islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4764
EURO
36,4423
ALTIN
2.951,48
BIST
9.375,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

DARBECİ KENAN EVREN’İN İCADI OLAN 24 KASIM ASLINDA MİLLET MEKTEPLERİNİN AÇILIŞ GÜNÜDÜR BAKAN SELÇUK VE ÖĞRETMENLER 24 KASIM’DA NİÇİN ANITKABİR’İ ZİYARET ETTİ?

DARBECİ KENAN EVREN’İN İCADI OLAN 24 KASIM ASLINDA MİLLET MEKTEPLERİNİN AÇILIŞ GÜNÜDÜR BAKAN SELÇUK VE ÖĞRETMENLER 24 KASIM’DA NİÇİN ANITKABİR’İ ZİYARET ETTİ?
30 Kasım 2018 18:26
A+
A-

Milli Eğitim Bakan Prof. Dr. Ziya Selçuk başkanlığındaki bakanlık bürokratları ile öğretmenlerden oluşan heyet, Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk‘ün mozolesine geldi. Ziya Selçuk, 24 Kasım “Öğretmenler Günü” dolayısıyla 81 ilden gelen öğretmenlerle Anıtkabir’e çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra Misak-ı Milli Kulesi’ne geçen Selçuk, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. Selçuk, deftere şunları yazdı:

“Aziz Atatürk, şahsınıza ‘Başöğretmenlik’ unvanının verildiği 24 Kasım’ı Öğretmenler Günü olarak kutluyoruz. Bu anlamlı günde bize emanet ettiğiniz yeni nesilleri yetiştirme irademizi size bir kez daha belirtmek istiyorum. Bizlere hedef olarak gösterdiğiniz muasır medeniyetler seviyesini aşma, ülkemizi hak ettiği noktaya taşıma gayretinden asla vazgeçmedik…”

YORUMUMUZ

DARBECİ KENAN EVREN’İN İCADI OLAN 24 KASIM ASLINDA MİLLET MEKTEPLERİNİN AÇILIŞ GÜNÜDÜR

Batı medeniyetinin değerleriyle oluşturulmak istenen Cumhuriyet’in ilanından sonra yapılan ilk değişikliklerin başında harf devrimi gelir. ‘Eski’ Arap/Kuran alfabesinin yasaklanması ile birlikte özel eğitim gören küçük bir grup dışarıda bırakıldığında okuma yazma oranı birden yok denecek seviyeye düştü. Latin alfabesine geçildi, halkın ekseriyeti Latin harfleriyle okumasını bilmediği için, halka zorunlu olarak öğretilmek maksadıyla Millet Mekteplerinin açılmasına yönelik hazırlık yapıldı.

Bu vesile ile Maarif Bakanı Mustafa Necati Beyin hazırladığı Millet Mektebi Talimatnamesi gereğince 11 Kasım 1928’de Bakanlar Kurulu tarafından henüz Atatürk soy ismini almamış olan Mustafa Kemal Paşa’ya “MİLLET MEKTEPLERİ BAŞ MUALLİMİ” unvanı verildi.[1]24 Kasım 1928 yılında ise yönetmeliğin resmi gazetede yayınlanması ile millet mektepleri fiilen açılmış oldu (Resmî Gazete, 24 Kasım 1928; Millet Mektepleri Teşkilatı Talimatnamesi).

24 Kasım 1981 yılına kadar, bu günü hemen hiç kimse hatırlamıyordu. Ne var ki Kemalist darbeci Kenan Evren, Atatürk’ün 100. doğum yılını bahane ederek, bundan böyle 24 Kasımı “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmasını emretti. “Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine” misali bütün dünya milletleri, UNESCO’nun tavsiyesiyle 1994’ten beri her yıl 5 Ekim günü “Öğretmenler Günü”nü kutlarken, bizler Evren’in talimatıyla 24 Kasım günü öğretmenlerden daha ziyade “Başöğretmen” Atatürk’ü anarız. Yeni Milli Eğitim BakanımızProf. Dr. Ziya Selçuk da 12 Eylül darbecilerinin emri doğrultusunda öğretmenleri de arkasına alarak, Atatürk’ün mozolesine gitme ihtiyacı duyar.

Tarihi kronolojik olarak isabetli okuyup doğru değerlendirecek olursak, Mustafa Kemal Paşa’ya, 11 Kasım 1928’de genel anlamda “Başöğretmen” değil yeni alfabeyi öğretmekle yükümlü olan ve dolayısıyla ilkokul niteliği taşıyan millet mektepleri ile sınırlı olan “MİLLET MEKTEPLERİ BAŞÖĞRETMENİ” unvanı verilmişti. Yani Atatürk, sadece millet mekteplerinin “başöğretmeni” idi. 24 Kasım 1928’de ise bu mekteplerin açılış tarihi olduğuna göre 1981’den sonra 24 Kasım’da kutlanan/anılan aslında ne? Millet mekteplerinin açılışı mı, bu okulların ‘başöğretmeni’ olan Atatürk mü, bu mekteplerde görev almış öğretmenler mi, hangi okul olursa olsun Türkiye’deki bütün öğretmenler mi (buna üniversitedeki öğretim üyeleri de dâhil edilebilir mi?) yoksa dünyadaki bütün öğretmenler mi?

Millet Mekteplerinin Eğitimine Katılım Zorunlu İdi

Harf Devriminin başarıya ulaşabilmesi için, millet mekteplerine ihtiyaç vardı. Bu mektepler, sadece çocuklar için düşünülmüş değildi. 1927 yılında iki yıl daha uzatılan Takrir-i Sükûn Kanunu‘nun sağladığı olağanüstü yönetim imkânlarıyla yetişkinlerin de bu mekteplere katılması zorunluydu. Bu bağlamda 1927 yılında CHP tarafından kurulan Halk Dershaneleri, Harf Devriminden sonra Millet Mekteplerine dönüştürülmüştür.

