Türkiye’nin Karadeniz’de doğal gaz yatakları bulması enerji bağımlılığımızı kısmen azaltacak ve döviz kaybını da buna bağlı olarak azaltacaktır. İnşallah gerek Karadeniz, gerek Egedeniz, gerekse Akdeniz’de yıllık gaz ve petrol tüketiminin çok üstünde yeni yeni daha büyük çapta gaz ve petrol yatakları buluruz da hem kendi ihtiyaçlarımızı daha makul fiyatlarla karşılayabiliriz, hem de satış yapmak suretiyle döviz zengini bir ülke oluruz. Hayal edelim de böyle olsun. Peki, doğal kaynaklardan elde edeceğimiz zenginliğimizi, halkımızın ve özellikle yoksul kesimlerin istifade edebileceği bir boyuta dönüştürebileceğiz mi? Bir başka ifadeye petrol/gaz üretiminin halkın refahını sağlayacak sosyal politika açılımının projeksiyonunu yaptık mı? Herhalde bu yönde bir öngörümüz şimdilik yok. Ben ise şimdiden yeni gelir kaynaklarımızın sosyal adalet gibi hedefler için nasıl kullanılabileceğinin formüllerini ilgili ve yetkili kurum ve kişilere sunayım.
Petrol/Gaz Gelirlerinin Bir Kısmı Yoksul Kesimlere Vatandaşlık Maaşı Olarak Değerlendirilmelidir
Vatandaşlık geliri modeli, yoksullukla mücadele açısından son yıllarda Türkiye’de gündeme getirilmekte ve tartışılmaktadır. Bu bağlamda vatandaşlık geliri kavramı, bazen diğer sosyal transfer uygulamalarıyla karıştırılmakta, bazen de kamusal sosyal yardımlardan bağımsız olarak ele alınmakta ve dolayısıyla sosyal güvenlik sisteminin bütününe yönelik değerlendirilmelerden uzak tutulmaktadır. Vatandaşlık geliri modeli çerçevesinde geliştirilmiş çeşitli konseptler, bilimsel ve objektif bir yaklaşımla, çoğu zaman ülkemizin şartları açısından ele alınmadan ideolojik ve siyasî mülahazalarla ya neo-liberal sisteme, ya da sivil toplum alanında var olan geleneksel sadaka kültürüne karşı bir alternatif olarak takdim edilmektedir.
Yoksullukla mücadele bağlamında vatandaşlık geliri modeli çerçevesinde ortaya çıkan bu yaklaşımda yoksullara “asgari gelir desteği” sağlanmaktadır. Devletin sosyal devlet anlayışı ve(ya) ekonomik gücüne göre “asgari gelir desteği”nin miktarı, bazen fert başına düşen ortalama millî gelire, bazen asgari ücrete, bazen de işsizlik ödeneğine göre belirlenmektedir. Vatandaşlık geliri ile bütün yoksullar, insan haysiyetine yaraşır düzenli ve huzurlu bir hayat sürdürebilme imkânına kavuşabilmektedir.
Burada kısaca vatandaşlık geliri modelinin, tarihte ilk kez asrı saadette uygulanmış olduğunu belirtmek isterim. Hz. Ebu Bekir, beytü’l-mal’a gelen malı, insanlar arasında şartsız ve eşit olarak dağıtmıştır. Dolayısıyla petrol/gazdan gelecek gelirlerin en azından bir kısmı, ihtiyaç sahiplerine dağıtılabilir. Bu modeli, bugün İslâm ülkeleri değil ama bazı gelişmiş Batı ülkeleri uygulamaktadır.
Alaska, Petrol Gelirlerini Halkıyla Paylaşıyor
Alaska Devleti, 1982 yılından beri yoksul zengin ayırımı yapmaksızın her bir vatandaşına şartsız olarak petrol kaynaklarından elde edilen gelirlerin bir kısmını vatandaşlık geliri olarak düzenli bir şekilde vermektedir (permanent fund dividend). Petrol kaynaklarından elde edilen gelirlerin önemli bir bölümü, bir fonda toplanmakta (Alaska Permanent Fund) ve toplumun her bir ferdine bir nevi kâr olarak dağıtılmaktadır. 1982–2008 dönemi itibariyle her bir vatandaşa ortalama olarak yılda 1.110 USD vatandaşlık geliri ödenmiştir.
Bu miktar, kişi başı geliri ortalama olarak % 6 oranında artırmaktadır. Özellikle alt gelir gruplarının ortalama geliri % 10’nun üzerinde artmaktadır. Dolayısıyla nispeten yoksul olanların ve özellikle çok çocuklu ailelerin refah seviyesi de o nispette artırılabilmektedir. Buna binaen vatandaşlık geliri uygulamaları, gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırmaktadır.
Şöyle ki Alaska’da en alt gelir grubunu temsil eden % 20’lik grubun aile geliri son yıllarda % 30’un üzerinde artmıştır. En zengin kesimin geliri ise sadece % 7 civarında artmıştır. Yılda bir kere olmak üzere eşit miktar üzerinden tespit edilen ödenek, hükümetin yoksullukla mücadele programı olmaktan çok kamu kaynaklarından her vatandaşın bir hakkı olduğu düşüncesiyle dağıtılan bir kâr payı olarak da görülebilir.
Elhâsıl
Türkiye, Türk vatandaşlarındır. Türkiye’ye ait kaynakların sahibi da dolayısıyla Türk vatandaşlarıdır. Bu kaynaklardan başta yoksullar olmak üzere her bir Türk vatandaşının bir hakkı vardır. Türkiye’de geniş kapsamlı vatandaşlık geliri modeli, henüz teorik plânda ele alınan bir konudur. Eğer petrol/gaz zengini olursak, vatandaşlık geliri modelinin yapılanmasına yönelik çalışmaları şimdiden yapmalıyız. İşte o zaman zenginleşen sosyal devletimiz de sosyal adaleti tam anlamıyla temin edebilir. Dua edelim de petrol/gaz zengini olalım, olalım ama bu zenginliğimizi belirli zümrelerin daha da zengin olması için değil, akıllı yöntemlerle sosyal adalet ve toplumsal gelişmemiz için kullanalım.
Prof. Dr. Ali SEYYAR