Yeryüzünde pek çok canlı türü vardır. İnsanlar hayvanlar, kuşlar, böcekler ve virüslerden… oluşan canlı türlerini ve her bir tür içindeki canlıların gerçek sayılarını yalnızca Allah bilir.
Bizim canlılara ilişkin Kur’âni vahyin yardımıyla bildiğimiz bir gerçek de giysinin yalnızca inanlara özgü olduğu hakikatidir.
Giysiye muhtaç olarak cildi açıkta Beşer şeklinde yarattığı insana Yüce Rabbimiz utanma ve giyinme duygusunu vermiş, ihtiyaç duyacağı giysi maddelerini de yaratmıştır:
“ Ey ademoğulları! Size şeytanın açmak istediği, çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve süs kıyafetleri yarattık /size giyim kuşam yapma bilgisini öğrettik. Ama Allah’a karşı sorumluluk bilincinin sağladığı örtü, herşeyin üstündedir. İşte bu nimetler, Allah’ın yüce kudretine delalet eden belgelerdendir. Ola ki, düşünür de öğüt alırlar.” (Araf 7/26)
Varlıkları ve yaşamları tesbit edilen ve ilahi vahyin kendilerine ulaşmadığı bilinen en ilkel insanların hayatında bile ön ve arkalarının örtülü olması utanma ve örtünme duygusunun yaratılıştan olduğunu kanıtlamaktadır. Utanma ve örtünme duygusu peygamberlerin tebliğleri olan ilahi ölçülerle geliştirilmiş, yalnızken ve de diğer inşanlar arasında nasıl ve ne ölçü giyinileceği Rabbimizin nihai mesajlarını içeren Kur’ân ve Nebevi Sünnet’le ile belirlenmiştir.
( İslâm’ın çıplaklık ve örtünme ile ilgili kuralları için İslâm’a Göre Cinsel Hayat isimli eserimize bakılabilir. )
-Allah şanını artırsın- Peygamberimiz örtünmeyi gerektire utanma duygusu ile İslâmî İman arasında derin bir ilişki olduğunu açıklar.
Utanmazlığın dışa vurumu olan çıplaklığa olumlu bakılması imansızlığın kanıtıdır. Bunun içindir ki Peygamberimiz “Utanma imandandır “ buyurmuşlardır.
Yazılı ve görsel medyanın yayınlarında ve dizi filmlerimizin büyük çoğunluğunda iman da utanma olmadığı için tam bir çıplaklık yarışı var. Sanatçı olarak nitelenenlerin önemli bir bölümünün ar damarları çatladığı için çırılçıplak veya ona yakın poz verebiliyorlar. Medya patronları ve yapımcıların seksüel prodüktör (kavat) oldukları da açıktır. Bunların içinde utanmaya yer yoktur diyenler de az değildir.
Utancımız yoktur diyecek derecede utanmazlığın yaratılış düzenini büsbütün yitirmemiş ateistler ve deistler arasında bile bulunamayacak bir gavurluk türü olduğu söylenebilir.
Çıplaklığın tarafımızdan sık sık gündeme getirilmesini gerektirecek derece her gün yazılı ve görsel yayınlar yapılmaktadır.
P. B’yu, Habertürk’te Nagehan Alçı ile birlikte başladıkları programın ilk konuğu olduğumda (3. 10. 2009) tanımıştım. Onun eşcinselliği onaylarcasına yönelttiği sorular dikkatimi çekmişti. Daha önce bir dergiyle yaptığı -kendisi tarafından yalanlanmış- çıplaklık ile sözleri de unutulur gibi değildi.
Boğaziçi üniversitesi olayları sebebiyle P.B. birileri tarafından gündeme getirildi. Onu yermek için çıplaklık ile ilgili kendisi tarafından tekzib edilen sözlerine değinildi.
Meğer seksüel prodüktörlüğü tepen Oda TV, çıplak kadın fotoğrafları yayını için sebep arıyormuş. P.B.’nun on yıl kadar önce söylemiş olduğu iddia edilen sözlerini, yeni söylenmiş sözler gibi nakletti ve bu haber içinde pek çok çıplak kadın resmi yayınladı.
Bizim derdimiz şahıslar değildir. Topluma yansımış olaylardan hareketle yapacağımız açıklamalarla okuyucumuza İslami bakış açışı kazandırmaktır. Bu amacımız çizgisinde değerlendirmemize devam edelim.
Yerilen görüşlerini tekzip etmemiş olsaydı bile P.B. şimdilerde evlenmiş ve anne olmuştur. Kaldı ki yürekten pişmanlık duymuş da olabilir. Olmadıysa bile biz öyle düşünmeliyiz. Bu yazımızın onun için İslâm’a yöneliş duası olmasını dileriz.
Hulasa bu yazı ile gayemiz utanmazlıkla birlikte onun yansıması olan çıplaklığın İslamî yasaklar/haramlar arasında yer aldığın açıklamak ve sakındırmaktı. Rabbimiz kabul buyursun ve çıplaklıkla mücadele bilincimizi artırsın Sözü Rabbimizin buyruğu ile bağlayalım:
“ Ey ademoğulları! Şeytanın, ana babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstererek, elbiselerini soyarak, cennetten çıkardığı gibi sizi de ayartmasına izin vermeyin. Doğrusu o şeytan ve yandaşları da sizin onları göremeyeceğiniz yerde ve biçimde sizi pusuda bekliyor. Gerçek şu ki, biz şeytanları inanmayanların dostları yaptık.”