Zihinsel Engellilerin Evlenmesinde Bir Engel Var mıdır?
Beşerî münasebetler çerçevesinde cinsler arasında sevgi ve muhabbet derecesinde meydana gelen arkadaşlıklar ve dostluklar sayesinde evlilikler ve dolayısıyla cinsel hayat da söz konusu olmaktadır. İnsan hayatının vazgeçilmez bir unsuru olan cinsellik, ister “zihinsel engelli”, isterse “zihinsel sağlıklı” olsun her insanın hayatında önemli bir yer almaktadır. Ne var ki cinsel ihtiyaçların dile getirilmesinde zihinsel engelliler bazı sıkıntılarla karşı karşıya gelmektedir. Çoğu zaman sevgilerini ve hislerini uygun bir tarzda sözlü olarak ifade edemez ve bundan dolayı da çoğu zaman beden dillerini kullanmak mecburiyetinde kalır.
Engelli olmayan insanlar, sevgi ve evlilik gibi meselelerini ve cinsel duygularını sosyal şartların bir gereği olarak karşı tarafın gönlünü kazanma niyetiyle daha dikkatli bir biçimde dile getirme becerisini gösterebilmektedir. Zihinsel engelliler ise duygularını, bedensel dilin yardımıyla da çoğu zaman alenî ve dolaysız bir şekilde ancak sergileyebilmektedir.
Zihinsel engelliler, zor imkânlarına rağmen bu anlamda bir iletişime ve(ya) ilişkiye geçme teşebbüsünde bulunmak istediğinde genelde sosyal çevrenin tepkisine yol açmaktadır. Engelli olmayanlar, bu beden dilinin mahiyetini tam olarak kavrayamadıkları için, zihinsel engellilerin bu davranışlarını yadırgamakta veya bunu saldırgan cinsellik olarak algılamaktadır.
Sevgi, şefkat ve bununla birlikte cinsellik, her insan için aynı derecede önemli bir ihtiyaç olduğu halde, zihinsel engellilerin cinselliği ve evliliği konusunda sosyal çevre, her nedense gerektiği kadar anlayış göstermemekte. Zihinsel engellilerin cinsel talepleri veya davranış biçimleri karşısında sosyal çevre sadece duyarsız kalmamakta, ayna zamanda onların evlenme taleplerini de görmezlikten gelmektedir. Bilgisizlikten veya beslenen korkudan dolayı bazen önyargılar hâkimdir, konu tedirginliğe yol açtığı gibi bazen de zihinsel engellilerin cinsel haklarını yok sayan yasakçı bir anlayış sergilenmektedir. Dolayısıyla zihinsel engellilerin cinsel sorununun mahiyetinde aslında sosyal çevreden kaynaklanan bir engellilik bulunmaktadır. Toplumun, velilerin ve hatta eğitimcilerin bu konuya karşı takındıkları genelde olumsuz tavır, sorunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Cinsel ihtiyaçların karşılanması yöntemleri arasında başvurulan en ideal yol şüphesiz evliliktir. Her ne kadar sosyal çevrenin bazı kesimleri zihinsel engellilerin evlenmesine kuşku ile bakıyorsa da cinsel sağlık ve mutluluk açısından evliliğin bir alternatifi bulunmamaktadır.
Evlenme imkânı bulan zihinsel engellilerin evlilikleri hakkında verdikleri bilgiler, bunun en doğru yol olduğu görülmektedir. İsviçre’de yaşayan zihinsel engelli bir vatandaşımızın bir dergiye verdiği ifadeler, bize bu konuda ışık tutmaktadır:
“Bazen iki kez engelli olduğumu düşünüyorum. Yabancı olmanın yanında bir de özürlüyüm. Ebeveynim iş bulmak maksadıyla zamanında İsviçre’ye gelmiş. Ben de özel eğitim aldıktan sonra korumalı bir işyerinde çalışmaktayım. 20 yaşına geldiğimde ebeveynim bundan böyle kendi hayatımı kendim kurmam gerektiğini söylediler. Ve bana Türkiye’den uygun bir kız aradılar. Tanıştırıldığım Hatice’nin konuşma problemi vardı. Ben de kendisine kendi durumumu açıkça söyledim. ‘Ben, bildiğin gibi tam sağlam değilim, kafa yapım farklı. Buna rağmen benimle evlenmek ister misin’ dedim. O da ‘Allah seni böyle yaratmış beni de böyle yaratmış. Ben seni bu şekilde beğendim” dedi ve o sene hemen nişanlandık. Bir yıl sonra evlenir evlenmez Hatice’yi İsviçre’ye getirdik.
