Ay takvimi insanoğlunun doğal takvimidir. Ayın yaklaşık 30 günde kendi dönüşünü sağlaması hem ölçülmesi daha kolay, günlerle oluşan insanın doğal zaman çizgisine daha uygundur, hem de insanlığın yarısını oluşturan kadınların biyolojik düzenliliğiyle uyumludur. Bu nedenle zamanın ölçülmesi ve takvimlerin yapılması uygarlığın ortaya çıktığı dünyanın merkezi olan Orta Doğu’da ay takvimine dayalıdır. Hem Güneş hem de Ay’ın belirli bir hesaba göre aktığını ve bunu insanlığın emrine verildiğini bildiren Kuran’da zamanın ay ile ölçülmesi, yüce kitabımızın Yunus Suresi 5. Ayet-i Kerime’sindeki “Güneş’i bir aydınlık, Ay’ı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona duraklar tespit eden Allah’tır…” ifadeyle işaret edilmektedir.
Ay takvimiyle yılın düzenliliği arasında da bir yakınlık vardır. 12 ay bir yıla yakındır. Bu nedenle 12 bazen kutsanmış bazen de sayma sistemine temel olmuştur. Bugün 10’luk sistemle sayıyoruz ama Mezopotamya’da Sümerler ve eski Sami halklar 12’lik sistemle saymaktaydı. Bugünkü düzine ifadesini, bazı dillerde 12’ye kadar farklı sayıların olmasını buna borçluyuz.
Ancak 12 ay tam bir yıla uymamaktadır. Bu özellikle tarıma dayalı olan, mutlaka tarımsal sulama, ekme, biçme, nehir kabarma, yağmur zamanlarını tam bilmesi gereken Mısır gibi toplumlarda tatsız bir durum oluşturmaktaydı. Kısa dönemli ay dönümleriyle uzun dönemli güneş dönümlerini uzlaştırmak için 12 ay ile bir yıl arasında kalan zamanı, festival, din ve ulusal birlik bütünlük günleri olarak tanımladılar. Sonradan Mısır’ın Makedonya sülalesinin epigonomedi dediği bu 10 ile 12 günlük artık süre, güneş yılının bitmesi kabul edilen yılın en kısa günü, en uzun gecesinde başlatılıyordu. Yani genel olarak bugünkü 21 Aralık gecesi başlayıp 1 Ocak’ta bitmekteydi.
Bu festival günlerinde çalışılmamakta, ilk başında dini ibadetler yapılmakta, çeşitli ilahlara profesyonel ruhban kesim tarafından dua ve ritüeller düzenlenmekte, 25 Aralık gibi bu zirvesine çıkmakta, bugün 26 Aralık’a düşen zamandan sonra da artık hak edilen şekilde eğlenceler, oyunlar, gösteriler, yeme, içme, sarhoş olma dönemi gelmekte ve bunun da zirvesi bugünkü 31 Aralık’a tekabül etmekteydi. Ardından hayat normale dönüyor ve çalışma zamanı başlıyordu.
Bu ay takvimi ve güneş takvimini uzlaştırmak için doğal bir yöntemdi. Ancak hanedanlar dönemi Eski Mısırlıları milattan önce üçüncü binyılın ortalarında medeniyetlerine şekil verdiği için Makedonyalılar, Romalılar ve Hristiyanlık zamanına kadar ikibin yıldan fazla değişmeyen uygarlıklarındaki her şey gibi bunu dini bir hale getirdiler.
Epigonomedik festivalin putlara toplu tapınma bölümünün zirvesi bugün Hristiyanların Noel’ine, eğlence bölümünün zirvesi de Yılbaşına karşılık gelmekteydi. Batı’da da aynı şekilde olmaktaydı. Son dönemde Batı’da din çok azaldığından, Noel de dua değil bir hediyeleşme, yılda bir aileyle buluşma günü olduğundan daha çok eğlenme kısmı ağır. Hatta bu Korona gelene kadar nerdeyse bütün Aralık ayı boyunca sürecek şekilde yayılmıştı.