Talimatnameye göre Millet Mektepleri, iki kısma ayrılmıştır.

1.) Tahsil çağını geçirmiş olup ne eski Arap, ne de yeni Türk harflerini bilen vatandaşların Türk harfleriyle okuyup yazmayı öğrenmelerine mahsus olmak üzere 4 aylık zorunlu bir eğitim.

2.) Eski Arap harfleriyle okuyup yazan ancak Türk harflerini bilmeyen vatandaşların Türk harfleriyle okuyup yazmayı öğrenmelerine mahsus olmak üzere 3 aylık zorunlu bir eğitim.

Millet mekteplerinin açıl(a)madığı yerlerde/köylerde yurttaşlık bilgileri gibi ideolojik içerikli derslerin de verildiği Halk Okuma Odaları veya Seyyar Millet Mektepleri açılmıştır.

Millet Mekteplerinin Derslerine Katılmayanlara Parasal ve Kamusal Cezalar Öngörüldü

Talimatnamenin 3. maddesine göre “Her Türk vatandaşı, kadın ve erkek bu teşkilâtın/mektebin azasıdır.” yani herkesin bu eğitimlere katılması zorunluydu. Bu okullara/eğitim merkezlerine kaydolmayanlardan veya kaydolup da devam etmeyenlerden, Vilayet İdare Meclislerinin İdare-i Vilayet Kanunu’nun 68. maddesi gereği, 5 liradan 60 liraya kadar varan para cezası alınacağı duyurulmuştur (Milliyet 2 Kasım 1929).

Bu parasal cezaların yanında yeni harfleri öğrenmek istemeyenlere başka müeyyideler de ayrıca düşünülmüştür: Bunların başında köy veya mahalle ihtiyar meclislerine aza olamamak, şirketlere, fabrikalara, çiftliklere ve müteahhitlere amele ve rençber olarak çalışma hakkı elde edememek, devlet ve millet işlerinde aylıkla veya gündelikle çalışamamak gibi medenî/sosyal haklardan mahrum olmak/edilmek gibi kamusal cezalandırmalar gelmektedir (Yeni Mersin, 23 Teşrin-i Evvel 1929).

Bu zorunlu eğitim sayesinde 1928/29 yılında 1 milyon 45 bin kişi, okuma-yazma derslerine katılmış, lakin eğitim başarısı % 50’nin altında kalmıştır. İleriki yıllarda ise katılım sayısı/oranı iyice düşmeye başlamıştır. 1935/1936 eğitim yılında ise yaklaşık olarak sadece 60 bin kişi millet mekteplerine kayıt yaptırmış ve başarı oranı yine  % 50’lerin altında seyretmiştir. Bu tarihten sonra millet mektepleri, Ulus Okulları adıyla faaliyetlerini devam etmiş ancak etkinliği iyice azalmıştır. 8 yıllık bu dönemde yeni harflerle okuma yazma oranı genel ortalama olarak ancak % 20’ye yakın bir seviyeye getirebilmiştir. Halbuki Osmanlıca okuma yazma bilenlerin sayısı halen bunun üzerindeydi. Nitekim yeni harflerle okuma yazma bilenler dâhî (bunlardan Atatürk ve Kenan Evren gibi önemli kişiler dâhil) notlarını hâlen eski harflerle yapmaya devam etmiştir.

Velhâsıl-ı Kelâm

Millet Mekteplerinin 24 Kasım 1928 tarihinde kurulmasıyla birlikte devlet talimatıyla kadın/erkek, çocuk/yetişkin ayrımı yapmaksızın halka zorunlu olarak Latin harfleriyle okuma yazmayı öğrenmeyi dayatan zorunlu ve üstelik ceza-i müeyyide içeren bir eğitim anlayışının/uygulamasının demokratik/gönüllü olduğunu kimse iddia edemez. Kaldı ki tek parti döneminde okuma yazma oranı da arzu edilen bir seviyeye de çıkartılamamıştır.

Kısacası kısa bir süre faaliyet göstermiş olan Millet Mektepleri, dayatmacı yönleriyle büyük çapta başarısız olmuş bir projeydi. Bütün bu tarihî gerçekleri görmezlikten gelip, eğitim sistemimizdeki eksiklikler/aksaklıklar ve ideolojik dayatmalar üzerinde fikir teatisinde bulunmadan, ülkemizde de popüler kültürün gittikçe yaygınlaştığı ve öğretmenlerimizin nitelik sorunlarına yönelik olarak kalıcı çözüm stratejileri üretmeden, bütün dünya milletlerinden farklı olarak Atatürk’ün ölüm günü olan 10 Kasım’dan sonra Mustafa Kemal Paşa’ya “Millet Mektepleri Başöğretmeni” verildiği 11 Kasım’da değil de Millet Mekteplerinin açılış günü olan” 24 Kasım’da ‘Öğretmenler Günü” olarak kutlamanın anlamını anlamış değilim.

Bir eğitimci olarak şu soruyu sormama müsaade ediniz: “Öğretmenler Günü”, 1981’den önce kutlanmadığına göre bundan sonra da kutlanmasa ne kaybederiz?

[1] Talimatnamenin 4. Maddesindeki ifade aynen şöyledir: “Bu teşkilâtın reis-i umûmîliğini ve Millet Mektepleri’nin baş muallimliğini Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Hazretleri kabul buyurmuşlardır.”

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.