islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4916
EURO
36,2572
ALTIN
2.963,26
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Susuzluğun bir çaresi de sosyal yardımlardır

Susuzluğun bir çaresi de sosyal yardımlardır

Ali Rıza DEMİRCAN

Denizler, rüzgarlar, bulutlar Allah’ın yarattığı varlıklardır. Onun koyduğu doğal yasalara göre oluşurlar.

Bu doğal varlıklar sanıldığı gibi kendi başlarına hareket edemezler. Onlar Rabbimiz tarafında belirlen yerlerde oluşurlar. Örneğin yağmur yüklü bulutlar verilen bölgesel ve kişisel adreslere giderler. İşlevlerini yaparlar. Şanı Yüce olan Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

“ Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen Allah’tır. Rüzgârlar, ağır ağır yağmur yüklü bulutları yüklendiği zaman; biz, onu ölü bir bölgeye gönderir ve su indiririz. Onunla her türlü ürünü çıkarırız. Ölüleri de böyle çıkaracağız. Belki düşünüp, ibret alırsınız.” (Araf 7/37)

Kur’anın bu âyetle  işaret buyurduğu yağmur yüklü bulutların ölü topraklara gönderilmesi tesadüfi-olmayıp Rabbimizin bilgisi ve yönlendirmesi altında bir plan dahilindedir.

Peygamberimiz  bu bölgesel yağış planlamasının kişilere ait arazileri, tarlaları ve bahçeleri de içinde aldığını, alınış sebeplerinden biri olan sosyal yardımla bizlere açıklamaktadır.

Müslim’in sahihinin Züht babından aktarımla açıklayacağımız sebep içerikli olayın ürpertmeyeceği bir mümin insan düşünemiyorum. Ürpertmiyorsa kişi kendisini sorgulamalıdır.

Aziz Peygamberimiz şöyle buyuruyorlar:

 “ Sizden önceki topluluklardan adamın biri bir gün ovada/kırda da dolaşırken başı ucunda bir bulut beliriverir. Kafasını kaldırır, buluta bakar. Bu sırada bulutun içinden ya da buluta yönelik bir ses işitir:

Ey bulut, git falanca adamın bahçesini sula.

Bu emri alan bulut yön değiştirerek gider. Adamcağız da merakla takip eder ve bir süre sonra bulut taşlık bir alan üzerine suyunu boşaltır ve bu su mecrasını bularak bir bahçeye doğru akar. Adam takip etmektedir. Suyun yönelip aktığı bahçeye gider. Bahçe sahibi gelen suyu dağıtmaktadır. Adam, sulamakta olan bahçe sahibinin yanına gelir, selam verir, ey arkadaş adın nedir diye sorar. Bahçe sahibi niçin soruyorsun deyince macerayı anlatır ve ilave eder:

Arkadaş! Bu işin sırrı nedir? Senin için buluta nasıl emir verilir, der. Bahçe sahibi de şöyle der:

Vallahi ben pek çok şey bilmem. İnce hesaplar da yapamam. Ben Rabbimin bana verdiği mahsulleri toplarım, üçte birini kendime ve çocuklarıma ayırırım, Üçte birini tohumluk olarak saklarım, üçte birini de çevremdeki komşularıma ve fakirlere dağıtırım. “ (Müslim Zühd 45)

Yoksullara yardımla yağmurların yağışı arasındaki ilişkinin  soyut akılla,  ilim ve bilim türleriyle kurulamayacağı açıktır. Ancak biz Müslümanız. Bizim için akıl, duyu organları ve gözlemler gibi vahiy olan  Kur’ân ve onun açıklaması olan Sünnet de bilgi kaynağıdır.

Bu sebeple biz değinilen ilişkiye şüpheye düşmeksizin inanırız. İnanıyorsak bizi kuşatan susuzluğa karşı yardım önlemini almalı ve alınması gereğini çevremize de duyurmalıyız.

Bu satırların yazarı olan nefsime ve okuyucularımıza yardım seferberliği başlatmayı tavsiye ederim. Sözü Rabbimize bırakalım. O şöyle buyurur:

“Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.” (Müminûn 23/18) *

 

*Yağmurun arzda durması canlılar için büyük bir nimettir. Şayet arz, yağmur suyunu tutmayıp olduğu gibi dibe indirir veya bu sular sel halinde büsbütün akıp giderse, canlılar yağmurun hayati faydalarından mahrum kaldığı gibi, -erezyon hadisesinde görüldüğü üzere- yağmur bazen zararlı bile olabilir. “Yağmur suyunun arzda durması”ndan, suyun yer altında birikmesi de kasdedilmiş olabilir ki, bu da canlılar için Allah’ın bir lütfudur. Çünkü yer altı suları, gerek tabii olarak kaynamak, gerekse insan emeği ile yüzeye çıkarılmak suretiyle faydalı hale gelir. Ayette de ifade buyurulduğu gibi Allah Teala, canlılar için bu kadar yararlı olan yağmuru gidermeye, yani yağdırmamaya veya, yağdırsa bile faydasız kılmaya kadirdir. Bu ise, gerek insan, gerekse diğer canlılar için en büyük kayıptır. Nitekim uzayda şimdiye kadar bilinenler içinde yağmur hadisesinin cereyan ettiği tek gezegen, dünyamızdır. Bir an dünyamızda bir yağmur nimetinin ortadan kaldırıldığını düşünürsek -ki ayette de belirtildiği gibi Yüce Allah buna kadirdir- o zaman dünyanın bütün değerini ve anlamını yitirdiğini anlarız. Çünkü dünyaya değer ve anlam kazandıran şey, hayattır. Su ise aşağıdaki ayetlerden anlaşılacağı üzere hayatın kaynağıdır.

Diğer Ali Rıza Demircan yazılarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.mirathaber.com/susuzluk-konusunda-sorumlulara-feryadimiz-var/

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.