islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4764
EURO
36,4423
ALTIN
2.951,48
BIST
9.375,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Hassas Bir Çocuğumun Olması Beni Kaygılandırmalı mıdır?

Hassas Bir Çocuğumun Olması Beni Kaygılandırmalı mıdır?

Psikolog: Merhaba; Telefonda çocuğunuzun çok hassas olduğunu söylediniz. Bu sizi neden rahatsız ediyor?

Anne: Benim çocuğum çok duyarlı, her şeye kafa yoruyor, yargılıyor ve haksızlığa karşı aşırı tepki gösteriyor ve üzülüyor. Her konuya fazlasıyla hassasiyet ve duyarlılık göstermesi, beni rahatsız ediyor. Bu hasletini nasıl ortadan kaldırabiliriz?

Psikolog: Hoş geldiniz. Hanımefendi. Kaygılarınızı anlıyorum lakin söylediklerinizde ben bir anormallik göremedim. Kaldı ki çocuklarda hassasiyet düzeyinin yüksek olması, bir hastalık veya bir eksiklik değildir. Hiçbir hekim veya terapi uzmanı hassasiyeti bütünüyle ortadan kaldıramaz. Çünkü hassasiyet, eğer bir travma sonucu ortaya çıkmamış ise irsî bir özelliktir ve hatta dikkatlice tahlil edildiğinde her çocukta olması gereken fıtrî bir meziyettir.

Anne: Nasıl yani? Şimdi siz bana tam tersine söylüyorsunuz. Ben bu duruma üzülürken, siz çocuğumdaki hassasiyetin olumlu bir şeymiş gibi takdim ediyorsunuz. Bunu nasıl anlamam lazım?

Psikolog: Size bir şey soracağım. Siz veya eşiniz hadiselere karşı ne kadar duyarlısınız?

Anne: Eşim ve ben tabiî ki yetişkinler olarak sosyal sorumluluk taşıdığımız için her bir şüpheli durum ve üzerinde düşünülmesi gereken bir olaya karşı duyarlılık göstermemiz gerekiyor.

Psikolog: İşte çocuğunuz da genetik faktörlerden kaynaklanmamış bile olsa bir aile ferdi olarak bu olumlu tutum ve davranışlarınızı sizlerden görerek almış olabilir. Dolayısıyla eğer aşırı duyarlılığı mutlak olarak bir sorun olarak görmek istiyorsanız çocuğunuzdaki hassasiyet ile ilgili oluşumun sizlerle direkt ilgisi olduğunu düşünmeliyiz. Ve buna binaen sizin neden o kadar çok hassas olduğunuzu belirlememiz gerekmektedir. Kaldı ki, ifade ettiğim gibi, hassasiyetin varlığı, insanî yani hem aklî, hem vicdanî, hem de kalbî duyarlılığın bir dışa yansımasıdır ve birlikte adalet ve huzur içinde yaşamamızı sağlayan ahlâkî bir unsurdur.

Anne: Tamam anladım ama, benim çocuğum daha çok küçük. Şimdiden bu kadar hassas olmasını istemiyorum. Çocukluğunu neşe içinde geçirmesini, oynayarak yaşamasını istiyorum.

Psikolog: Bakınız, bir çocuğun hassas olması demek, sosyal çevreden gelen her türlü duyum ve bilgileri algılamada herkesten daha çok bir merak ve ilgi göstermektir. Üstelik bu merak ve ilgi, afaki olmaktan ziyade daha derin ve daha büyük bir içsel katılımla meydana gelir. Böyle kalben uyanık olan bir çocuk, hem ilgi gösterdiği konunun olası etkisi altında olduğu dışsal unsurları dikkate alır, hem de konunun içeriğine samimiyetle eğilir. Bu kapsamlı bakışı ile bir çocuk, daha erken yaşlarda başkalarının düşüncelerini hissedebilir, onları anlayabilir ve duruma göre ya anlayış, ya da tepki gösterebilir. Bu algılamanın yanında ruhen ve fikren değerlendirme süreci, hiç bu konulara kafa yormayan çocuklara göre haliyle biraz uzun sürebilir.

Anne: Güzel ifade ediyorsunuz. Ancak, benim çocuğum dünya meselelerine ve başkalarının sorunlarına bu kadar duyarlılık göstermesi ve üzerinde düşünüp yorum yapması, onu yormaz mı, onu bedenen hantal ve pasif hâle getirmez mi? Çok düşünmekten dolayı belki de ileride depresyona bile gelebilir veya fobilerle uğraşabilir?