Eski Mısır takvimi Akdeniz’de benimsendi. Akdeniz neredeyse bugünkünden daha yakın ilişkileri olan bir bölgeydi ve dinler ve ilahlar farklı da olsa kültürel yakınlık çok kuvvetliydi. Sık sık ilahlar diğer kültürlerden ödünç alınıyordu. Eski Yunan ilahlarını çoğu Orta Doğu kökenlidir. Bugünkü bütün yazılar, Arap harfleri, İbrani harfleri, Yunan harfleri, Fenike/Kartaca harfleri, Etrüsk harfleri, Latin harfleri, hepsi köken olarak Eski Mısır yazısından kökenlidir, Eski Sami ve sonra Fenike yazılarına dönüşerek günümüze gelmiştir. Takvimler ve gelenekler de böyleydi. Romalılar benzer şekilde almıştı. Başta farklı bir sistem kullandıysa da Mısır’ın imparatorluğun en zengin ve ekonomik ağırlıklı eyaleti olmasından dolayı klasik Mısır zamanlamasını izlemiştir.
Mısır tarih boyunca genelde askeri olarak zayıf ama dini ve kültürel etki olarak kuvvetli bir merkezdi. Roma zamanında ve Hristiyan Roma İmparatorluğunda siyasi değilse de dini fikirler ve düşünceler buradan gelmekteydi. İslamiyet döneminde bir süre Şiiliğin merkezi olmuş sonra günümüze kadar Sünni mezheplerin merkezi olarak rol oynamıştı. Günümüzdeki İslami fikir hareketleri de çoğu zaman Mısır kökenli olmuştur.
Hristiyanlık da Eski Mısır’daki bu geleneği, zamanlamayı büyük ölçüde alıp benimsemiştir. Ama bu Eski Mısır ile Sümer/Babil sistemlerinin karışımıdır. Sümerler güneş yılına daha kuvvetli bağlanmış, 12 sayısını bozmak istememiş ve ayları yaymıştır. Türkçe’de de kullandığımız Temmuz ayı mesela bir Sümer ilahına adanmış ay adıydı. Dolayısıyla Hristiyanlaşan Roma, festivallerini Eski Mısır’a uydurmuş ama aylarını Babil tarzı almıştır. Bunlar tamamen tarihsel nedenlerledir.
Hazreti İsa’nın doğum günü bilinmemekte, hatta doğum yılı da tam bilinmemektedir. Beş yıllık hata payları olabileceği Hristiyan din adamlarınca ifade edilmektedir. Dolayısıyla 25 Aralık Milattan Önce veya 25 Aralık Milattan Sonra 1 yılının Hz. İsa’nın doğumu olması tamamen uydurmadır. “Neden çeşitli Orta Doğu kökenli Roma dinlerince kullanılagelmekte olan bu ibadet gününü Hz. İsa’nın mucizevi doğumu için kullanmayalım” düşüncesi sonucu belirlenmiş bir merasim günüdür. Çağdaş Hristiyanlık, Roma İmparatorluğu teamülleriyle Hz. İsa’nın mesajının orta noktalarda bir yerde buluşmasıdır.
Yılbaşı da aynı şekilde Eski Mısır takvimleri eşitleme festivalinin son gününe gelmektedir. Üzüm şarabı o zamanlar henüz bilinmemekteydi ama 10-12 bin yıldır bölgede yaygın olarak bilinen bira Mısır’da yaygın kullanımdaydı ve bol bol tüketilirdi.
Ancak büyük çağdaş Türk Ulusu sadece Noel ve Yılbaşını birleştirmekle kalmamış, aynı zamanda yalnız Amerikanlarda kutsal olan Şükran Yortusu gününü de birleştirip üçünü birden aynı gece kutlama becerisini sergilemiştir. Amerika’ya gelen ilk yerleşimcilerin Kızılderililer tarafından hayatlarının kurtarılması (böylece ABD’nin temelinin atılması) sırasında kendilerini ölümden döndüren hindi etini hatırlamak için Şükran Yortusu’nda hindi dolması, Noel için uygulanan evlerde yılbaşı ağacı, hediyeler ve de Yılbaşı’na özgü içmek, eğlenmek, parti yapmak, bu üç gecenin bütünleşimi ancak görgüsüz Batıyataparlık ve Gezi zekâlı burjuvamızda vücut bulabilirdi.