Ne var ki oğlumuza ne annesi, ne de ben özellikle ev ödevlerinde yardımcı olabileceğiz. Buna da çok üzülüyoruz. Ben kafamdan dolayı, eşim de dilden dolayı yetersiziz. Abdullah, kreşte kendisine birçok arkadaş edindi. Birisi ile çok samimî. Bir gün bizim evde televizyon seyrediyorlardı. Abdullah’ın arkadaşı birden bana benim neden öyle tuhaf konuştuğumu sordu. Bunun üzerine ben onları yanıma aldım ve benin bu şekilde dünyaya geldiğimi söyledim. Aslında onlar gibi olmayı çok arzuladığımı ama bunun mümkün olamayacağını söyledim. Bu acı itirafım üzerine onlar bana ‘ne olur, öyle hüzünlü bakma’ dediler. Abdullah, bir taraftan yüzümü okşadı, arkadaşı da kolunu omzumun üzerine attı.
Ağlamak elimde değildi, ancak üzüntüden dolayı değil, duygulandığım için. Birkaç gün sonra Abdullah’ın arkadaşının evine davet edildik. Ve orada babası ile özürlülük hakkında sohbet ettik. Abdullah’a bir gün kendisine ev ödevlerine yardımcı olamayacağımızı söyledi. Bana aynen şöyle dedi: ‘Ne fark eder ki baba, bir şey anlamadığımda arkadaşımın babasına sorarım. Ve bir gün okuma yazmayı çok iyi bilirsem, o zaman ben de bunları sana öğretirim’. Bu sözler, beni çok rahatlattı.”
Yukarıdaki samimî açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, zihinsel engellilerin kurdukları yuvalarda, her ne kadar aile içi ilişkiler açısından iletişim ve öğretim gibi bazı psiko-sosyal sorunlar ve engeller ortaya çıkıyor ise de sosyal çevrenin hoşgörü anlayışı çerçevesinde bu gibi ailelerle kuracağı etkin diyalogun neticesinde bunların çözümü de kolaylaşmaktadır. Zihinsel engelliler de mutlu ve başarılı bir şekilde aile sorunlarının üstesinden gelebilir. Bu ifadelerin geçerli olabilmesi için, gerek topluma, gerekse sosyal politikadan sorumlu kuruluşlara büyük görevler düşmektedir.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
MİRATHABER.COM – YOUTUBE
Yazınızı okudum.Tek taraflı hissettim, nedeni engelinde seviyeleri var. Eşim 150 zihinsel engelli ben sağlıklıyım. Benim görüşüm bir insanı kazaniyormuyuz yada feda mi?ediyoruz. Bunun zorluğunu 24 yıldır yaşıyorum.22 yaşında kızım 12 yaşında oğlumuz var.Inanin çocukların büyümeye başladığı zaman engelli ebeveyni kabul etmesi ve bir anne olarak çoook zor bir durum.o yüzden diyorumki 1 insanin hayatını kurtarmakmi? Yada 3 insanin hayatını zorlamakmidir. Anne ve babalar çok iyi düşünün, sizden ricam
ben zihinzel engelli bir bayanım raporumda yüzde75 ama dini nikahla yaşamaktayım kocam da bir sorun yok ama korkuyorum kocam beni bırakcak diye bana bir yol gösteriniz