islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5031
EURO
36,4292
ALTIN
2.955,81
BIST
9.302,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Ayasofya ve Asım

Ayasofya ve Asım

Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi 86 yıl boyunca utanç verici bir şekilde müze olarak kullanıldıktan sonra, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ın öncülüğünde 24 Temmuz 2020 Cuma günü yüz binlerce müminin katıldığı tarihi Cuma namazı ile yeniden “câmi” olarak ibadete açıldı ve Ayasofya’nın gözyaşları dindi elhamdülillah. Böyle bir güzelliğin yaşanmasında emeği geçen herkesten Allah Teâlâ ebeden razı olsun.

Ayasofya’nın yeniden “câmi” olarak aslî hüviyetine kavuşması, Türkiye ve Dünya Müslümanlarını sevince boğarken, yaklaşık yüz yıl önceki Sevr-Lozan denkleminde ve el-ân bağımsızlığımıza pranga vurmak isteyen emperyalist güç odaklarını ve işbirlikçilerini de endişeye sevketmiş görünüyor. Açılışın Lozan Antlaşması‘nın imzalandığı 24 Temmuz tarihinde gerçekleşmiş olması, “küresel hegemonya“ya verilmiş anlamlı bir mesaj olmasının yanısıra, İstanbul’u fethederek bir çağı (Ortaçağ) kapatıp bir başka çağı (Yeniçağ) açan Fatih Sultan Mehmet’in kutlu emanetine sahip çıkan torunları olarak hem maddi hem de manevi planda “yeniden fetih çağı“na girdiğimizin remzi olarak da okunabilir. Umudumuz, çabalarımız, kavlî ve fiilî dualarımız  bu “ikinci fetih” sürecini el ve gönül birliği ile başarıya ulaştırma yönünde olmalıdır ve olacaktır Allah’ın izni ve inayetiyle…

Bu muhteşem tarihî günün iki gün öncesinde, ömrünü kalplerin fethine adayan ve “Asım’ın Nesli“ni yetiştirmek için nice güzel çalışmalara imza atan namaz gönüllüsü“, eğitimci, yazar, fikir ve eylem adamı Asım Gültekin kardeşimizi kaybettik; Ayasofya’nın açılışının bir gün öncesinde de Amasya-Taşova’da cenaze namazını eda ederek dâr-ı bekâya tevdi eyledik. Rabbim 43 yıllık ömrüne pek çok hayırlı hizmetler sığdıran, Namaz Gönüllüleri Platformu başta olmak üzere, her hayırlı faaliyete davet ve protokol beklemeden katılan, Cafcaf Dergisi‘nin yükünü yıllarca tek başına omuzlayan, Uluslararası Dergiler Fuarları, “Safahat Okumaları“, “Cevher Öğrencilerle Okur-Yazar Buluşmaları” gibi sıra dışı etkinlikleri bizzat organize eden Asım kulunu Firdevs Cennetinde ağırlasın inşâAllah.

Son twiti bir veda mesajı gibiydi adeta:
“Kusuru kendimizde aramalıyız
Kimseye kolay kolay kızmamalıyız
İmtihan
İmtihan dünyası
Mihnet tabiatında var
Rabbimin sevdiği ne güzel kulları var şu dünyada
Onlar yanlışa düştüğümüzde ne de güzel tutarlar elimizden.
Dünya onlarla güzel
Secde ile güzel
Zikirle güzel
Hay hak hu.”

Ayasofya’nın açılış günü, eğer ber-hayat olsa idi, o muhteşem kalabalığın bir kenarında, bir grup gençle beraber mutlaka yerini alırdı; tıpkı her bayram namazında Sultanahmet, Süleymaniye veya Çamlıca camiinde bulunduğu gibi…
İşte bu noktada, Ayasofya’nın açılışı ile birlikte daha bir hız vermemiz gereken “yüreklerin fethi“ne yönelik çalışmaların önemini, hayatiyetini ve vazgeçilmezliğini tekrar vurgulamalıyız. Önceki yazılarımızda sıkça altını çizdiğimiz gibi, İslâm Medeniyeti bir anlamda “namaz-cami medeniyeti“dir ve insanımızın gönlüne namaz-cami sevgisini gereğince yerleştirmeden cami bina etmenin ve cami açmanın anlamsız kalacağı açıktır.

Bu bağlamda, Ayasofya’nın açılışına tekaddüm eden günlerde, gerek merhum Asım kardeşimin ve gerekse merhume kayınvalidemin cenazeleri dolayısıyla Amasya ve Samsun‘da kendileri ile müzakere ve müşavere imkanı bulduğum resmi ve sivil eğitimciler ve din gönüllüleri ile birlikte sahada etkin ve verimli çalışmalar yapmanın, özellikle de gençlerimize namazı ve camiyi sevdirmenin elzemiyeti üzerinde uzun uzun durduk ve hem onlarla ve hem de genlerimizle çeşitli programlar yaptık.

İnanıyoruz ki, millet ve ümmet olarak dirilişimiz, ancak namaz-cami merkezli bir hayatın yeniden inşası ile mümkün olacaktır.

Bu minvalde, Kurban Bayramının yaklaşması vesilesiyle Namaz Gönüllüleri Platformu olarak şöyle bir çağrı yapıyoruz:

Haydi Ayasofya’da Bayram Namazına!

Rüyalarımız gerçek oldu; Ayasofya’nın gözyaşları dindi elhamdülillah.
Şimdi Ayasofya’nın (ve elbette her camimizin) kurşun kubbesi altında, “kurşunla kaynatılmış duvarlar” gibi saf tutarak vuslata ve vahdete erme vaktidir. Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerifi’nde Kurban Bayram Namazı kılarak “Namazla Diriliş” sürecine hız verme vaktidir.”
 

Abdullah YILDIZ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.