Psikolog: Siz duyarlı bir annesiniz. Sizi anlıyorum. Lakin hassas bir çocuk olmak demek, çocuğunuzun bedenen zayıf ve spordan uzak kalacağı anlamına gelmez ki. Hassas çocuklar, ne utangaçtır, ne de korkaktır. Bu anlamda eğer çocuğunuz sağlıklı bir aile ortamında hayatını devam ettiği sürece, becerilerini yerli yerinde değerlendirebilecektir. Kısacası çocuğunuzun hassasiyeti hayatın diğer alanlarını olumsuz bir yönde etkilemez. Diğer bir ifadeyle stres, depresyon veya fobi gibi psiko sosyal rahatsızlıkların kaynağı veya sebebi, genelde yüksek hassasiyetli olmaktan ziyade sosyal çevrenin ortaya attığı şiddet mağduru olmak, yoksulluk, hastalık, felaketler gibi diğer olumsuz faktörlerdir. Hassasiyetin kronik rahatsızlıklara yol açmaması için, kişilerin düşünceleri manevî unsurlarla beslenmesi gerekmektedir. Bunların başında kadere ve ahirete iman gelir. Kadere ve ahirete iman eden hassas insanlar, daha dengeli düşünebilmekte ve teselliyi imanda bulmak suretiyle depresyon gibi psiko sosyal ve sıhhî risklerden uzak kalabilmektedir.

Anne: Peki, hassasiyet gösteren çocuklar üstün zekâlı çocuklar mıdır?

Psikolog: Hassasiyeti yüksek olan çocukların mutlak anlamda üstün zekâlı, sanata daha çok yatkın veya altıncı hisse sahip olduklarına dair genel kanaat, bilimsel yönden doğrulanmamıştır. Binaenaleyh üstün hassasiyet gösteren çocuklar, duruma ve kişisel gelişim süreçlerine göre her türlü zekâ seviyesine ve diğer bilişsel meziyetlere sahip olabilir veya olmayabilir. Yani daha şimdiden çocuklardaki aşırı hassasiyeti, ne korkulacak bir şey gibi algılamalıyız, ne de bunu idealize edip yüceltmeliyiz. İdealize ettiğimizde, çocuklarımızdaki beklentileri yüksek tutmak suretiyle ileride hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Korkulacak bir şeymiş gibi algıladığımızda da gereksiz bir yere vesvese yapmış oluruz.

Anne: O halde yüksek hassasiyet olgusunu nasıl faydalı bir yönde geliştirebiliriz?

Psikolog: Bakınız, bu soru çok önemli. Hassas olan çocuklardaki bu hasleti, belki çocukların akademik zekâ potansiyelini geliştirmede tam başarılı olamayız ama hassasiyet olgusu ile çocukların duygusal zekâsını daha da geliştirebiliriz ve onların merhametli, şefkatli ve adalete duyarlı insanlar olarak yetiştirebiliriz. Toplum ve çalışma hayatında da sadece teknik/mekanik veya rasyonalist zekâya değil aynı zamanda birlikte olmanın, ekip içinde çalışmanın bir şartı olan duygusal ve ruhsal zekâya da ihtiyaç vardır. İşte hassas çocukların duygusal zekâ potansiyellerini geliştirmek, duyarsız çocuklara göre daha kolay olmaktadır. Buna binaen hassasiyet, çok önemli ve faydalı bir özelliktir.

Anne: Yani, hassasiyetli olmak çocuğuma ileride mesela iş hayatında faydalar mı sağlayacağını söylüyorsunuz?

Psikolog: Eğer çocuğunuz, hassasiyetini başka meslekî becerilerle birleştirebilirse ve tamamlayabilirse ileride gerek üst yöneticileri, gerek meslektaşları, gerekse müşterileri ile daha etkin iletişim kurabilecektir.

Anne: Bu tespitiniz bana çok ilginç geldi. Bunu somut olarak bir örnek ile açıklayabilir misiniz?

Psikolog: Farz edelim ki çocuğunuz ileride bir avukat oldu. Avukat, müvekkilinin ifadesini dinler ama ciddî bir savunma için gerekli olan bir şeyin eksik olduğunu anlar ve bunun da müvekkili tarafından açığa vurulmadığını hisseder. Avukat, bunu yalnız hissetme kalmaz uygun bir manevî ortam yakalayarak, bunu münasip bir üslup ile dile getirir ve müvekkilinden dava sürecini olumlu bir şekilde etkileyecek eksik bilgileri elde edebilir. Gördüğünüz gibi eğer çok duyarlı bir insan, hassasiyetini fark eder, kabullenir ve bunu hayırlı bir işte kullanmasını, değerlendirmesini öğrenirse bu hassasiyet, onun için bir nimettir. Her bir nimet, Allah’ın bir lütfu olduğu için, şükrü de gerekir.

Anne: Evet, anladım. Şükür de nimeti hem artırır, hem de doğru kullanımına yol açar. Verdiğiniz bilgiler, çok faydalı ve rahatlatıcı oldu. Bunun için size teşekkür ederim. (1)

  • Buradaki diyalog, Rolf Sellin’e ait “Mein Kind ist hochsensibel – was tun?” (Benim Çocuğum Çok Hassas – Ne Yapılmalı?) kitabından esinlenerek, kurgulanmıştır.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Yorumlar
  1. BETÜL AYDENİZ dedi ki:

    Çok teşekkür ederim. Tam aradığım soru cevap oldu. En azından çocuğuma nasıl yaklaşacağım konusunda güzel cevaplar buldum. Tekrardan teşekkürler.