı altında ahlaksızlık peşinde koşanlar şimdilerde sokağa çıkamaz haldeler. İnsanlar nasıl bir düzen peşinde koşarsa Rabbimiz de o hal uzerine bizleri evirip çevirecektir.