Mirat Haber için kaleme aldığı yazısında yazarımız Ali Rıza Demircan, önce Anadolu Kaplanları olarak başlayan, iktisadi alanda çok beklentilerimiz olan müstakil iş adamları derneği MÜSİAD’ın, dini hassasiyeti olan ekseriyette bulunan iş insanlarımızın bu teşkilatının, başlangıçtaki beklentilere cevap veremeden kendi mali çıkarlarını koruyan dar amaçlı bir teşkilata dönüştüğünü anlatıyor.
Demircan, tahkim kurulu başkanlığını da yürüttüğü MÜSİAD’ın
bu nedenlerle de ifsad edici özelliklerine karşı kurulduğu TÜSİAD’dan da bir farkının kalmadığını anlatmakta. Çeyrek asırlık MÜSİAD ve uzun süreli mütedeyyin iktidarı ardından, İşçilerle işverenler arasında bir denge oluşturmanın söz konusu olduğu Asgari Ücret’in belirlendiği bu gün, Müslümanların yine ağırlıkla işçi ve ezilen tarafında olması, dindarların iş dünyasını değiştiremeden ona uymaları bu yazıda kısaca özetlenmekte.
Yazarımızın yaklaşık dört yıl önce yazdığı “Faiz düzenini destekleyen kurumlar” başlıklı yazısı şöyle devam etmektedir:
Allah’ın ve evrensel kıldığı Elçisi’nin savaş açtığı çökertici yapıya dolaylı olarak onay verildiği ve izlendiği için günahkâr olunmakla da kalınmadı. İç ve dış borçlarımız arttı. Milletimiz bütünüyle borçlandı. Sanayi de tarım ve hayvancılık da geriledi. Müslümanı da Batı’nın ekonomi kültürünü aldığı için alternatif üretemeyen yönetici ekonomi kadrolarının mahkûmu olduk.
Yanlış okumadınız. Müsiad ve benzerlerinden söz ediyoruz. Müsiad Tahkim Kurulu Başkanı olduğum için çuvaldızı başkasına batırmadan iğneyi bağrımıza sokalım.
Halkımız Müsiad’ı Müslüman iş adamları şeklinde okur. Doğrudur. Müslüman iş adamlarımızın birçoğu Müsiad üyesidir. Ama Müsiad bir türlü fiilen İslâm’a yönelemedi.
Çünkü Müsiad:
İslâmî bir şirket modeli ortaya koyamadı.
Acil ihtiyacımız olan ölçülerimize uygun bir sigorta şirketine öncülük edemedi.
Bankalaşan Finans Kurumlarını asli görevleri olan Mudarebe sistemine yöneltici adımlar atamadı.
Borsanın etkinleştirilerek devlet desteği ile faizli sisteme alternatif olabilirlik imkânını hiç mi hiç araştırmadı.
Faiz konusuna ise hiç girmedi. Onlarca dosya hazırlattı ama faize el atmadı.
51 banka, 12500 şube ve 220 000 personelle ülkemizi ahtapot gibi saran faiz düzenini gündemine almadı. Bankaların, yetersiz parasal imkânlarıyla örneğin 2016 yılında nasıl 1,8 trilyon kredi verebildiğini ve 2016 da nasıl 195 milyar faiz devşirebildiğini sorgulayamadı. Faiz vurgunlarını kınayamadı. Ülkemizde parayı kim basar, nasıl basar konusunu soracak basireti bile gösteremedi. Üniversitelerle ilişkiye girerek faiz konusunu inceletmedi. Doktoralar yaptırmadı. Faizsiz ekonomiye nasıl geçilebilir sorusuna cevap arayıcı raporlar hazırlatmadı. Üyelerinin büyük çoğunluğunun faizli kredilerle çalıştığının farkına bile varmak istemedi. Mevcut düzene payanda oldu.
Ne acı değil mi? Faiz sömürüsüne ilişkin farkındalığı giderek artan ve çırpınan Sayın Cumhurbaşkanımız “faiz konusunda yalnızım diye haykırdığı halde” yüksek sesle yanındayız bile diyemedi.
Sözün özü odur ki Müsiad Tüsiadlaştı. Düzenle kaynaştı. Görevini yapmadığı için faiz düzeni iyice semirdi. Kanımızı emmeye devam ediyor.
Allah’ın ve evrensel kıldığı Elçisi’nin savaş açtığı çökertici yapıya dolaylı olarak onay verildiği ve izlendiği için günahkâr olunmakla da kalınmadı. İç ve dış borçlarımız arttı. Milletimiz bütünüyle borçlandı. Sanayi de tarım ve hayvancılık da geriledi. Müslümanı da Batı’nın ekonomi kültürünü aldığı için alternatif üretemeyen yönetici ekonomi kadrolarının mahkûmu olduk. IMF’ye borcumuzu kapatmadık mı diyen siyasilerimize, yaklaşık iki buçuk katını her yıl faiz olarak ödüyoruz da denilemedi.
Yıllar önce Takvim gazetesinde yazdığım Faiz Sömürüsü ile ilgili yazımdan sonra Sabah’ta E. A. faizli krediler üzerine üşüşen yalakacı sözde Müslüman iş adamlarını alaycı bir dille şöyle yermişti: Meğer faiz harammış Ali Rıza hoca yazdı da öğrendik.
Faizin Allah ve Peygamber buyrukları çizgisinde savaş açılması gereken bir haram ve de Ülkemizin savunulması ve menfaatleri adına karşı çıkılması gereken bir sömürü aracı olduğunu Müsiad’a, -alenen- bir de biz hatırlatmış olalım. Sözümüz Müsiad kadar Askon ve benzerlerinedir de. Soralım: Müsiad ve benzerleri ne işe yarar?
Not: Ali Rıza hocaya birçok şekilde cevap verilebilir ama bu gerçekleri değiştirmez.